25 Temmuz 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4

25 Temmuz 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 4 > Z ei AKŞAM 25 Temmuz 1934 ——.. e Muallimlerin seyahati ittihat ve Terakki Fenerbahçe (Bag sanal 1odaçk sökifmde) © | Var, İçliemünE lalanlmiidan g5 Merkez kumandanlığına Nev- arkad cak bir kabine, memlekete büyük hizmetler yapacaktı. Fakat olma- iyi basamadım, bu da beni de buraya getir- — Bir kabinede yalnız bu ka- dar nezaret yoktur. Meselâ, adli- ye, maarif, bahriye nezaretleri de var. Onlara kimler gelecekti?. —Memleketi kurtarmak ve sulh yaparak bu harpten. »ak istiyen bir çok arkadaşlar var. O nezaret- lere de münasiplerini getirecektik. Yakup Cemile göre mümlaz bay de Babrâliyi basacakmış.. Müstantik diğer bir sual sordu: — Bu, Babiâliyi basmak fikri sana nereden geldi? Başka türlü hükümeti düşüremez mi idin? — Bizim arkadaşların hepsi bu- üiyorlardı.. Zaten hükü- metin tuttuğu sakat ve uçuruma irecek yoldan yalnız ben de- ğil, öteki arkadaşlar da memnun li, Meselâ Mümtaz, beni © bas- mak istiyordu, Bunun için de İz- mitten otuz, kırk kişi getirmek is- ı. Aramızdaki fark şudur ı Mümtaz yapacaktı, fakat ben daha evvel hareket et- tim. Çünkü Mümtaz, Talât beyle merkezi umumünin en büyük düş- nu dü paanıdır. Mütemadiyen onların aleyhinde söylerdi.. Hattâ geçen ramazanda Nuruosmaniye klü- bünde Mümtazın bu fikirlerini Ka- ya Kemal beyle hepimiz dinledik. Bundan başka Mümtaz bey, son zamanlarda Enver paşaya sik sik küfredip duruyordu.. Onun için Babâliyi basmak fikri, yalnız ben- 'den çıkmış dı kadarız. Bundan başka asıl hükümeti de- “virmek tertibatını Hakkı yapı: yordu. — Diğer arkadaşlarının bu fi- kirde olduğunu nereden biliyor- sun? Yakup Cemil bey, bu suale hay- ildir, hepimiz alâ- yet etmişti: Kendisile bütün arka- 'daşlarının ayni gaye etrafında birleşip çalıştıklarını söylediği halde, hâlâ bu kabilden sualler soruluyordu. Şu halde izahat ver- meli idi; Yakup Cemil bey dedi kiz — Bu, yeni değildir. Meselâ ben, cepheden döndükten sonr: memleket işlerinin iyi gitmediği. ni evvelâ Hüsrev Samiden Ben Bursa kaplıcalarına ailemle beraber giderken, Hüsrev Sami bey de bana refakat etti, Bursaya beraber gittik. Hüsrev, bu seya- hatimizde harbin umumi vaziye- tinden, memleketin dahili ahva- linden uzun uzadıya bahsetti, Şi- kâyet etmediği şey kalmadı. — Bunları tekrar edebilir misin? — Hay hay.. Size bunları birer birer sayayım: ile muamelâtna ba; tarihinde esrar perdesi | Yakup Cemil niçin ve n ve nasıl öldürüldü | Muharriri: MR Hüsrev Sami bey, Yakup Cemile nelerden bahsetmiş? — Hüsrev Sami bana, valilerin birer prenslik halinde icrayı hü- | kümet ettiklerini, Babiâliyi biç | bir işte dinlemediklerini, hattâ İs- tanbuldan gönderilen (mülkiye müfettişlerini bazı valilerin vilâ- yetlerine sokmadıklı ekser vilâyetlerde namütenal maller yapıldığını, her tarafın a: suüüsti- ker kaçaklarile dolduğunu, yol larda