kıp Ankaraya gelmişti. Kırmızı papyonuyla top- lantıda hazıra. Yazılı sualler ve cevaplarından sonra sıra sözlü suallere geldiğinde amerikalı gazeteci Cemal Gürselden bir siyasi partiye gi- rip girmeyeceğini veya yeni bir siyasi parti kurup kurmayacağım öğrenmek istedi. Devlet Başkanı, ayakta sualini soran kırmızı papyonlu gazeteciyi dikkatle dinliyordu. Sualin tercüme- si Başbakanlık basın müşaviri Erdoğan Ulus ta- rafından kulağına yapıldığında Gürsel biraz ev- vel yakmış olduğu Samsun sigarasından derin bir nefes çekti. Sonra cevabını verdi. Hayır, bir siyasi partiye girmeyecek veya bir parti kur- mayacaktı. Görevini tarafsız olarak tamamla- yacaktı. Joe Alex Morris Başkanın yakasını bırak- mak niyetinde görünmüyordu. Hemen, öteki su- alini sordu. Peki, Gürsel ilerde Cumhurbaşkan- lığı için adaylığını koyacak mıydı ? Gürselin cevabı, broşürün 21. sayfasındaki işmara rağmen ilgi çekici oldu. Gürsel diyordu ki: "— Millet bana zaten müracaat ederek Cumhurbaşkanlığını asla bırakmamamı, bu gö- revde kalmamı istiyor. Eğer milletin arzusunu ciddi, samimi ve çoğunluğun isteği olarak ka- bul edersem vazifeden kaçınmam.. Bu açıklama gazetecileri yerlerinden oynat- maya yetti. Associated Press ajansının Ankara muhabiri iffet Aslan heyecanla sordu: "— Paşam, ne bir partiye gireceksiniz, ne de bir parti kuracaksınız da nasıl edip Cumhur- başkanlığına adaylığınızı koyacaksınız?" Bu, o anda herkesin aklındaki soruydu. Gürsel sakin bir sesle izah etti. Yeni anayasa İkinci Cumhuriyetin ilk Cumhurbaşkanının ye- di yıl için ve tek dereceli seçimle seçilmesini âmir olacaktı. Şayet vatandaşları isterlerse ve tabii seçerlerse Gürsel yedi sene müddetle Cum- hurbaşkanı olarak görev yapmaya hazırdı. Bu, bir defaya mahsus bir hal olacaktı. İkinci Cum- hurbaşkanı, yedi yıl sonra, Anayasa gereğince iki meclisin ortak toplantısında seçilecekti. Gür- se ilave etti: — O zaman da, milletim isterse tarafsız bir Başkan olarak muvazene unsuru olmayı is- terim ni Gürsel, "geldiğim yerden gitmeyi hiç istemiyorum" diyordu. Ancak, İhtilâlin başının açıklamasında ger- çekle ilgisi bulunmayan bazı noktalar vardı. Ye- ni Anayasanın bir defaya mahsus olmak üze- re ilk Cumhurbaşkanının yedi yıl için ve tek de- receli seçimle seçilmesi maddesini ihtiva edece- ğini nereden çıkarmıştı ? Tuhaf tesadüf, meşhur İlim Komisyonu yeni anayasa projesini tam o esnada tamamlamış ve ayın aynı 17'sinde Prof. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu bunu Ankaraya ge- tirmiş, M.B.K. Genel Sekreterliğine vermişti. Bunda, Gürselin bahsettiği şekilde bir madde mevcut değildi. Aksine, Cumhurbaşkanının na- sıl seçileceği o tasarıda tam bir açıklıkla belir- tilmişti. Madde, 93. maddeydi ve şöyle denili- yordu: "Cumhurbaşkanı T.B.M.M.'nce üye tam sa- yısının üçte iki çoğunluğu ile bu meclis üyele- ri arasından veya dışardan gizli oyla yedi yıl için seçilir. Birinci ve ikinci oylamalarda üçte iki çoğunluk sağlanamazsa üçüncü oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğuyla yetinilir. Bu çoğunluk da sağlanamazsa oyların beşte bi- rinden çoğunu almış olanlar arasında yapıla- cak sonraki oylamalarda en az oy alan aday dı- şarda bırakılarak seçime devam edilir ve çoğun- luğu sağlayan aday Cumhurbaşkanı olur. Cum- hurbaşkanı seçimi görüşmesiz yapılır. Bir defa Cumhurbaşkanı seçilerek görev süresini doldu- ran veya bu süre dolmadan önce her hangi bir sebeple ayrılan kimse Anayasada Cumhurbaş- kanlığı için konulmuş olan bir dönemlik süre geçmedikçe yeniden Cumhurbaşkanı seçilemez." Cumhurbaşkanının tek dereceli seçimle se- çilmesi bir yana, bir kimse bir defa Cumhur- başkanı olursa araya bir yedi sene sokulmadan tekrar seçilmesi bile kabil değildi. Gerçi o tarih- te düşünülen, M.B.K.'nin bu tasarı üzerinde ar- zuladığı rötuşu yapması ve Anayasanın, bulu- nacak bir formülle ondan sonra yürürlüğe gir- mesiydi ama Gürsel beyanıyla Komitenin de işine karışıyor, kendi kendine bir takım peşin yargılara varıyordu. Her halde İhtilâlin başının Cumhurbaşkanı kalmak, hatta o makamı hiç bırakmamak ateşiyle yandığı Ekimin ortasın- da artık tamamile sabitti. İsmet Paşa, M.B.K. üyelerinden Ekrem A- cuner ve Fikret Kuytakla, işte bu basın toplan- tısının tam ertesi akşamı, 18 Ekimde, saat 20.30'da, Prof. Afet İnanın Kızılay civarındaki apartman dairesinde buluştu. Bu, tamamile giz- li bir konuşma oldu ve bundan pek az kimse haber edinebildi. Acuner ve Kuytak M.B.K.'ni temsil etmiyorlardı. O itibarla Komiteye, İs- met Paşayla konuşmalarım rapor etmediler. Bundan dolayıdır ki Türkeş Grnpunun, Cumhur- başkanlığı konusunda Cemal Gürselle (o İsmet Paşa arasında bir pazarlığın yapıldığından hiç bilgileri olmadı. Pazarlık, özel bir fikir teatisi mahiyetini sonuna kadar muhafaza etti. 14'ler bunun rüzgârını alsalardı belki de başlarına ge- lecek olanı daha kolay kestirebilirler ve "ölüm korkusu" ile malül addettikleri arkadaşlarının sırtlarını sağlam bir duvara dayadıklarım gö- rerek başka türlü hareket ederler, değişik bir tertip yaparlardı. 109