18 Şubat 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

18 Şubat 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İşbirliğine Çağrı Uluslararası politika başdöndürücü bir hızla gelişi- yor. Çok yönlü olan bu gelişmenin başında:, şim- diye kadar ağırlık merkezinin Avrupada bulunduğu- nu bildiğimiz dünya politika çekişmesinin Asyaya, daha doğru bir deyimle, Güney - Doğu Asyaya doğru kayması gelir. Önemli sayılan diğer bir değişiklik ise, ısrarla uygulanan soğuk savaş anlayışının, Eisenho- wer - Dulles ikilisinin görüşlerinin dışına çıkarak, ye- ni bir biçim ve anlam kazanmasıdır. Politikada hiçbir gelişme ve değişiklik kendili- ğinden olmaz. İnsan müdahalesi her zaman önemli bir etken olarak orta yerdedir. Sözünü ettiğimiz ge- lişme ve değişmelerin kendiliğinden meydana gelme- diği, böyle bir sonuca ulaşabilmek için, yeryuvarlağı- nın hemen her noktasında sonu gelmez uğraşılara ihtiyaç duyulduğu ayrıca belirtmeyi gerektirmeyecek bir gerçektir. Diğer bir gerçek de, Birleşmiş Milletler Teşkilâ- tının bu konuda oynadığı ve oynamakta olduğu büyük rolün öneminde toplanıyor. Bu konuda birleşmeye cek kimse yok gibidir sanırız. Çünkü, Birleşmiş Mil- letlerin, özellikle Genel Kurul toplantıları bu bakım- dan, bütün milletlerce büyük bir forum gibi kulla- nılmakta ve pek önemli kararların alınmasına ara- cılık etmektedir. Alman kararların dünya barışının ve güvenliğinin sağlanmasında küçümsenmeyecek etkileri, tartışılmayacak şekilde ortadadır. Bazı öyle konular vardır ki, siyasal sorumluluk- ları omuzlarında taşıyan hükümetler, bu müstesna konularda kesin kararlara gitmekten kaçınırlar. Bu kaçınmanın altında seçim kaygıları, iç politika zor- lamaları, tarihsel gelişimin sürükleyip getirdiği kö- tü alışkanlıklar gibi çeşitli nedenler yatar. Dünyanın kaderini hızla iyiye doğru değiştirmek isteyen kim- seler, bu gerçekleri bildikleri için bazı konuların hü- kümetlerin dışında bulunan yetkili topluluklar tara» tından -ele alınmasını tercih ederler. Böylece, kestir- me yollardan olumlu sonuçlara varılacağını (o haklı olarak umut ederler. Son zamanlarda, Türkiyenin de içinde bulundu- duğu Avrupa bölgesi İle ilgili Birleşmiş Milletler Ge- nel Kurulunun yirminci toplantısında alınmış bir kararın olumlu uygulamalarına tanık olmaktayız. Ge- nel Kurulun sözünü ettiğimiz toplantısında Romanya delegesinin sunduğu bir karar tasarısıdır söz açmak istediğimiz konu. Bilindiği gibi, Birleşmiş Milletler Anayasası baş- ta olmak üzere, şimdiye dek alınmış birçok kararla, dünyanın bütün köşelerini kapsamı içinde tutan ve bölgesel işbirliğini öngören tavsiyeler büyük bir dü- zenle işlemektedir. Çeşitli alanlarda ve değişik bölge- lerde, bu tavsiyelere uyarak kurulmuş sayısız örgüt bulunmaktadır. Anayasamn ayni yöndeki tavsiyeleri- ne uyan Romanya delegesi, Avrupa bölgesindeki iş- birliğini güçlendirmek için, Genel Kurula bir karar tasarısı vermişti. Bu karar tasarısına göre, Avrupa ülkelerinin parlâmentoları arasında, bu ülkelerin hü- kümetlerinin yürüttüğü ilişkiler dışında kalan konu- larda temaslar kurarak, bölgedeki barışın, güvenli- ğin ve soğuk savaş döneminden arta kalan yanlış anlaşmaların