mürur ve uburda emniyet kalmadığını, hiç bir nezaretin kendisine mevdu vazifelerle lâyı- kile meşgul olmadığını, memleke- sahipsiz kaldığını, suidare yü- bırakılmadığını, Talât beyin yel Babiâlide sahipsiz kalan bu vatı Bı idare etmekten öciz olduğunu, beyin her de- rın hükümet üzerindeki mürak: be ve teşri larını, merkezi umuminin «dttihat ve Terakki» tan çekindiği da münekkit bir firkanın kongre- aktan neden korkuldu- Zunun bir türlü anlamadığımı, «İt- tihat ve Terakki» nin siyasi vazi- yetini kaybettiğini, Kemal beyin Nuruosmaniye klübünde Anadolu | igal ederek vagon | satımile uğraştığını, hülâsa | azifelerini yapmadık- ücaretile bütün devlet teşkilâtinin kontrol suz kaldığını bana yana yakıla anlattı! ” (Devamı var) ISTANBUL HAYATI Yaz akşamları (Baş tarafı 3 üncü sahilede) şu damağımı çek. Korkudan evvele yazdım.» Kaşıklar tabaklara, bardaklar gazoz, bira şişelerine vuruluyor, ber kafadan bir ses çıkıy. «— Garson, çabuk bir bardak su yetiştir. Bayılıyorum Çabuk ol. Denizde, bindiği teneke sandalı kasten devirip kendini suya ata- rak etraftakileri telâşa düşüren bir yüzücü çırpmarak alay ediyor. Seyyar sazcıların kırk, elli sene evveline ait türkülerinden mesto- lan Bir kaç rakı tiryakisi wme- decet..» sesleri arasında kadehleri boşalıyorlar. İstanbulun köşe, bucağı da yaz günlerini böyle geçiriyorlar. li il Tepebam belediye bahçesinde Şehir Tiyatrosu İ sanatları tar İİ ından 26. Temmuz iy il yorşembe günü ak- İl gamı saat gede il all ADALAR REVUSU Yazan Ekrem eşi: Bestaleyen Comal eşit Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası istanbul Galatada Bankalar Caddesinde İn! şubesi lar iş Umumiyesinin bulunduğu binaya nakl Budapeşteye gidecek mi? Evvelce şehrimize gelmiş olan Macaristanın Bockay klübü ken- di şehrinde ağustosun 15, 19 ve 20 inci günleri büyük bir futbol turnuvası terlip etmektedir, Bu turnuvaya İtalyanın Am- brozyana, Viyanamın Avusturya, ve Çekoslovakyanın Slavya ta- kımları davetlidir. Yalnız Slavya © tarihlerde bulunmasını kül olduğunu e bildirdi Boçkay, evvelce kendisile yapmış olduğu Fenerbahçe klü- büne müracaat ederek Slavyanın gelmemesi katileştiği takdirde onun yerine turnuvaya girip gir- miyeceğini sormuştur. Fenerbahçe 10 ve 11 ağustos tarihlerinde Trikolor klübü tara- fından, Bükreşte iki maç yapma- ğa davetlidir. Bu sebeple Slavya irak etmediği takdirde Boçka- yın bu talebine muvafakat etmesi esas itibarile kabilse de teferrüat hakkında iki klüp arasında mu- habere cereyan etmektedir. Gayri federeler turnuvası bu cuma nihayetleniyor Karagümrük stadında beş haf- tadan beri devam eden gayri federeler futbol turnuvası bu hafta oynanacak olan Akın spor- Altın bill oyunile nihayet bulmuş ola- caktır. Turnuvaya iştirak eden takımlar tasfiyeye uğramışlar ve bu iki takım finale kalmışlardır. Cuma günkü final maçını Kemal Rifat 5 idare edecektir. Evvelce birer defa gayri federe inu kazanmış bulunan. takımın