İKTİSADİ Altın Sarsılan saltanat Geçtiğimiz hafta içinde Washing- ton'dan verilen küçük bir haber -ki, aslında hiç de küçük değildir- ajansların ve büyük mali kuruluşla- rın yayınladıkları periyodik bülten- lerde sık sık yer almağa başlamış olan bir endişeyi kesinlikle doğru- lamaktadır. Haber şudur: "Birleşik Amerika Ticaret Bakan- lığının dün -21 Ekim 1966- ya; dığı istatistiklere göre, Birleşik A- merikadan dışarıya çıkan altın, 1966 Temmuz ayında 34.3 yon dolar- lıktır. -Yaklaşık olarak, 343 milyon türk lirası kadar-. Bir ay önce, yani 1966 Haziranında ise, 101.5 milyon dolarlık -yaklaşık olarak, I milyar 15 milyon türk lirası kadar- altın dı- şarı çıkmıştı. Bir yıl önce, yani 1965 Temmuzunda dışarı çıkan altın ise, 15999 milyon dolara -yaklaşık ola- rak, | milyar 599 milyon türk lirası kadar- varmaktaydı. Ticaret Bakan- lığı bülteninde, bu altınların dışa- rıya çıkışının, hemen hemen tama- miyle, Fransanın, elindeki dolarları altına çevirmesinden ileri geldiği be- lirtilmektedir." Bu endişe, Amerika Birleşik Dev- letlerinin elinde bulunan altın stok- larının büyük ve korku verici bir hızla erimekte oluşundan ileri gel- mektedir. Amerika Birleşik (o Devletlerinin ulusal parası olan dolara uluslara- rası bir ödeme gücü tanınırken, ge- rekçe olarak, ABD'nin, sağlam eko- büyük açıklar nomisinin yanında, VE MALİ vermeyecek gibi görünen dış ticaret dengesi gözönünde tutulmuştu. Bu- gün uzunca gibi görünen bir zaman- danberi, ABD'nin dış ticaret bilân- çosu sürekli bir şekilde açık verme- ge başlamış ve bu kanama henüz durdurulamamıştır. Gittikçe büyü- yen bu açıklan kapamanın imkân- sızlığı karşısında, ABD maliyesi, yabancı döviz stokları ile birlikte, eldeki rezen' serbest altınları da satma yoluna gitmek zorunda kal- mıştır. ABD'nin dışında kalan ve ekono- milerine biraz çekidüzen vermesini becermiş ülkeler ise, dolara atfedi- len ve şu anda mesnedini yitirmiş bulunan uluslararası para olma ni- teliğinin karşısına çıkmaktadırlar. Başlarında (o Fransanın bulunduğu bu ülkeler, fırsat buldukça, dolar egemenliğine (o karşı dikilmekte ve davranışlarının nedenlerini açıkla- maktadırlar. Bu ülkelerin iddiala- rına göre, bütün dünya ülkeleri şu veya bu nedenle döviz sıkıntısı çe- kerlerken, ABD, iç piyasasında kul- lanmakta olduğu paranın istediği kadarını, dış ülkelere aktarmak su- retiyle, kolay bir döviz kaynağı ele geçirebilmektedir. o Dolara tanınan bu üstünlük, giderek, ABD'ne lüt- fedilmiş bir imtiyaz halini almıştır. Üstelik, uzun bir süredenberi, ABD'- nin ulusal parasına, ilk zamanlar- daki gücünü veren büyük destek niteliğindeki altın stokları hızla eri- mekte, doların "coovertibilite" ka- biliyeti de tehlikeli bir çizgiye doğ- ru kaymaktadır. İtibarim yitirmeye yüztutmuş doların, mesnedinin bü- yükçe bir kısmını yitirmesine rağ- 24 (AKİS: 374) SAHADA men, başlangıçta verilmiş imtiyaz- ların rdürülmesinin izahını bul- mak ölme zorlaşmaktadır. Altına hücum Öte yandan, dünya pazarlarında boygöstermeğe o başlayan bloku ülkelerinin paralanılın dolara göre tâyin edilen bir duruma geti- rilmeye zorlanması, meseleyi tam bir arapsaçına döndürmekte ve iş- leri çıkmaza sürmektedir. İşte bu nedenlerle, dolara itimat etmeyen ülkelerin başında gelen Fransa ve diğer ülkeler, hemen her uluslararası toplantıda, uluslarara- ö emede "altın esasına dönülme- " tezini savunmaktadırlar. Yukarı- daki Washington çıkışlı haber de göstermektedir ki, Fransa ve diğer ülkeler şu veya bu toplantıda tezle- rini savunmakla yetinmemekte, bu- nun yanısıra, bazı tedbirleri almaya da devam etmektedirler. Görülen tehlike karşısında ABD'- nin doların devalüasyonuna gitme- si gibi bir ihtimâli de hesap eden ülkeler, çok miktarda altın ele ge- çirme yarışma girmiş bulunmakta- dırlar. Böylece, ellerinde hazır bulu- nacak altın stokları sayesinde. ABD'ne göre, uluslararası ödeme piyasasında nisbi bir zenginleşme sağlamak düşüncesindedirler. Durumun gelişmesini yakından izleyen büyük mali çevreler ve bun- ların etkisindeki büyük kuruluşlar da, hükümetlerinin yanında yer ala- rak, dolara karşı açılan mücadeleye fülen okatılmaktadırlar. (Nitekim, Fransanın aldığından söz edilen al- tnların hemen hepsi resmi organ- lar tarafından satın alınmamakta- dır. Doları elden çıkarıp, altın sa- tın alma işine, hükümetlerinkine yakın bir oranda, özel kuruluşlar da katılmaktadırlar. Kısacası şudur ki, düne kadar değerinden şüphe dahi edilmeyen dolar etrafında çok haklı bazı endi- şeler doğmuştur. Elinde dolar bulu- nan ülkeler ve kuruluşlar, bu dolar- larından kurtulmanın çarelerini a- rarlarken, karşılarına çıkan en sağ- lam ihtimale yönelerek, altın satın almak yolunu seçmektedirler. Satın alınmak istenen altınlar karşılığı ortaya atılan dolarları toplamak zo- runda kalan ABD, böylece, altın re- 29 Ekim 1966