günümüzün koşullarına uyan sağlam bir zemine oturtulması istenmektedir. Genel Kurulun 18 Şubat 1967 Dr. Reşat TİTİZ oybirliği ile kabul ettiği karar tasarısının resmi bir güç kazanmasından hemen sonra, gerekli çalışmala- ra girişilmiş ve sevinilecek bir gelişme gerçekleştiril- miş bulunuyor Romanyanın ortaya attığı bu fikir, bölgedeki diğer bazı ülkeler tarafından derhal benimsenerek, şu anda hazırlık çalışmalarını çok geride bırakan yoğun bir çalışma döneminin başlamasına vesile ol- muştur. Bugüne kadar Avusturya, Belçika, Yugos- lavya, Danimarka, Bulgaristan, Finlandiya, İsveç ve pek tabii Romanyanın katılması ile meydana gelen parlâmentolararası bir işbirliği grupu kurulmuştur. Demek oluyor ki. Birleşmiş Milletlerin sağlık verdiği bu karar tasarısı etrafında, ülkelerin isimlerinden de anlaşılacağı gibi, siyasal ve sosyal anlayışları bir- birinden farklı olan dokuz Avrupalı ülke rahatlıkla toplanmışlardır. Plâtonik bir ilginin çok parlâmentoları, kendi rası ipa grupunun kurulmasını kolaylaştırmışlar- u u grupun düzenlediği toplantılarda, bir araya gelen parlâmento üyelerinin mensup bulundukları ül- kelerin hükümetlerince ele alınması pek kolay olma- yan politik, ekonomik ve diğer konular tartışılarak ortak çözüm ve uygulama yolları bulunmaktadır. Bu yoldan kimsenin inkâr edemeyeceği ve hükümetlerin dışında kalan yepyeni bir güç doğmuş bulunmaktadır. Yanlış hatırlamıyorsak sonuncu toplantısını 10 ve 11 Eylül günlerinde Belgradda yapan dokuz ülke nin temsilcileri, aynı bölgede bulundukları halde, çe- şitli nedenlerle henüz bu işbirliğine katılmamış bu- lunan ülkelerin parlâmentolarım da ortak çalışmala- rna çağırmış bulunmaktadırlar. Açıkça belirtildiği gibi, amaçlan Avrupanın güvenliğinin sağlanması, gü- venlik duygusunun yaygınlaşacak sağlam bir temele oturtulması, mevcut bulunan işbirliğinin ve yakınlaş- manın yeni konuları da kapsamı içine alarak gelişme- si olan 9 ülkenin temsilcileri, özellikleri soğuk savaş kalıntılarım temizlemek ve karşılıklı anlayışın doğma- sına yardımcı olmak istemektedirler Belçika, Danimarka gibi NATO üyesi ülkelerle, İsveç, Finlandiya ve Avusturya gibi daha çok taraf- sız sayılan ülkelerin yanında Macaristan, Roman Yugoslavya ve Bulgaristan gibi doğu bloku ülkeleri. nin böyle bir amaçla yanyana gelebilmesine sevinmek lâzımdır. Bu işbirliğinin daha da yaygınlaşması Av- rupadaki gerginliği azaltacağı kadar, büyük sapma- lar göstermiş bulunan ilişkilerin normale dönmesini de kolaylaştıracaktır. T.B. M. Meclisinde, yakanda adım saydığımız ülkelerle Birleşmiş Milletler Anayasası çerçevesinde bir bölgesel işbirliğini benimseyecek çok sayıda üye- nin varlığım biliyoruz. Bu üyelerin eski alışkanlıkla- ra kendilerini kaptırmadan ve Türkiyeyi hâlâ soğuk savaşın etkileri içinde göstermeye fırsat verecek ve- sileler yaratmadan bu anl hareketin öncülüğünü benimseyeceklerine inanıyoru İyi komşuluk ilişkileri, bölgenin barışı, kültürel alış-verişin yoğunlaştuılmasından bunca söz edilen Türkiyede Avrupa parlâmentoları arasındaki işbirli- ğine Türkiyenin katılacağı inancına varabilmek için yeterli bütün sebepler vardır. 2/

Bu sayıdan diğer sayfalar: