RAD Y O Programlar Radyo - toto gon gazeteyi de masanın üzerine fırlatan muhabir, büyük bir can sıkıntısı içinde, “ Ooo, saat 10.35 olmuş” dedi. Pencereden Ankarayı oseycet mekte olan çe ise, p oyunu başlar şimdi” diye 0 cevap Mr ve radyonun 'düğ- mesini çevi Gerçekten ya başlamıştı. Fakat “bu defa mikrofonda ahret sualine çekilen vatandaş Bahçelievlerli ka- sap hanım değil, Ankarada hemen herkesin tanıdığı bir nikâh memu ruydu, Sorgu - sual melekleriyse, vine, Ankara Radyosunu dinlemek talihsizliğine mahküm herkesin ar- tık çok iyi tanıdığı belli beyle Ömer Atillâ Sav, Zafer Celâsun, Ah met Oktay, Sevim Tuna vs... , Bu sırada odaya giren sorumlu ür, “— Ne o? Vartoyu bitirdiniz, Ço: damla işçileri bitirdiniz e sıra radyo-totoya mı geldi?” ded Hemen ardından ekledi: *— Ayıp, ayıp! Bü oyunu biz, ilk- okul birinci sınıfta oynardık, 1966 lan Ankara Radyosunu böylesi rogramlarla doldurmak,: düpedüz Iubaliliktir. Edebiyat değil, sanat değil, müzik değil, eğitimle hiç ilgi- si yok... Eee, nedir bu? “Kasap oyunu başlar şimdi” di. ven muhabir, -“— Geçen haftakini dinlediniz mi? Daha programın ortasında, sor- gu - sual meleklerinden birinin se- si duyuldu: *Siz, Bahçelievlerdeki şu adreste, şu dükkânda kasaplık mı yapıyorsunuz?” Montajı paliba usturupluca yapamamışlar. İşin hi- lesi nasıl da sırıtiyordu!” dedi. Saat Ile kadar süren proğram, sorgu » sual meleklerinin yüksek a- raştırma ve soruşturmâ yetenekleri sayesinde olumlu sonuç verdi ve sorguya çekilen vatandaşın Ankara- da nikâh memuru olduğunu bütün Türkiye, çok şükür, duyup öğrendi. Olay, haftanın başındaki Pazar ü cereyan etti, Ya, sizin işiniz nedir? Ankara Radyosu ,bir süreden her pazar günü saat 10.35'de, söz de atila t bir vatandaşı mikrofona kta ve kendisine, gerçekten de ilkokul seviyesinde sorular sora- rak, işinin ne olduğunu keşfe çalış- makta, böylece de Devlet Radyosu üredenberi;. görevini fazlasıyla yerine getirmek- tedir! Normal bir vatandaşın, bu de- rece lâubaliliğe tahammül etmesi- ne herhalde imkân yoktur. Böyle sereserpe (programlardan dolayı haklı he uğrayân radyo sorum- ularının vunmaları ise yan ibaret olmaktadır: “Batıda her rad- yo böyle programlara fazlasıyla yer vermektedir,” Bunun, 1966 Türkiyesinde bir Sa- vunma olduğunu söylemek için ger- çekten çok müsamahakâr olmak ge- rekir. Bu programları hazırlıyanla- rın ve uygulayanların Türkiyede ya- şadıklarını söylemek güçtür. Böyle kimselerin Ankara Radyosunda gö- revlendirilmesi ise, tek- kelimeyle, hazindir. “Benim işim nedir?” prog- renmek Için sorguya -çeklimesi, Şü- heser bir lâubalilik örneğidir, Bir kere, Ankara Radyosunda sadece iki tane efektör vardır: Ertuğrul İ- mer ve Yalçın Tuğsavul, Bu iki kf- şiyi sorgu - sual meleklerinin tanr Mpa imkân yoktur. Sonra, sorgu - sual meleklerinin bu büyük başarısının dışardan ge- len dinleyiciler tarafından da alkış- landığı sanılmamalıdır. Alkış sesle- ri, TRT müstahdemine aittir. Paracıklar, paraciklar! iğ işim nedir?” programına TRT'den katılanlara her seans için 80, dışardan katılanlara ise 100 lira ücret takdir edilmiştir. Fakat sorgu - sual meleklerinin bu para- cıkları hemen alıp - almadıkları bel- li değildir. Bu kadar büyük zahme- te de parasız katlanılamıyacağına göre, hak ettikleri paracıkları her- halde kısım kısım alıyorlardır veya Ankara Radyosunda stüdyo Âlemi kör, herkesi sersem sananlar ramını iftiharla sunan programcıla- ra sormak gerekir: Ya, sizin işiniz nedir? - Bu program“her hafta perşembe günü banta alınmakta, pazar günle- dinletilmektedir. - sual meleklerinin bir kısmı KN 'de çalışanlardan, bir kısmı ise an alınmaktadır. Bırakın MALARI alınanları, dışardan çağrı anların bile değişik kimseler oldu- ğunu söylemek zordur. Meselâ, galiba sorgu - sual melekliğinde çok başarılı olmalı ki-, Sevim Tuna adlı banım, birkaç defadır sorgu- sual melekleri arasında: yer almak- tadır. Hele, TRT'deki herkesin çok iyi tanıdığı efektör Ertuğrul İmerin mikrofona çıkarılması ve işini öğ- Personel Kanunu uygulaması gibi- r. tutmayan, AP'li gazetelerin göre program değiştiren, vatandaşı eğlendiriyoruz mâzeöreti arkasında birtakım komiklikleri Devlet Rad- yosuna getiren sorumluların, her- şeyden önce, kendi kendilerine, "Be- nim işin nedir?” diye: sormaları, ondan sonra da oturup, 1966 Türki- yesine yakışır programlar düzenle- i caktır. Radyonun özerkliği konusunda bugüne kadar büyük mücadele vermiş oi parti- zanca Saldırıların yildıramadıği iyi niyetli başyöneticinin ise, bu progra- mı dinlemeğe vakit bulainadığı an- laşılmaktadır. 30 10 Eylül 1966