AKİS ları işlere ellerini bile sürmeden bir başkasıyla anlaşıp, işi ona devret- mişler ve aradaki farkı ceplerine atmışlardı. Kooperatif yöneticileri, bütün bunları bildikleri halde, ne hikmetse, seslerini çıkarma mışlar, hattâ tehlikeli görülen kimseler der- hal safdışı edilmişti. Kooperatifçilerin bu şekilde ga- zabına uğrayanlardan birisi de ga- rip bir şantiye bekçisidir. Bekçiden çok ilginç bir istifa mektubu alına- rak, işine son verilmiştir. Altında, bekçi Ali İpek ile, tanık olarak, şan- tiye şefi Behiç Bayık, İsmail Top- Si a Halil Ke ve a ındaki şahısların oimzas bulan 3 1962 tarihli istifa mek tubunun metni şöyledir: "Gerek Ba- kırköy sitenizde ve gerekse Levent sitenizde şantiye bekçisi olarak ça- lıştığım müddetlere ait ücretlerimi tamamen almış ve makbuz muka- bili kooperatifinizi ibra etmiş ol- maktayım. Kendi arzumla Zonguldakta ça- lışmak üzere işten ayrılmayı talep ettim. Bu talebim üzerine gerek yol masrafı ve gerekse cep harçlığı ola- rak teberru mahiyetinde ve defi belâ kabilinden sendika veznesin- en 500 lira ve ayrıca Bakırköy mü- teahhiti Kâzım Yılmazdan 200 lira almış bulunmaktayım. Bundan böy- le 141962 Pazar sabahından itiba- ren gerek merkez binanıza, gerekse kooperatifin şantiyelerine girip çık- mayacağımı ve EN SE sız rr ii 3 1 ü Kâ- m Yılmazdan aldığım 2 ira ile de derhal nee hareket ede- ceğimi beyan ederim. Bu beyanı- hareket eder ve sağda solda kooperatifiniz hakkında lehte veya aleyhte konuşursam, hakkım- da kanuni takibat yapmakta haklı OZ şimdiden kabul e- derim İşin içindeki iş Kooperatif, Ali İpekten neden böy- ir belge alma yoluna gitmiş ve hele, neden açıktan ona 500 lira ödeme gereğini duymuştur? Bu bir "sus payı" mıdır, yoksa işin içinde başka işler mi vardır? Hele, Koope- ratife yaptığı işlerden büyük para- lar kazandığı söylenen müteahhit Kâzım Yılmaz, bekçiye havadan 200 lirayı niçin vermiştir? Bu soru- lar, herhalde, mahkemedeki duruş- malar sırasında aydınlanacaktır. Meseleyi inceleyen AKİS muha- biri, geçtiğimiz hafta içinde, belki 26 Kasım 1966 de Kooperatif ortaklarından çoğu- nun bilmediği ilginç olaylar yanın- da çok garip bir durumu daha tes- bit etti: Halen Ankara AP milletve- kili, Türk-İş Genel Başkan Vekili ve Çimse- İş Sendikası Genel Başkanı bulunan Hasan Türkay, meskenle- rin sıhhi tesisat, briket ve fayans iş- lerini bizzat yapmış ve bu işlere kar- şılık olarak Kooperatif kasasından kendisine 1 milyon 599 bin 616 lira ödenmiştir. Kooperatif sorumluları olarak İsmail Topkarla Ziya Hep- birin imzaladıkları mukavelede, AP'- li Türk- -İş Başkan Vekilinin İmzası- nın ve isminin üzerindeki sıfat son derece ibret vericidir: "Müteahhit"! Ticari adres olarak meşhur Zincir- likuyu mezarlığını gösteren Hasan Türkay, bir taraftan Çimse-İş Sen- dikasının başkanlığını yaparken, bir taraftan da müteahhit ve taşoranlı- ğını yürütmüş ve Topkar - Hepbir ikilisinin Kooperatif (o yöneticiliğin- den uzaklaştırılmasından sonra ye- ni Başkan Kâmuran Erdini, onun bu "altın yumurtlayan tavuk"unu e- linden almıştır. Hasan Türkaya özel bir mukavele ile verilen bu müteah- hitlik işi üstüne Kooperatif ortak- ları arasında halen dolaşmakta o- lan söylentiler hayli ilginçtir ve 25 Şubat 1961 tarihli mukavelenin al- tında imzası bulunan Topkar - Hep- a ikilisi, şimdiye kadar hiçbir Sen- cıya nasip olmamış şekilde ha- yari anılmaktadır!.. YURTTA OLUP BİTENLER Durumdan Türk-İş Genel Merke- zi de haberdardır. Ne yazık ki ola- ya adı karışanlar, memleketimizde işçi haklarım savunmakla görevli bu güçlü kuruluşun kodamanların- e ei Tem adaletin kendi kesin ışığını bu k kirli işin üzerine süratle dökmesidir. İdare Zaptedilen kalede olanlar Bundan bir Süre önce Sakaryada AP İl Kongresi yapılacaktı. Fa- kat işler pek ra gitmiyordu. İki hizip arasında bir müca- dele, kongre vesilesiyle bütün sert- liğiyle ortaya çıkmış ve kıran kıra- na bir şekle dökülmüştü. Kongre bir ara öyle bir havaya girdi ki, AP'- nin Sakarya milletvekilleri Nuri Ba- yarla Muslihittin Gürerin arabulu- culuk gayretleri yetmedi ve patla- yan büyük kavga, Milli Savunma Bakam Ahmet Topaloğlunun cisma- ni varlığını dahi tehdit etti. Topal- oğlu, istediği okonuşmayı yapama- ması bir yana, kavga edenlerin ara- sından sor çıkarıldı. İktidar partisi için, Sakarya gibi büyük bir ildeki kongrenin böyle bir hava içinde ya- m kalması büyük fiyasko olacak- . Bu defa kongreyi kurtarmak i- cin yoğun bir kulis faaliyeti başla- dı. Milletvekili ve Bakanlar, kulise bütün ağırlıkları ile girdiler. Fakat (AKİS: 423) 23