YURTTA OLUP BİTENLER milletlerin muntazam kuvvetleri ta- rafından tedip edilir. Türkiyenin son bir kaç yılı içinde bir defa direnme, iki defa da tedip hakkı kullanıldığı için Demirelin mânâsız sözleri akılları karıştır- makta, çok kimse "Ne oluyor ya- hu? Ne var?" diye telâşlanmakta- dır. Türkiyede, rejimi fiilen değiş- tiren ve Meclisin yetkilerim onbeş kişilik bir sivil jantaya verende meş- ruluğunu kaybeden, baskıya başla- yan bir dikta idaresine karşı türk halkı direnme hakkını kullanmış, rejime bağlı millet temsilcileri Mecliste, gazeteciler Basında ve gençler ile halk sokakta mücadele açmıştır. 2/ Mayıs sabahı gerçek- leştirilen Operasyon, bu direnme hakkının zaferle sonuçlanmasıdır. Ondan sonra, çok şükür, hiç bir idare rejimi (değiştirmeye kalkış- mamış, bir dikta kurmamıştır. Fa- kat iki defa, aynı sergüzeştçi grup, bir megalomanyağın idaresinde, si- lâh zoruyla bu rejimi değiştirmeye kalkışmıştır. - Megalomanyağın çe- tesi, devletin muntazam kuvvetleri tarafından her iki seferde de tedip edilmiştir. Halkın bunlara karşı di- renmesi ne bahis konusu olmuştur, ne buna ihtiyaç hissedilmiştir, ne de böyle bir şey her hangi bir kim- senin aklına gelmiştir. Başbakan Demirel böyle sözlerle uğraşacağına gidip de asmalar bu- dasa, daha hayırlı ve faydalı bir iş yapmış olur. Mitingler Polis * "Hür teşebbüs" —... MA leme genç, şu anonsu bir ç defa, kelimelerin üzerine basa basa tekrarladı: " —Arkadaşlar, mitingimiz bit- miştir! Pankartları ve dövizleri bı- rakıp dağılmanızı rica ederiz!.." Hava kararmak üzereydi. Kurtu- luş meydanım dolduran küçük kala- balık Cebeciye, Sıhhiyeye, Topraklı- ğa ve Kızılaya doğru, kollar halin- de akmağa, dağılmağa başladı. Ço- gunluğun Kızılay yönünde ilerlediği görülüyordu. Ziya Gökalp Caddesi- nin Kolej ile Kurtuluş meydanı ara- sındaki kısmının tam ortasında, yo- lun iki tarafına parkedilmiş Ulusoy otobüslerinin (sebebi hikmeti, bu anda anlaşıldı. Miting alanından da- ğılan kalabalığın Kızılaya doğru i- lerleyen bölümü tam bu otobüsleri 6 geçtiği sırada, Ulusoyların kapıları açıldı ve bindirilmiş, beyaz miğferli polis kıtaları hışımla aşağı indiler. Sayıları yüzü aşkındı. İkiye bölün- düler ve yolun ortasında ellişer ki- şilik iki barikat kurup, sırtsırta verdiler. Böylece, o Kızılaya doğru gidenleri iki kısma ayırmış oluyor- lardı. Polis barikatlarından biri, ka- labalığın yansını Kurtuluşa doğru geri iterken, diğeri Si kalabalığın öteki kısmını Kızıla oğru sür- meye başladı. Bu, herhalde. kalaba- lığı dağıtmak için düşünülmüş bir polis taktiği idi. Ama, tam tersine sonuç verdi!. Evleri ve yollan Kızılay tarafın- AKİS Polis âmiri, “miting bittiği hal- de kanunsuz yürüyüşe geçmek iste- yenleri durdurduktan" cevabını ve- rince, beyaz saçlı adam, — Yanlış hareket ediyorsunuz! Miting bitti ama, bu kalabalık yürü- yüş yapmıyor, dağılıyor. Evlerine dönmeleri için yürümelerine mâni olamazsınız! Bu kanunu biz formü- le ettik, yanlış uyguluyorsunuz!" diye, heyecanla itiraz etti. Bu sırada gençler, beyaz saçlı a- dama, "— Yeni bir anayasa yaz hocam, yeni anayasa yaz!" diye bağırıyor- lardı. Duruma tahammül edemiyerek, Ulusoy otobüsleri polisin emrinde "Hür teşebbüs" — Polis işbirliği!.. da olduğu halde Kurtuluşa doğru geri itilenler, aslında maksatlı ola- rak Kızılaya ilerleyenlerle ister is- temez birleşip mukavemet ettiler. Polis coplan işlemeye başladı ve o- laylar birbirini süratle izledi. Genç- leri yakapaça tutup, ite-kaka, dö- verek -hem de yüzlerce kişinin ö- nünde!- arabalara sürükleyen polis- ler, infialin artmasına sebep olu- yorlardı. Bıyıklı bir polis, 12-13 yaş- larında bir çocuğa tekmeyi yapış- tırdı. Bu sırada orta boylu, zayıf ve beyaz saçlı bir adamın heyecanla bir polis âmirinin yanma ilerlediği ve, — Ne yapıyorsunuz? Ne bu hâl?.." diye haykırdığı görüldü. polisten görevini doğru yapmasını isteyen adam, ayasa Profesörü Muammer Aksoydu. Coplar konuşuyor Fakat bu, hiç bir işe yaramadı. Kalabalığın Koleje doğru sürü- len kısmının başına da tuhaf şeyler gelmişti. Polis barikatı ile itilen bu grup, Kolej hizasında üçüncü bir barikat kuran atlı polisler önünde sıkışmıştı. Burada da sürüklenerek vasıtalara doldurulanlar, coplanan- lar, infiali artırmışlardı. Polis ar- tık, önüne geleni yakalıyordu. Ka- labalık arasında adam arayan bir polis, bir benzin istasyonunda du- ran şahsa, yaklaştı, sonra Komiseri- ne dönerek, 19 Kasım 1966