"-Biraz bize gelsene, bir kaç arkadaş da- ha var. Konuşuruz.." diyor. Azaklı "Anladım!" diye cevap veriyor ve hemen kalkıp geliyor. Daha kapıdan içeri gi- rerken söylediği laf şudur : "— Haydi, başlıyor muyuz?" Düşünmek lâzımdır. Bu subayların hiç bi- ri daha önce bir hareket için birbirleriyle ko- nuşmamışlardır. Batur, Tulgan, Azaklı her han- gi bir komiteden haberdar dahi değillerdir. Bir gece içinde, hemen o sabah harekâtı başlatmak için tereddütsüz birleşiyorlar. Bir itiraz söyle- yen yok. Daha önemlisi, teşebbüsün çapı ve ba- şarı şansım kimse sormuyor. 27 Mayıs sabahı Türkiye ve Türk Silâhlı Kuvvetleri bir askeri ihtilâle Öylesine hazırdır, buna o kadar susa- mıştır ve bunu böyle, tek kurtuluş çaresi say- maktadır. Yoksa, filanca 1956'da ilk komiteyi kurmuş, öteki Harp Okulu öğrencisiyken arka- daşlarına tabanca üzerine yemin ettirtmiş.. Bunlar, gevezelik. Türkiyede ihtilâli yapanlar, çok yerde birbirinden habersiz, fakat hepsi, dikkat çekici bir şekilde tam aynı yönde dav- ranan sayısız subay olmuştur. Bir komite için- de birleşenler Ankarada ve İstanbulda ilk dar- beyi vurmanın plânını gerçekleştirmişlerdir ve radyoyla Silâhlı Kuvvetlere, her ferdinin için- den beklediği hareketin başladığını haber ver- mişlerdir. Bu çekirdek, etrafındaki meyvayı do- gurmamıştır. Çekirdeği doğuran, meyvanın du- rumu olmuştur. Sonradan, bir takım hatıralar okuduğum- da pek gülmüşümdür. Kendisini "İlk İhtilâlci" sayanlardan biri Talât Aydemirdir. Bir başka, kendisinden menkul "ilk ihtilâlci" Dündar Sey- handır. Gariptir, 26 Mayısı 27 Mayısa bağlayan gece, meselâ Eskişehirde Muhsin Baturun evin- de toplanan subaylar kellelerini tehlikeye koya- rak, hiç bir ihtilalcilik tafrası satmaksızın, bir görevin ifası için hareket kararı verirlerken ve Ankaradaki, İstanbuldaki komiteciler aynı ih- timalle karşı karşıya bulunurlarken Aydemir bol maaşla Korededir, Seyhan daha da bol ma- aşla Washington' dadır! Hep merak etmişim- dir : İhtilâl başarı kazanmasaydı bu kahraman- lar, bulundukları yerlerden acaba "Bu komiteyi ilk biz kurmuştuk" diye, gene seslerini yüksel- tecekler miydi? Aslında, fasla meraka da bir sebep yoktur ya.. Hiç "İlk ihtilâlci" komitesini bırakıp gider mi? Gece Muhsin Baturun evine, Gamizonun güvenilir daha başka subayları da geliyorlar. Orada, durum görüşülüyor. Harekâtı Eskişehir- de başlatmak, iktidarın I numaralı başı Eski- şehirde bulunduğu için belki faydalıdır. Ama, Ankara ve İstanbulla temas nasıl kurulacaktır? 32 "Başlıyor muyuz?" diye telefon edilecek değil- dir ya.. Üstelik Ağası Şen, harekâtın daha ön- ce bir kaç defa tehir edilmiş bulunduğunu söy- lemiştir. Ya, o geceki harekât da geri bırakılır- sa?.. O takdirde her şey meydana çıkacak ve ihtilâl rezil olacaktır. Bunun üzerine su karar veriliyor : Harekât için Garnizonda bütün ha- zırlıkları yapmak ve radyoyla verilecek anon- su beklemek I Garnizonun ruh haleti belli oldu- ğuna göre Menderesi tevkif etmek güç olmaya- caktır. Bu esasa göre hareket ediliyor ve albaylar birlikleri ve heyecan içindeki genç subayları hazırlamaya gidiyorlar. Burada, gerçek ihtilâli Türk Silahlı Kuv- vetlerinin nasıl, bir tek vücut gibi yaptığının başka bir eğlenceli hikâyesi.. Eskişehir Garnizonunda 1. Hava Üs Hiz- met Grup Komutanı o tarihte Albay Bedri A- ranlı. Aranlı, Garnizon Komutanı General Kireç- tepeyle çatışmış. Arkadaşları ona demişler ki: General seni tevkif ettirecek! Bunun üzerine A- ranlı, gece tabancasını yastığının altına koymuş ve öyle yatmış. Gece, Baturun evinde alınan karar gere- gince Batur, Şen ve Kaymaklı Albay Aranlıyı da harekâta hazırlamak için odasına gidiyor- lar. "Haydi kalk, harekete geçiyoruz!" diyor- lar. Aranlının aklı, Kireçtepenin kendisini tev- kif ettirteceğinde ya.. Hemen tabancasını çe- kiyor ve : "—Kıpırdamayın, vururum.. Siz beni tev- kife geldiniz" diyor. Üç arkadaşı kendisini iknaya çalışıyorlar. Aranlı dinlemiyor. Elinde tabancası, Başbaka- nı tevkife niyetli taze ihtilâlcilere korkulu daki- kalar geçirtiyor. Ancak durumu anladıktan son- radır ki gözyaşları içinde onlara sarılıyor, he- men hazırlanıyor ve dışarı fırlıyor. Saat 4.30'a kadar Eskişehir Garnizonunda heyecanlı, korkunç bir bekleyiş devresi. Bekle- yenlerin bilmedikleri, Şeker Fabrikasında bir başkasının daha aynı heyecanda dakikalar ge- çirdiğidir. Menderes, Ankarada ihtilâlin patla- dığım Türkiyede herkesten önce haber almış- tır. Gelecek Yazı Menderesi kim kaçırdı ve Menderes yakalandığında ne söyledi?