27 Mayıstan 9 Temmuz Referandumuna nasıl gelindiğini İsmet Paşa biliyordu ama 4 mil- yon oyun sahibi bilmek istemiyordu — İsmet Paşa gene türlü dertlerin ortasında — ea lar — rk sonra aZ ran ayındaki "Sar: y Darbesi"nin gerçe kalsın yargıçlar da bir satırın altına ek yüzü neydi? — Maksı gidiyorlardı — ut birken rivavet muhtelif pe Türkiyede nelerin cereyan edebileceği hakkında.. Anayasa 9 Temmuzda, bir Pazar günü referan- duma sunuldu. Bu referandumun neticesinin çok kimse için, M.B.K. için, Ordu için ve İsmet Paşa için de bir sürpriz teşkil ettiğini söyleme- liyim. İsmet Paşa, Gürsel, M.B.K., C.K.M.P. adı- na Osman Bölükbaşı, Y.T.P. adına Ekrem Ali- can, bir çok teşekkül türk milletine bu anayasa hakkında Evet oyu kullanmasını tavsiye etmiş- ti. Samimiyetle tavsiye etmişti. Halka, işmarla, Hayır demesi gerektiğini bildiren tek parti Gü- müşpalanın A.P.'si oldu. Gümüşpala, partisinin açıkca Anayasa karşısında vaziyet almasını mahzurlu, hattâ tehlikeli buluyordu. Bu, bir nevi, İhtilâlin meşruluğunu tanımamak mâna- sına gelecekti. A.P.'nin başı üstünde zaten kara kara bulutlar dolaşmaktaydı. Bunlara bir yeni- sinin ilâvesini Gümüşpala ve arkadaşları lü- zumsuz görmüşlerdi. Hele, gerçek temayülü bel- li edecek bir formül olduktan sonra.. Nitekim Referanduma tekaddüm eden devrede A.P. bir bildiri yayınlayarak resmi görüşünü söyledi: Anayasada aksaklıklar vardı. Buna rağmen A.P.'nin idarecileri, "biz, idareciler olarak" bu- nu destekliyorlardı. Fakat "son ve kati hü- küm"ü millete bırakıyorlardı! Bundan daha a- çık bir "Hayır oyu kullanınız!" emri güç veri- lebilirdi. Zaten babacan Gürsel bu işmarı anla- mayanlar çıkmışsa, onları da aydınlatmakta gecikmedi. A.P.'nin tebliğinden bir kaç gün son- ra babacan Gürsel, azarlayıcı bir edayla şöyle diyordu: — A.P. Anayasaya Hayır demek niyetin- dedir!" halde A.P.'liler, içlerinden, "Ha şunu hileydin!" diye gülmeyi ihmal etmemişlerdir. .P. Hayır oyunun kendi gerçek kararı ol- duğunu bu şekilde belli ettikten sonra sazı el- lerine, bu partiye veya başka partilere girmiş veya ortada bekleyen eski Demokratlar aldı- lar. Türkiyede bütün resmi sesler Anayasaya Evet oyunun verilmesini isterken ve resmi hiç bir ses Hayır oyu verilmesini tavsiye etmezken eski Demokratlar kentlerde ve köylerde, kent- lerin her mahallesinde, mahallelerin her soka- ğında, köylerin kendilerinden olan her evinde bütün imkânlarıyla faaliyete geçtiler ve Evet'in aleyhinde kesin vaziyet aldılar. Söyledikleri, Anayasanın şu veya bu maddesinin, yahut tü- münün Türkiyenin menfaatlerine şu, şu, şu se- bepten aykırı bulunduğu değildi. Resmi ses A- nayasanın niçin kabul edilmesi gerektiğini bu tarzda izaha çalışırken eski Demokratların muhtarları, teşkilât başkanları, kahve hatiple- ri, tellâlları, hattâ bohçacı kadınları -bu bohça- cı kadınların 1961 Referandumunda ve Seçimle- rinde oynadıkları rol hayret vericidir- bambaş- ka temalar işliyorlardı. Bunlara, hitap ettikleri kimselerin seviyesine (ogöre sloganlar öğretil- mişti. Bohçacı kadınlar dolaştıkları evlerin ha- nımlarına diyorlardı ki: "— , ah! Sandıklardan maazallah Evet oyları çıktı. mı, Yassıadada kim varsa, hepsini asacaklar!." O tarihte, biraz da radyodaki Yassıada Saatinin kütle psikolojisinden hiç habersiz ha- zırlanması sonucu bir merhamet ve şefkat dal- gası vatan sathında esmeye başlamıştı bile ve 27 Mayısa giden günlerde Demokratlara en fazla kızanlar artık onların çektiklerini kâfi gö- rür olmuşlardı. Evet oyunun bunları astıraca- ğını duyan kadınlar telâşlanıyorlar, bu Demok- rat propagandasının gönüllü amplifikatörleri haline geliyorlar, bohçacılardan duyduklarını "Aman komşu, bir bilenden işittim, eğer Evet oyu kullanırsak Yassıadadakileri koyun boğaz- lar gibi boğazlayacaklarmış" diye başkalarına naklediyorlar, Demokratların istedikleri hava- yı yayıyorlardı, Köy kahvelerinde ise Demokratların halk hatipleri başka bir masal anlatıyorlardı. "Mr. Referandum" diye bir amerikalı vardı. Refe- randumda Evet oyları kullanıldı mı, memleke- tin idaresi bu amerikalıya devredilecekti ve on- dan sonra her şeyimiz, kızımız ve karımıza ka- dar, bu amerikalının olacaktı. Bu propaganda bir ara o kadar yayıldı ki M.B.K. Referandu- mun adını "Halkoyu"na çevirmek lüzumunu his- setti. Amerikanın ve amerikalının 1961'de bu 149