İKTİSADİ Bütçe Yeni hava TBM Meclisinin üyelerini her yıl ayni sıkıntılı biçimler içinde bekleyen tartışmalar vardır. Bu tar- tışmalar, Meclisin Bütçe ve Plân 0 başlar, Senatoda e Millet Meclisinde sürüp gider. Sıkıntılı olmasının sebebi, Bütçe Kanunu tasarılarının ard arda sı- ralanmış uzun rakam listelerinden ibaret olması ve bu rakamlan doğ- ru dürüst okuyup gerçek anlamları- nı kavrayabilecek politikacıların sa- yısının çok az olmasıdır. Bu sıkıntılı tartışmalara bu yıl yeni bir hava getirildiğini söyliye- biliriz. Bütçeden, paradan, maliye- den ve bunlara ilişkin problemler- den hiç haberi olmayan bir politi- kacıyı Maliye Bakanı yaptınız mı, konu elbette ki renklenir, eğlence- li bir hal alır. Balıkesir avukatların- dan Cihat Bilgehanın Maliye Ba- kanlığı işte böyle bir Bakanlık. Üs- tad, bilmediği konuşan her insanın duru üşmekten bir türlü kendisini kurtaramamak- r ağzını açışta yeni yeni in- ciler saçmaktadır. 1967 yılı Bütçe Kanunu Tasarısı nın Senato Genel Kurulunda tartışıl- maya başlanması ile birlikte, aslında Bakanlığın teknik elemanlarının ha- zırladığı tasarıyı savunma zorunda kalan Bakanın durumu cidden görül- meye değerdi. Bilgehanın, tasarının neler getirdiğini ve neleri amaç e- dindiğini bilmesine imkân olmadı- ğı gibi, Süleyman Demirel de bu çi- çeği burnunda Maliye Bakanına, sa- vunulması çok güç meseleler yarat- makta adetâ gizli bir maksat güdü- yormuşçasına davranmaktan da ge- ri kalmamıştı. Bütçe müzakelerinin başlaması ile, zam furyasının açığa 26 VE MALİ vurulmasının ayni günlere rastla- ması, maliyeden anlamayan Maliye Bakanını iktisat ve maliye ile hiç- bir ilgisi olmayan cevherler ortaya atmaya zorlamıştır. Bütçeyi bir kenara bırakarak, son zamları savunmaya kalkan Bil- gehan, bu zamların hayat pahalılı- &ına sebep olmayacağını söylemek gibi bir garabete düşmüştür. Bakkal Mehmet Efendiye kadar herkesin günlük hayatında görüp (o yaşadığı bir gerçeği gizlemeye kalkışmak ve bunu yaparken de, Maliye Bakanlığı sıfatından güç almak, akılla izah e- dilir şeylerden değildir. İktisat ilminin en basit gerçek- lerinden biri, ayrı ayrıymış hissini veren birçok iktisat müesseselerinin bileşik kaplarda olduğu gibi, birbir- leriyle sıkı sıkıya ilişkili olmasıdır. Fransız iktisatçılarının "repercus- sion" dedikleri, bizim "sirayet" diye çevirebileceğimiz bir gerçek vardır: Herhangi bir mal veya ücret, küçük de olsa bir değişmeye uğrarsa buna bağlı olan diğer bütün mallar ve ücretler ayni değişiklikten etkilenir- ler. Sözü edilen değişiklik fiatların artması şeklinde olursa, önce fiatı artan malın benzerlerinden başla- mak üzere, diğer bütün malların fi- atları da belirli bir ölçüde artış kaydeder. Bunu önlemeye oOimkân yoktur. Bazı konularda mallarının fallarıni kendileri tâyin eden kim- seler, önlerine çıkarılan fiat artışla- rının yükünü omuzlamak istemeye- cekleri için, bunu münasip biçimde başkalarının oOmuzuna aktarmak gayretiyle kendi mamullerinin fi- atlarını derhal arttırırlar. Zamlar öz gelişi, şekere yapılan zamlar, ayni ölçüler içinde yayılarak, şe- kerden yapılmış bütün mallara sira- SAHADA yet edecek, içilecek tek bardak çay- an, si erleme ve çikolata fiatlarına kadar her m mal, bu zam grafiğini pek yakından izleyecektir. Ayni mantık, gaz, benzin, çimento, kömür, tekel mallan gibi zamma uğramış bütün konularda geçerlidir. Gerçek bu o- lunca, "zamlar hayat pahalılığı ge- tirmeyecektir" diyen Maliye Ba- kanına kim inamı? Memurların, işçilerin, emeklile- rin ,dar gelirli aydınların ve üret- tiklerini aracılar yüzünden yok pa- hasına elden çıkaran köylülerin, bu zamlardan etkilenip tedirgin olma- malarına imkân yoktur. Ama Balı- kesirli Avukat Bilgehan eğer, zam- larla meydana gelen yeni durumun yarattığı hayat pahalılığından bazı kimseler rahatsız olmıyacaklardır demek istiyorsa, o başka!.. Bilgehanın kastettiği (kimseler, zamların ağırlığını yüklenmeden, bunu, yoksul ve desteksiz kütlelerin omuzlarına yıkma gücünde olanlar- dır. Bu bir avuç insanı rahatsız et- miyecek hayat pahalılığının, büyük halk kütlesi için ne anlama geldiği- ni tartışmaya bile yer yoktur. İşte, Bütçe ve Plân Komisyonu i- le, Senatoda görülen Okomiklikler Şubatın 28 inci gününe kadar Mik let Meclisinde de sürüp gidecektir. Birçok milletvekili, grup sözcüleri- nin ardından söz alarak, kendi kişi- sel görüşlerini açıklama perdesi ar- vas a bunalanları ise, Meclis kulisinin rahat koltuklarında içilecek sayısız kahve ve çay oyalıyacaktır. Bu arada, Bilgehan ve benzeri politikacılar da, iktisat ilmine yeni buluşlar getirmede görülmemiş re- korlar kırmaya herhalde devam e- deceklerdir. Operatör Doktor MUZAFFER ARGUN Kadın Hastalıkları Mütehassısı Tel: 12 79 43 (AKİS: 61) 18 Şubat 1967