YURTTA OLUP BİTENLER den umacıdan korkar gibi korkma- yanlara kızacaklar, düşman olacak- lardır Peki, ya Feyzioğlu? çi? bu noktaya elbette ki birden- bire gelmemiştir. Bir partinin bir görüşü birdenbire ve m tırmadan benimsemesi ya y rulmuş olması, ya da bir doktrini hazır elbise gibi giyinivermesi ile mümkündü unu yapmamış, ama çağın ihtiyaç ve düşüncelerini izlemek için gayret sarfetmiştir. Bi- lindiği gibi, CHP içinde bugün ha- kim hale gelen görüş, 1961'denberi kademe kademe, adım adım mesafe kaydetmiş, geçen süre, fikirlerin ol- gunlaşması ve Türkiyenin şartları- nın doğru teşhisi, çarelerin iyi tes- biti için faydalı olmuştur; İşin en tu- haf ve manalı tarafı, bunun içinde Feyzioğlunun belki de en fazla tuzu bulunmasıdır. Bugün İnönü, Ecevit ve Ortanın Soluna inanan CHP'liler, "Türkiye için en yararlı formül, bi- zim formülümüzdür" diyebiliyorlar- sa geçen sürenin, yapılan tartışma- ların bunda büyük rolü olmuştur. Bugün CHP, ortanın solunda, sos- yal demokrasiyi hedef edinmiş, batı- lı anlamda demokratik sosyalizme hiç de uzak olmayan bir partidir. Bir parti ekonomik ve sosyal sorun- lara sosyal adalet açısından bakıyor ve toplumu bütünü ile refah ve gü- venliğe okavuşturmayı hedef edini- yor, fakat aynı zamanda "ben dokt- riner değilim, faydacıyım" ei o partiye "sosyali sttir" demek tam doğru değildir, "sosyalist değil. dir" demek de... Ama, ya Feyzioğlu nedir? Kırcanın görüşleri nasıldır? Melenin, bir takım şüphelerden baş- ka, şöyle, açık-seçik söylediği birşey var mıdır? Son Parti Meclisi top- lantısı, bu hizbin, saptığı inkâr yo- lunda gün geçtikçe daha da kısırlaş- tığını ortaya koymuştur. Bu hizipte- kilerin söyledikleri, "CHP Atatür- kün partisidir, Milli (Mücadeleden gelmiştir, marksist değildir"den iba- rettir. Peki, Feyzioğlu ve arkadaşla- rının arzuladığı CHP nasıl bir CHP- Bunlar 1966 Mi iyice keskinleşen sosyal ve ekonomik so- runları karşısında ne dü: mekte. dirler? Bunlar belli değildir ama, bu hizbin Eceviti hiç, ama hiç isteme- diği açıkça ortadadır. Bunlar Ku- rultayın hemen sonrasında yapılan Grup yöneticileri seçiminde, bir or- ganize mücadeleye girmeyen Ecevit ekibine karşı elde ettikleri mevkile- 10 ri kullanmak, bir Grup-Cenel Mer- kez ayrılığı yaratarak Kurultayda kazanmış görüşü başka yollarla yıp- ratmak amacında görünmektedirler; Grup yönetim kurullarını bu istek- leri için kullanmakta hiç perva et- meyen bu hizip, "Ama bu, partiye zarar verir" denilince ayağa rla- makta ve "Merkez-i Umumi hakimi- yeti mi?" diye itiraz etmektedirler. Son Parti Meclisinde böyle olmuş- tur. Ancak Grupların da başkanı o- lan Genel Başkan, ortada partiye zarar veren bir durum bulunduğunu ve menfi tutumun Grup yönetim kurullarından geldiğini işaret etmek zorunda kalmış, hattâ örnek vere- rek, Coşkun Kırcanın, Cumhurbaş- kanım Grup sözcüsü olarak tenkit edemiyeceğini, bunun yetkiyi aşmak olduğunu söylemiştir. Nitekim Par- ti Meclisi, artık dallanıp budaklan- mış olan bu probleme eğilmiş ve ya- yınlanan bildiride, 3. madde olarak, Gruplar ile Merkez organının ahenk içinde çalıştırılmasının zorunlu ol- duğu ifade edilmiştir. Bu ahenk AKİS mutlaka sağlanacaktır. Pazartesi günü, isyan bildirisi üzerine, Pembe Köşkte yapılan toplantıda konu tek- rar ele alınmıştır. Sınırı aşanlar kar şısında boş durulmıyacaktır. Önü- müzdeki günlerde hem Merkez orga- nının, hem de Grupların başkanı o- lan Genel Başkanın probleme eğil- mesi, meselâ Grupta konuşup, CHP- li parlamenterlere "Mesele budur. Çarenizi bulun, tavrınızı takının" emesi mümkündür. Ortanın Solu ekibi ise, "Grupta mücadeleye bü- tün ağırlığı koyarak başlama za- manının geldiği" kanısındadır. A.P. Fesuphanallah! (Gömleğinin yakalarını, önünü ar- kasına giydiği kahverengi eski kazağının üstüne çıkarmış kısa boy- lu esmer adam, gazetecinin sorusu- nu dikkatle dinledikten sonra bir süre düşündü, sonra gayet açık ve kesin olarak, "yeni bir parti kur- C.H.P. Genel Başkanı İnönü ve Genel Sekreter Ecevit "Ortanın Solu" aklın yolu 7 Ocak 1967