AKİS A.Ü.T.B. tabelâsı Eski oyunlara sahme bulünâk giderek, kapıyı kırmak suretiyle içeri girdi. Oysa ki Naci Özdemir dala önce ilgililere "başvurmuş ve böyle bir olaya karşı sıkı , tedbir ınmasını istemişti! Tehlikeli alâkalar Olayların gerçek yüzünü öğrenmek isteyen AKİS muhabiri, her iki tarafla da görüştü ve olup- .biten- ” rü başkanın kendisi olduğunu, Vi- lâyetin de bunu onaylamış “bulun- duğunu söylemektedir. . Özelikle karşı tarafın politik iddiaları üze- rinde duran Orhan Ünal, kendisinin bir AP militanı olduğunu kabul et- memekte ve “Birliğe politika sokmı- yacağım” demektedir. Halbuki, Bir- liğin. yeni yöneticilerinin : çoğunluk- ve benzeri partilere mensup oldukları tespit edilmiştir. Meselâ Yaşar Dinler adlı gençin,. Eczacılık Fakültesinin 29 Nisan törenlerine “katılmasını önlemek için, Cemiyet Başkanı olarak, kendisine başvuran öğrencilere Cemiyet odasında kilit ve gençlerin bunun üzerine bunları zorla aldıklarını bilmeyen yoktur. Zaten kendisi de rengini saklamak tüzümunu duymamakta, politik eği- © imini soranlara “ sağcıyım kâr- deşim” demektedir. AP tarafından gençlik kuruluş- larına musallat olmak ve bunları kendi cephelerinde toplamak için , 16 sıkı işbirliği içinde görevlendirilen Gültekin Sakarya, Orhan Sakarya, Barlas Küntay £i- bi sabık ve kronik cemiyetçilerin-ki bunlardan ikisi halen AP milletve- kilidir - Ankara Üniversitesi Talebe Birliğinin yeni yöneticileri ile bilinen bir gerçektir. Naci Özdemir ve arkadaşları ise oalyı şöyle anlatmaktadırlar: TMTF'nin İzmir caddesindeki genel merkezinde*'yapılan törüşme- de, Federasyon Genel Başkanı Yü: cel Akıncı ile Genel Sekreter - Or- han Kayıhan da bulundular. Naci Özdemirin savunmasını da üzerine alan: Federasyon “ekibinin iddiaları hayli ilginçtir. AP'li Bakanlar, öğ- renci kuruluşlarıyla fazlaca ilgılen- mekte, bu kuruluşları AP'nin emrine * Kul veya alabilmeğe (çalışmaktadırlar. lanılan bir takım adamlarla doğrudan doğruya, gereken verle- re baskı yapılmakta, bol keseden bahşişler (o dağıtılmakta, zor kulla- nilmakta ve her ne pahasına olur- sa olsun, amaca ulaşılmaya çahışıl: maktadır. Özellikle TMTF üzerinde fazlaca durulmaktadır.” AÜTB olayı bir başlangıçtır. o Eğer Türkiyenin bu.en büyük gençlik kuruluşu ele geçirilebilirse, ilerde çıkması mul- temel - kendi deyimleriyle - “çoluk: çocuk gürültüleri” önlenebilecek, bir takım işler kamuoyundan gizienile. bilecektir. “Elbette ki militanları, e fendilerine karşı, gelmiyecekler, kar- şı gelecek olanlar da çeşitli yollarla ezilivereceklerdir. Bunların dışında çok bulundukları kalan gençler ise ya CHP'li, ya da TİP'li sanılacaktır. Hem bunlara şimdiden, devamlı surette “solcu- lar”, “komünistler” denilirse, ilerde ezilmeleri daha kolay olacak, kamu- oyundan daha çokdestek görülebi- lecektir. Yani, DP İktidarının polis gücüyle yaptığı işi, onun mirasçısı AP daha sinsi bir oyunla bizzat gençlere yaptırtımak ve 27 Mayıs ön- cesinde bölünmez bir kitle olârak gö- rülen gençliği parçalamak, birbirine düşürmek istemektedir. AP iktidar sorumluları, büyük bir gizlilik için- de bu havayı hazırlamakta ve bunun için her imkânı kullanmaktadırlar. Meselâ, sadece en yüksek derecede- ki devlet memurlarına verilebilecek bir bülten, kendilerinden olan köy muhtarlarına kadar dağıtılmıştır. Bizim Rady önun türkçe , . Üzerinde bü- vük puntolarla “Gizlidir” kaydı bu- İman bu bültenlörde adı geçen bütün atatürkçü ve devrimci oku ruluşlar komünistlere yakın gös- terilmekte ve kamuoyu yanlış ka- nılara zorlanmaktadır. Bugün TMTF 'yi ele geçirmek için her yolu deneyen ve büyük bir gayretle, 3 Kasımda Ankarada ya pılacak olan Federasyon Kongresi- ne hazırlanan AP'liler, daha önce leri de bu yolda çok gayret sarfet mişlerdir. Hattâ Başbakan Demirel, bir ziyafette, İhsan Doğramacı ara» clliğıyla Yücel Akıncıyı oçağırtmış ve kendisine, Federasyon Başkanı olmak için çalışmasını öğütlemiş, iltifat etmiştir.! Bu sırada yanında bulunan sağ kolu Sükan da bu gö- rüşmeyi o meşhur gülüşüvle izle. miştir, > MTTB'ni ele geçiren AP militan- ları ise, daha. şimdiden judo dersi almaya başlamış ve taraftarlarının da öğrenöbilmesi için bir judo öğ retmeni tutmuşlardır. Burada öğ- renecekleri oyunları nerede uygu: lamak istediklerimi anlamamak için çok saf olmak gerekir. Aynı çevreler, kendilerini tutan basını da en cömert şekilde bes lemekte, suyunun nereden geldiği bilinmeyen değirmenler ise var güç- leriyle devrimleri ve Atatürk ilke lerini öğütüp tozutmaktadırlar. Bu arada, sön avlarda aynı çev relerde başlayan panislâmist kıpır. danışlar da öğrenci dernekleri içine sokulmuş ve bazı dernek ve kişiler keselerin ağzını sonuna kadar aç muışlardır. 10 Eylül 1966