şerefine ziyafet tertiplenmiş. Gelişteki otadsız hadisenin de unutturulması için Garnizonda bu- lunan bütün general, albay ve yarbaylar bu ye- meğe davetliler. Böylece gösterilecek ki genç- lerin aksine, daha yüksek rütbeli subaylar ik- tidarı tutmaktadırlar. Genç subaylar komutan- larından, davete icabet etmemelerini istiyorlar. Bir çok komutan da, gitmek mecburiyetinde kalmamak için makamını terkediyor, davetiye eline geçmesin diye tedbir alıyor. Ama Garni- zon Komutanı davetiyeleri zimmetle, resmi evrak gibi gönderince tedbir boşa çıkıyor. Ko- mutanlar yemeğe gidiyorlar. Fakat hava, bu subayların tahammül edebileceği hava değildir. D.P. Teşkilâtının en âdi ve şirret simaları Baş- bakanlarının etrafındadırlar, ona hulüs oçak- makta, İsmet Paşaya, Muhalefete, gençlere, ü- niversite hocalarına, gazetecilere âdice küfret- mektedirler. Menderes de onları güleç simasıy- la dinlemekte, desteklemektedir. Davete zoraki gelenlerden General Süleyman Tulgan ortaya "gece uçuşunda bir uçak kırılmış, gidip baka- lım, tekrar döneriz" diye bir laf atınca bir çok albay salonu terkediyor. Ertesi akşam gene ziyafet yardır. Mende- resin içip içip herkesi tehdit ettiği, herkese haddini bildireceğini bağırdığı, "kara cüppeli- ler"e sövüp saydığı, ağıza alınmayacak laflar söylediği meşhur "son yemek". O yemekte su- baylar yoktur. Havanın kararmış olduğu o bu sırada subaylar, ilk defa başka bir işle meşgul- dürler. Saat sekizbuçukta, Garnizonun en gözde ve en sevilen subaylarından Muhsin Baturun evi- nin kapısı çalınıyor. Bugün Hava Kuvvetlerin- de Korgeneral olan Batur, o günler Kurmay Albaydır. Batur kapıyı açıyor. Karşısında, son- radan Gürselin emir subaylığını yapacak olan Hava Kurmay Yarbay Ağası Şen. Yarbay Şen resmi üniformalı, fakat şapkasızdır ve heyecan- lıdır. Muhsin Batur biraz şaşırıyor : "—Hayırola, ne arıyorsun burada? Gel.." diyor. — Ağası Şenin Eskişehirde bulunduğundan haberi yoktur. Yarbay aceleyle: "—Albayım, hemen resmi giyin, silâhını da al, gidelim.." diye mukabele ediyor. Muhsin Batur "Anladık, gidelim ama, sen gir önce içeri. Evde kimse yok. Anlat bakalım, ne oluyor?" diye ısrar ediyor. Ağası Şen evde kimsenin olmadığını anlayınca kapıda başka bir arkadaşlarının, Yarbay Hulusi Kaymaklı- nın da beklediğini söylüyor. Kaymaklı da içeri giriyor. Orada Ağası Şen, ilk defa olarak Muh- sin Batura bir askeri ihtilâlin Hazırlandığını, kendisinin bunu hazırlayan komiteye mensup bulunduğunu, harekâtın bu gece başlayacağını söylüyor ve Eskişehirde olan Adnan Menderesi Hava Kuvvetlerinin tevkif etmesini istiyor. Gamnizona, İhtilâlci arkadaşlarının bir temsilci- si sıfatıyla gelmiştir. Hadiseden bir, Hulusi Kaymaklının haberi vardır. ' Albay Batur tabii şaşırmıştır, fakat heye- canlıdır ve biraz da memnundur. " — Durun, önce elinde kuvvet tutan komu- tan ve subay arkadaşlarımızdan en fazla iti- mat ettiklerimizi bir görelim, onlarla konuşa- lım" diyor. Aklına ilk gelen, General Süleyman Tulga- dır. Yarbay Kaymaklı otomobiliyle gidip Gene- ral Tulganı alıyor ve Baturun evine getiriyor. General mutabıktır. Telefonu açıyorlar, 4. Hava Üs Komutanı olan Kurmay Albay Mus- tafa Azaklıyı buluyorlar. Batur Azaklıya : Ağasi Şen, İhtilâli hazırlayan komitenin bir mensubu olarak Eskişehire gelmiş ve güvendi- ği arkadaşlarını harekâttan, 26 Mayısı 27'ye bağ- layan gece haberdar etmiştir. Belki tarihte hiç bir ihtilâlci, Ağası Şen tip İhtilâlciler kadar amatör olmamıştır. Sadece böyle bir tip bile, İhtilâlin 1960 İlkbaharında Türkiyede nasıl za- ruri hale geldiğini göstermektedir.