SİNEMA inektedir: Çünkü cep kitapları ve koleksiyonlar çoğaldığındanberi ya- yıncılar daha çok sözlükler, ansik- lopediler ve sinemacı monografileri yayımlamağa yönelmişlerdir. Fran- sada son yıllarda bu tip kitapların çoğalması ve hemen her kitabevinin bir sinema sözlüğü, ansiklopedisi ve sinemacılar koleksiyonu bulun- ması bundandır. Bu da piyasada hepsi aynı işi gören kitapların ço- galmasına yol açmıştır. e Sinemacı monografileri ise büsbütün çığırın- dan çıkmıştır. Çünkü her koleksi- yon kısa zamanda sinemanın büyük ustalarını tüketmiş, koleksiyonu de- vam ettirmek yüzünden şimdi sıra hemen hiç değer otaşımıyan veya ancak saman alevi gibi parlayıp sö- nen moda sinemacılara gelmiştir. Alacağına şahin... İnceleme yazarına göre, bu duru- mun en zararlı yönü, sinemanın temel eserlerinin, klâsik eserlerinin fransızcaya çevrilmesine engel olu- şudur. Kendi dillerinde yayımlan- masının üzerinden otuz-kırk yıl geç- tiği halde Eisenstein'm, Pudovkinin, Balazs'ın, Kracauer'in, Aristarco'- nun eserlerinin ve daha başka eser- lerin fransızcaya çevrilip yayımlan- maması, yazara göre, Fransadaki si- nema yayınlarının en büyük "reza- lefidir. İncelemede, kitapçıların öbür yayın çalışmaları arasında sinema- ya bütçelerinin ancak çok küçük bir bölümünü ayırmalarından da yakınılmaktadır. Başlıca iki sinema koleksiyonunu (o yayımlıyan iki ki- tapçının 200 sayfalık bir sinema ki- tabı için yazarlarına 3 bin liralık telif hakkı ödemesi, incelemeye gö- re ikinci "rezalet"tir. kaldı ki bu durum, sinema yayınlarının kalite- sini doğrudan doğruya etkilemekte-, dir. İnceleme, birçok yazarın bu du- rumda kitaplarını bir çırpıda çıkar- malarını, iyi sinema kitabı yazılma- yayın temposunu bozma- masını, AKİS mak için kitapçıların ellerine her gelen müsveddeyi yayımlamalarını da buna bağlamaktadır. Nihayet incelemede, üçüncü "re- zalet" olarak belirtilen çevirilerin yetersizliği de, yine kitapçıların ya- zarlara ödediği paranın azlığına bağlanmaktadır. Çünkü bu durum- da çeviriler çok defa, sinema konu- larını hiç bilmiyen, hattâ çeviri yap- tığı dili bile yeteri kadar bilmiyen kimselere düşmektedir. İncelemede bu çeviri o yanlışlıklarının yanısıra kitabın bütünlüğünü bozan atlama- lar ve kesintilerden de örnekler ve- rilmektedir. Fransada yirmi yıllık yoğun bir sinema yayım çabasından sonra va- rılan bu noktanın hiç de övünüle- cek bir şey olmadığı ortadadır. Si- nema yayınlarımızın "rayına otur- mak" üzere olduğu şu sıralarda, Fransadaki sinema yayınlarının bu durumundan alınacak çok ders var dır. 34 26 Kasım 1966