. YURTTA OLUP BİTENLER şından çok üstün'bir câri harcama -kâmu sektöründe- ve lüks harcama “özel sektörde- bulunmaktadır. Yani her yıl milli gelir büyümesinden ya- .tırımlara ayrılan Paydaki büyüme, câri masraflara ayrılandan çok da- re nisbi imkânı azalmakta u gerçeğe göre, Türkiye bir, az gelişmiş ülke olarak, geri kalmışlı- gın çemberinden kurtulmak istiyor- sa ya tasarruf vapmak, ya da milli onur ve bağımsızlığından daha da taviz vererek 'yeni ve daha ” büyük dış krediler bulmak zorundadır. Dış krediler ise, -Demirel, bağımsızlığı- mızdan daha fazla taviz vermeye hazır dahi olsa,- bugünkü seviyenin çok üstüne çıkacağa benzememek- tedir. Bu durumda tasarruf, kalkına- bilmek için tek finansman yolu ola- rak kalmaktadır. Bütün bunların ö- tesinde bir yol daha vardır: Kalkın. madan vazgeçmek!.. Böyle bir alter natifin mümkün olup olmiadığım, eski Plânlama Müsteşarı Memduh Avtür şövle araştırmaktadır: “Başarısız olmak, bugünün dün- vasında var olmamak” sözü ile eş- değer hale gelmiştir. Bugünün Tür- kiyesinde adam başına düşen milli geliri edi yoruz. Aynı rakamın Yunanistanda 500 doları çok geçtiğini « okaleME! ' Yalcm Kücük — Ülkü Eğvei — ilikmet Çetin Genç takım Halbuki .1949 yılında her. iki mem- lekette adam başına düşen gelir miktarı aşağı yukarı aynı seviyede bulunuyordu...” Görülmektedir ki Türkiye, Alp- arslan Türkeş “mikrobik bir ülke” diye küçümsese dahi, Yunanistana göre bile geri kalmiştir ve gitgide de geri kalmaktadır. Türkiye mutlaka kalkınmak zorundadır ve bünun İ- çin'de tek yol, tasarruftur. Bu ta- sarrufun ölçüsünü ise uzmanlar tes- bit etmişlerdir. İkinci Plânın nazır- lıklarında tespit edilen gerçek şu- dur: Önümüzdeki beş yılda vergi ge- lirleri yüzde 10-12 oranında artsa dahi, yüzde 7'lik bir kalkınma hızını gerçekleştirmek için asgari 7-10 mil yar araşında yeni vergi kaynakları bulunması zorunludur. Bu, çok acı «bir gerçektir. Demirel ve yeni vergi!.. İşe “tebeddülat” karışıyor Yeni vergi lâfını ağza dahi almak istemeyen AP Hükümetinin böy- le çıkmaza girmesi, Plânlamada De- mirele “Başbakanım” diyenleri hare- kete geçirmiştir. Müsteşar (Vekili Orhan Çapçı, hazırlanan ikinci Plân modelinin Hükümete sevimli gele- cek şekle sokulabilmesi için bir for- mül düşünmüş, uzmanları çağırma- dan, sadece daire başkanları ile dü- zenlediği-bir toplantıda meselenin görüşülmesini. istemiştir, Teamülle- AKİS re tamamen aykırı olan bu toplan- uya daire başkanları da, yaptıkları- nın anlamını bile bile, katılmışlar: dır. Bu toplantıda, Plânlama Müs teşar Vekili ve daire başkanları, İ- kinci beş yıllık Plânın neler yapınak istediğini, hangi temel problemlerle uğraştığını, karşılıklı dengeler ha linde ve bir bütün içinde ele alan modeli, kimseye çaktırmadan, De- mirelin hoşlanacağı tarzda değiştir. mek istemişlerdir. Bu kafadarlar, vergi adaletsizliğini önleyecek,'kont- rolsüzlüğü önleyerek verimi arttıra- cak tedbirlerle, toprak reformu ve bölgeler arasındaki dengesizliği ön leme konularında öngörülen tedbir- leri ve süreleri kaldırmışlar, gerçek- leri kesin ifadelerle ortava koyan. kısımları yumuşatıp, vuvarlak hale getirmişlerdir. * Fakat bu toplantı, Plânlama bünyesinde içten içe devam eden hu- zursuzluğu su yüzüne çıkarmıştır. Hele bu toplantıda alınan “yumuşat- ma kararları"nı Başbakancı okafa- darlar, kulis görüşmeleriyle uzman- lara kabul ettirmek yolunu tutunca, uzmanlar kesin olarak itiraz bâyra: ğını çekmişlerdir. Başlıyan tartışma sırasında daire başkanları, uzmanla. sunuz? un ğumuzda olan bir metinde ne hakla (değişiklik yapabilirsiniz?” / 10 Eylül 1966