derken Sezai Akdağı taşıyan cip de yânından geçiyor. Akdağ, Göleyi görüyor ve feryada baş- lıyor. Fakat Göle kendisini farketmiyor. Yanın- dakiler iri yarı D.P. milletvekilini susturuyor- lar, Harbiyeye götürüp atıyorlar. Şimdi,isterseniz Turgut Göleyi dinleyelim: "— Sonradan, bana Sezainin beni görüp seslendiğini ve benim onu duymadığımı anlat- tıklarında gerçekten üzüldüm. Duysaydım, el- bette ki sözlerini doğrulardım. Gerçekten de Sezai, Nisan ayından itibaren D.P.'de ne olur- sa gelip bana haber veriyordu ve ben bunları Genel Başkanımıza, Merkez İdare Kuruluna ile- tiyordum. Hattâ, bana anlattığına göre- Sezai evinde kendi sesiyle bir de plâk doldurmuştu. Bunda, D.P.'nin gidişini tasvip etmediğini bil- diriyor, bu plâğı, felâket günü gelip çattığında bir yanlışlığa kurban gitmemek için hazırladığı- nı söylüyormuş. Felâketten o kadar emindi ve böylesine ihtiyatlıydı. Nisan ve Mayıs ayların- da bizim için çok faydalı bir ajan oldu. İşte, Bay Sezai Akdağ. Yassındada müebbet hapse mahküm edilecek kadar müfrit görünen D.P. milletvekili. Turgut Göle bu Akdağın ken- disine, D.P. içinde cereyan edenleri tam bir sa- dakatle haber verdiğini bildirmektedir ve aile- sinin, yardım istediğinin delillerine sahiptir. Acaba, A.P. Grupunda kaç Akdağ vardır, bilinir mi? 28 Onun Harp Okuluna götürülmesini taki- ben Manisadan eşi ve ailesi mensupları bana geldiler, ağlayarak benden Sezai lehinde tanık- lık etmemi istediler. Bunu memnunlukla yapa- cağımı söyledim, ancak onun beni tanık göster- mesinin lüzumlu bulunduğunu bildirdim. Fakat Sezaiden böyle bir teklif gelmedi. Bunun sebe- bini de bilmekteyim.." Turgut Gölenin bildiği sebep şudur: İlk panik günlerinde, herkesin o ifşaatta bulunup birbirini ve bilhassa idareci takımını itham ede- ceği anlaşılınca Meclis Başkan Vekillerinden İbrahim Kirazoğlu D.P. Grupunun mensupları- nı topluyor ve onlara bir, birlik durmanın lü- zumunu anlatıyor. Eğer D.P. milletvekillerinin tamamı aynı istikamette ifade verir, aynı sa- vunma yolunu tutarlarsa, eğer ihtilâl İdaresi bunların arasında bir gedik açamazsa Grupun tamamına karşı hiç bir şey yapamayacaktır. Ama, şayet Demokratların kendileri düşmana silah verirlerse, silahı verenler dahil herkes hapı yutacaktır. Onun için, aman şahsi hesap- lar yapılmamalıdır, aman bir iç çöküntüye mey- dan verilmemelidir. Bu fırtına geçirilirse, istik- bal gene kendilerinin olacaktır. İlk tevkiflerden sonra salıverilen bazı mu- tedil D.P. milletvekillerinin yeniden toplanma- ları bu tavsiyenin doğruluğu ihtimalini arttır- mış, inanç zaman geçtikçe kuvvetlenmiş, Yas- sıadada D.P. Grupu tekrar bir bütün haline gel- miş ve ihanet ayıp sayılmaya başlanmış, bir karşılıklı dayanışma havası sanıklar arasında esmiş, C.H.P. nin D.P. Grupu içindeki casusu Sezai Akdağ bile, ilk günkü yalvarışlarının ak- sine, müebbet hapse hüküm yemesine rağmen Turgut Gölenin tanıklığını talep etmemiştir- Bugünkü durum, ihtilâlcilerin değil, D.P. akıl- lılarının haklı bulunduğunu ortaya koymuştur. Halbuki ihtilâl Idaresi ilk önce tasarlandığı gi- bi D.P. İktidarının sadece baş sorumlularını toplasa, onları derhal Anayasayı ihlâl suçun- dan yargılâsaydı ve D.P. yi kapatacak yerde ona hayat hakkı tanısaydı dünya kadar D.P. kodamanı baş sorumluları itham için kuyruk olacaklardı. Zira eldeki ses bantları, bunların da idareden ne kadar şikâyetçi olduklarını or- taya koymaktadır. Tecrübesizlik, dünün suç- lularını bugünün mağdur ve mazlumları yap- mıştır. Muhtemelen, bir Sezai Akdağı bile... İhtilâl günü veya hemen sonrası toplanan- lar ise, D.P. milletvekillerinden bile ibaret kal- madı. Ankara Radyosunun eski spikerlerinden Can Okanın başına gelenler o devrenin kara- kuşiliğinin bir başka delilidir. Can Okan Ankara Radyosunun en iyi spi-