yapac bu mühim maç gayri federe âle- minde büyük bir alâka ile bek- lenmektedir. Vefa - Kumkapı Geçende birleşmiş olan Vefa ve Kumkapı klüplerinin tekrar ayrılacaklarından o bahsediliyor. Buna sebep iki klübün çalışma sa- halarının ayrı olmasıdı tanbul 24 maç muz ( Alışam kapanış fistleri) Esham ve Tahvilât İst, dahi 9460) İŞ Hamiline 9 Kuponsuz 1038 |» Müesüs 08 ielikrezi— 08,—) 7. C. Merkez Öntürk 1 2905) Bankası, | GA 1 Anadolu hisse 27,80 m Tekn 1060 More 1 Terken — ii Çiments Li vom İtikat der. 14 — 1ş Bankası Şark > © 080) Para ) Paris 56,30 Taği MBA ka derin ZARA Madrit SALE men; Belgrat BASO,T5 Atina Zloti PER Cenevre Pane SARSO Bükreş o Td Moskova 10 Süvari Jiva kumündağlarından e harp miralayi Neşet beyefendi. geçi mekte olduğu rahatsızlığın metlcesi ola. rak Teşvikiye Sağlık evinde cuma günl muvalakıyetli bir ameliyat yapılmıştır Ameliyat Haydarpaşa askeri hata nesi oparatörn azık etıbbamızdan kay Raif Ziya beyefendi taraından yapı maştır. Neşet beyefendinin küçük kri. meleri Aysel Neşet hanım da iki gün övvel aynı Saplik evinde Taif bey tarı Ondan ameliyat edilmişti. Gerek Neşet beyefendiye gerekse kerimelerine çilayi Tiz bir boru sesi, Sonra derin bir süküt,, Vapur yoluna devam ediyordu. Vapurumuzun adı Teofil Gotye- dir. Güzel bir gemi.. Mazotla yor. Kamaraları büyük ve geni Orkestrası - gazetesi - asansörü ve daha bir çok şeyleri vas Fransız vapurlarında beş mev- ki var, Birinci - ikinci - ikinci eko- nomik - üçüncü - dördüncü... Maamafih her tarafı tertemi beşinci mevkide bile hamam böc. ği yok!.. Dördüncü mevkie kadar yemek ve kamara veriyorlar. Vapurun ucuzluğu hakkında bir fikir edinmek için şunu kaydet mek kâfidi Bizim grup üçüncü mevkide s€- yahat ediyor, beşer kişilik kama- Talar verdiler. Temiz bir yatak.. Yüz yıkanacak güzel bir musluk... Yemek yiyecek havadar bir salon. Yemek üç övündür: Sabahleyin çay ve peynir - öğle üzeri bir çor- ba - biftek veya pilâvl sebze - meyva ve buz gibi bir su.. Akşam da ayni. Seyahat tam bir hafta dev edecektir. Bütün bunlara mukabil iden Marsilyaya kadar ne orlar biliyor musunuz? Tah- min edemezsiniz. Sadece 16 Türk Tirası! Kahve yedi buçuk kuruştur. En iyi Fransız gazozu beş kuruş... Vapurun birinci mevkiinde az yolcu var. Fakat üçüncü ve dör a kadar do- , Cezayirli Amerii Binbir düncü mevkiler Kimler yok: seyyahlardan tutunuz da kalı mühendislere kadar... milletten binbir renk., Bana göre iktisat mütehas- » işin Avrupa (lerizini) uzak- hu. asl edinmek kabildir.. Daima Marsilyaya gidip gel ğini söyliyen bir musevi vatanda- şa dördüncü mevkiin, her zaman böyle kalabalık olup olmadığını sorduğum zaman gülerek bana de- di ki — Kumpanya bir b ki ihdas etmediği takdirde bu ka- labalık daima böyle devam ede- eektir.. Daha garibi var.. Gene yol ar- kadaşımın söylediğine nazaran bazı vapur kampanyaları İstanbul ile Marsilya arasındaki üçüncü mevki yolculuğunu ayni şerait tah- tında 