YURTTA OLUP BİTENLER Toprak Mahsulleri binasının merdi- venlerini orta yaşlı bir adam, oturak- lı bir eda ile fırmandı. Bugün Devlet Plânlama Teşkilâtı tarafından kulla- nılmakta olan bu binanın merdiven- lerini çıkan orta yaşlı adamın ismi Hayrettin Erkmendi. 1950 ile 1960 arasında Türkiyede uygulanan po- litikanın yaşayan başlıca temsilcile- rinden biri olan Erkmen, Plânle. ma binasının holüne girince şöyle bir etrafına bakındı, sonra sol tara- 2 iri Yayın ve Temsil şube- e girdi. Bu sırada saatler 1l'i ömltisordi. Erkmen, Yayın ve Temsil şube- sinde kendisini Mean ilgili me- murdan plânla bazı . dökü manlar istedi. kibir konuşuyor, fa- kat yukarıdari bir eda takınmayı ve imkân oranında kasılmayı da ihmal etmiyordu. Dokümanlar aranırken, buyur edildiği sandalyeye yerleşen Erkmen, karşısındaki memurla ko- nuşmaya başladı. Bir genel müfettiş edasıyla konuşan sâbık ve sakıt DP Bakanı, plânlamayı tevkit ediyor ve şöyle diyordu “— Türkiyede plân 'gerçekçi bir şekilde" yapılmıyor...” Karşısındaki memur önGiedir. Gerçi cevap verilebilir ve DP 'nin har vurup savurduğu de- virlerde, ağn olmayan bir plâna dahi hasret kalındığı söylenebilirdi, Ama böyle bir cevap tehlikeli ola bilirdi. Çünkü devir, Muhteşem Sü- alin evriyı Dn can “alıcı ( tenkitlerine devam etti ; e Türkiyede plânın yapılmasın- da pönieiişlerii Şiddetle etkisi olu- vor Bu defa memur dayanamadı ve ie : ir —Peki beyfendi, siz bunları n reden biliyorsunuz? Plânı ve in la ilgili ınları okudunuz mu, incelediniz mi? Erkmen gayet ciddi, cevap ver- di. “— Haa, okumadım! Bunları duy- dum da merak ettim. Zaten onun için buraya geldim ve sizden dokür- man istedim.” O gün dokümanları alıp giden Erkmen, daha sonra konu ile ilgisi» ni devam ettirdi ve Plânlama Müs- teşar Muavini Orhan Çapçı ile te maslar yaptı. O sıralarda, 'nin iktisat otoritesi Aydın Yalçın, “Plânlama Müsteşarlığı o için bem iktisat bilgisi olan, hem de ida # Hayrettin Erkmen Çizmeden yukarı çıkanlar ri tecrübesi bulunan'bir adam a rıyoruz” diyor ve müsteşar aday» ları arasında Hayrettin Erkmenin de ismi dolaşıyordu. ğı yuka o mea va şu haber duyuldu : oplu istifalar bekleniyordu. melce ve Plânlama üst Kademesiyle an- laşmazlığa düşen haysiyetli uz manlar, tası tarağı toplamağa baş- lâmışlardı. Başka iş aramaya koyu- an uzmu n. biri, konuy- . ilgili soruya, acı bir gülümsemey- C, “—Ne olacak; mart çeri, pire di. şarıl" diye cevap' verd İçinde bulunduğu ii vie kendisini ve aynı şekilde arkadaşlarını “pire” sözcüğü ile sembolleştiren üzgün Plâncının “mart” ile kastettiği ise, kasıp ka vurucu, dondurucu, tahripkâr bir —— Bu rüzgâr bir değil, bir. k unsurdan meydana geliyordu : Hüökümetteki AP.DP zihniyeti, Plân- ma üst erini saran taviz AKİS havası, Plânlamayı ziyarete başlı- yan sâbıklar, Plânlama koridorların» da iş takibine artık cesaret edebi- len müteahhitler, Plânlamanın ve Plâncıların. sıfıra doğru e prestijleri, vesaire, vesaire. Lâf ve ötesi Oysa, AP ikfidara geldiğinde De- mirel, plânlı kalkınma taraftar- larına umut vermeye çalışıyor ve şöyle diyordu : “—Devlet Plânlama Teşkilâtı za- yıftır. Teşkilâta çok sayıda (yeni uzman alacağız ve teşkilâtın daha iyi çalışabilmesini o sağlıyacağız..” B iyimserler, Demirelin; as- kerliği sırasında Plânlamada çalış- mış olduğunu hatırlayıp, AP İkti- darı devrinde de plânlı kalkınma- nın devam edeceğini sandılar. Fa- kat tecrübe sahipleri, Demirelin, pin taraftarı (Okuvvet sahiplerine sevimli görünmek için girdiği bu poza inanmıyor ve plân tarâlıısıy- mış gibi görünen sözlerini, “sen o- nu şapkama anlat” diye karşılıyor- lardı. Zaman kötümserleri ohaklı çı- kardı. Demirel, plânlı kalkinma za hemen'ardından, Plânla- ya hiç sormadan, patates BUCA, asma Boğaz köprüleri vaad- lerini sıralamağa başladı ve tabia- tiyle, karşısında plânı ve Plâncıları buldu. Çıkan ihtilâf, Demirelin plân- la ilgili tavır ve ağzını değiştirme- ye başladı. Bu defa Süleyman şöyle diyordu: “Hükümetle Plânlama Teşki- lâtı arasında ibtilâf var ne demek? Plânlama ile Hükümet arasında ih tilâf olamaz! Hükümet “söyler, Plânlama yapar!” Bu sözlerle ortaya konulan zihniyet, Plânlama (Teşkilâtının Hu açığa çıkan âkibetinin ilk habercisi Olmuştur. Sonra, gi birbirini izlemiştir. idarının Plânlama için uygula dığı kKâyıtsızlık ve perdeleme politi- kası ilk büyük meyvasını Memduh Aytürün istifası ile vermiştir. Ay-* türün yerine, vekâleten, Orhan Çap- vermekteydi. Fakat aradan aylar geçtiği halde, geçek, bilgisiz ve 'id- diasız olduğunu her fırsatta tek rarlayan Çapçı, müsteşarlık - koltu. ğunda oturmaktadır. İddiasız oldu- 6 10 Eylül 1966