Bu resmi görenler içinde “İşte tamam, Muhsin Batar direktifini İsmet Paşadan almıştır" di- yenler bulunacaktır. Yazık ki resmin çekildiği tarihte İsmet Paşa Başbakandar ve General Ba- tur Eskişehirin komutanıdır. Bırakınız İsmet Paşayı, Menderesi tevkif edenlerin başındaki bu subay İhtilâlcilerle bile o, tarihte temas ha- lında değildi. Hey 27 Mayıs! Senin gerçek mahi- yetini anlayan o kadar az ki ve bunu anlamadan o hadiseden bir ders almak öylesine zor ki.. bile, güçlükler ve sükünete ( kavuşturulması müşkil karışıklıklar, ihtilâllerin tabiatında ol- dukları için memlekette bir bir belirdiğinde Menderesi tekrar lanetleyecektim ve türk top- lumuna ihtilâlden başka çıkar yol bırakmadı- ğından dolayı onu her cezaya lâyık bulacaktım. Ya, Menderesin kendisi? Burada, artık Türkiyenin on yıllık Başba- kanının nasıl tevkif edildiğinin gerçek hikâye- sini anlatmanın yeri gelmiştir. Adnan Menderes 27 Mayıs sabahı, bir ihti- lâl grupunun, bir ihtilâl komitesinin mensupları tarafından tevkif edilmedi. Adnan Menderesi tevkif edenler bu hareketlerinden bir kaç saat öncesine kadar Türkiyede bir askeri harekâtın hazırlandığından haberdar değildiler. Bunlar Eskişehirdeki üslerinde, her subay gibi elbette memleket hadiselerini dikkatle takip ederek, münakaşasını yaparak ama bir gizli teşkilâta 30 katılmamış olarak" görevlerini ifa ediyorlardı. İhtilâl hazırlayan bir komitenin, mevcut idarenin en Önemli şahsiyetinin nasıl ve kim ta- rafından tevkif edileceğini düşünmemiş, bunu plânlamamış olması profesyonel bir ihtilâlciyi deliye çevirebilir. Buna bir profesyonel ihtilâl- cinin aklı ermez. Bir ihtilâle karar verilip te gün kesildiğinde Başbakanı tevkif etmeleri, o târihe kadar kendilerine hiç açılınmamış kim- selerden istenilecek!. Tertip böylesine pamuk ipliğine bağlı olacak!. Aslında bu, hele sular oktan durulduğunda, gurbette övünenler gibi "ilk ihtilal komitesini sucuklu yumurta yerken ben kurdum", "mahallede kaydırak oynarken memleketin ihtilâlsiz kurtarılamayacağını gö- rüp arkadaşlarımı ilk komitede ben topladım" demenin moda olduğu bir sırada 27 Mayıs İhti- lâlinin gerçek mânasını ve mahiyetini her şey- den daha iyi göstermektedir. Menderes, 25 Mayısta Eskişehire geliyor. Gamizon Komutanı, General Bedii Kireçtepe. Garnizonda, o tarihte Türkiyedeki bütün garni- zonlarda esen hava esiyor. General, subayların- dan emin değil. Onun için Başbakanın karşılan- ma törenine üst rütbeli subaylardan kimseyi çağırmıyor, Küçük rütbelilerin ise, protokolde tabii, yerleri yok. Menderesin gelişi de mesai saatinin bitişine rastlatılıyor. Üst rütbeli subaylar her hangi bir tertip yapmıyorlar. Fakat Menderesin gelişi genç su- baylar için, duydukları hislerin Sayın Başba- kana ifade edilmesinin bir fırsatı. Bunlar, Men- deresin Uçaktan indikten sonra geçeceği güzer- gâhtaki malzeme sandıklarının arkasında top- lanıyorlar. Menderes geliyor. Kendisini siviller ve general karşılıyor. Otomobillere | biniliyor. Kafile tam malzeme sandıklarına yaklaşırken genç subaylar gizlendikleri yerden çıkıyorlar, muntazam bir sıra teşkil ediyorlar. Menderes memnundur. İşte, Ordu kendisim nasıl da tut- maktadır.. Şoförüne arabayı yavaşlatmasını em- rediyor. Belki de sıranın önünde inecek ve kar- şılayıcılarım öyle selamlayacaktır. Tam araba- nın içinden bir selâm hareketi yapacağı sırada bir subay "Geri dön!" komutunu veriyor ve bü- tün sıra bir anda geri dönüyor. Subayların hep- sinin elleri arkalarındadır. Elleriyle Menderese hiç hoşlanmayacağı malüm işareti yapıyorlar ve "Dağ başını duman almış" marşını söyleye- rek dağılıyorlar. Menderes deliye dönmüştür. Bu ne küstah- lıktır, bu nasıl bir tertiptir! Halbuki, ortada bir tertip değil, rejimi değiştirmek için hareke - te geçmiş bir Başbakana karşı Ordunun duydu- ğu düşmanlığın ifadesi vardır. Menderes bunu anlamıyor. Gece, Şeker Fabrikası Balonunda Başbakan