14 liraya yapmak kararım vermişler. Bu takdirde Fransız | kumpanyalarının müşkül bir va- Ziyete düşeceği muhakkak ax Yolcular, sıcaktan bunalmış bir halde hepsi güvertede. Vapur Yu- nan sahillerine yaklaştıkça sicak ta fazlalaşıyor. Kamaralarda yat- mak imkânı yok.. Kadın - erkek her sınıf yolcular pijamalarla gü- in güneş görmiyen yerlerine serilmiş yatıyorlar... Yolculuktan ve yolcularımızdan uzun uzun bahsedecek değilim. Bunlar malüm şeyler... Fakat üç yolcu var ki onların üzerinde biraz durmak lâzım. Bunlardan birisi Tunsulu.. İkisi Faslı. "Tunsulu olani tahminen kırk yaşlarında var, Gözleri sürmeli, saçları kınalı kısa kırçıl sakallı bir adam., Durmadan ezan okur ve namaz kılar. Diğer ikisi biraz da- ha genç.. Birisi evlidir. İki karın mağa gelmiş. Fakat bunun iml mi olmadığını söylemişler, dö- müyor. O'da sabahleyin ezan okur ve namaz kılar. Ikincisi ta mem- görmek leketinden Ayasofyayı üzere gelmiştir. Namazı cemaatle kılarlar. Kır-* sakallı adam imam olur, diğer de yüksek sesle okuyorlar ve öyle de dua ediyorla Evlenmek istiyenle konuşuyo- ruz, pek müteessir görünüyor. Sürmeli gözlerini süzerek diyor vi , — Yazık artık bize İstanbuldan Türk kızı vermiyorlar. Halbuki ben çok zenginim... — Türk kazı almak istiyenin bir” karısı olur — Amma benim param va, — Bizim melekette şimdi para” dan evvel kadına hürmet isti yorlar.. — Vallah verseydiler hürmet ederdim, Diğer karılarımı... Sözünü bitirmeğe vakit kalmı dı, genç bir yolcu hanım yanımı: za geldi. Herif birdenbire yerin gözleri faltaşı gibi — işte haci efendi Türk hanımı dedim. bak bir Ben dedim — Haci efendi bak bizim ha- nımlar şapkalı, sen sarıklı. Nasıl geçinirsiniz! — Ne zararı var!.. Nazik ve güz zel olsun da. Sonra bana alelâcele selâm ve- rip yanımdan ayrıldı ve derhal akşam namazına durdu... ... Bu mektubu bitirmek üzere“ » Akşam oluyor.. Ağır ai lar kararıyor. D: lerde keman sesleri. Birdenbire bir gürültü oldu. Bir kaynaşmadır gitti, telefonlar ötü- yor. Ziller çalıyor. Haykırmalar, kadın feryatla ç Kazayı haber veren kampaı ların sesleri geliyor... Bizim nımlar o kamaralarından firlır yorlar.... — Batıyoruz.. Batıyoruz... Can kurtaran yeleğini boynuna takan fırlıyor. İşte ikinci kaptan, dört, beş tayfa... arkasında İlk emir gul. — Herkes güverteye, sandallar, lâçka edilecek... Merdivenlerde biribirimizi çiğe niyoruz, sırtta ve kafalar üstünde gidenler var... İşte nihayet güvertedeyi; rinci kaptan karşımızda mi sim duruyor. Bi tebes-, — Mersi hanımlar, beylert.. Tecrübe gayet müntazam oldu, Her seferde böyle bir tecrübe mec- buriyetini kanunlarımız bize tah- mil etmektedir. Mazur görünüz. Yalnız yelekler biraz yanlış takıl- mış, onları düzeltelim... e Gece saat on.. Hepimiz kamar' Vapur ağır ağır mehtaphı deniz üzerinde açtığı yoldan Yunan adaları isti kametinde ilerliyor.. Yarın sabahi ralarımıza çekiliyoruz. sekizde Piredeyiz.... Esat Mehmuğ,

Bu sayıdan diğer sayfalar: