YURTTA OLUP BİTENLER — Ben, Muammer!” — Şey... Mu uammer o halde, bu bir emir mi? “— Nasıl kabul Gsöüelik bey- tendi..” “— Ama, Muammer. beyciğim, vakit öğleye yaklaştı, ben neyle ge- leyim oraya?” ,, beyfendi! “— Otobüs var, taksi var. Ama bii elbet bir şeyle gelirim, Hay hay, efendim! Yalnız, sayın Başbakanım müsaade ederse, bir yemek yiyebi- lir-miyim?... Sağolun beyfendi... Sa- at İ$'te hareket eder, 18'de orada olurum, Beyfendicim, sayın Başba- kânıma te'yiden hürmetlerimi > rir misiniz? Gülegüle beyfendi... bii Muammer beyciğim, elbet iğ Saat 18'i geçirmem efendim... Şeref. le beyfendi!” : saatler geçti. Jolknson Kemal, gerçekten Ankaraya, Baş- bakanlığa geldi, Başbakanla, sonra Çalışma Bakanı ve Türk-İş Genel Sekreteri ile görüştü. Bu görüşme- lerden sonra Başbakanlıktan ayrı» lan Çalışma Bakanı Ali Naili Erdem, bir gazeteci ile karşılaştı. Gazeteci sordu: Belediye çağırdı? “— Beyfendi, Çorum Başkanını Ankaraya kim Başbakan mı?” Ali Naili Erdem, Ferdi Tayfu- rünkini andıran sesiyle; kasılarak cevap verdi: “— Evet, sayın Başbakanımız çağırdı!.. Onun için geldi.” Ali Naili Erdemin arkasından ba kakalan, gülmemek için dudaklarını ısıran ve yukarıdaki soruyu sormuş olan gazetecinin. ismi, Mete Akyol “du! Johnson Kemalin müthiş itirafı Yukarıdaki arabaşlık, bir türk fil “© minin ismi değildir. Bütün davet- İleri reddettikten sonra Meteninkini kıramayıp Ankaraya gelen Johnson Kemal, bu vesile ile görüşciğn Türk- İş Genel Sekreteri Halil Tun ça gerçekten müthiş bir nie bi lunmuştur. Çorum Belediye Başkanı, Baş- bâkanlık Özel Kaleminde bir süre bekledi. Başbakan gelince, “çağrı üzerine geldiğini” söyledi. Başba- çun da beklediği Özel Kalem odası- na döndüğünde epey şaşırmış görü- nüyordu, Johnson Kemal, Demirelle yaptığı görüşmede istifa mektubu- nu cebinde getirdiğini, kendisinin ayrılacağını, Hükümetin, o zaman, isterse rma halledebileceğini ildirdi. se bu istifayı ka- bul etmedi ve “Mereii ben değilim” diyerek geçiştirdi. Sıra, büyük itirafın yapıldığı gö- rüşmeye gelmişti. Başbakandan son- ra Halil Tunç ve Ali Naili Erdemle bir toplantıya katılan Johnson ke- mal, şunu açıkladı: Aslında, Çorum- da Danıştay kararının uygulanma ması ve işçilere haklarının verilme- AKİS yanlış söylüyorlardı. Çorumlu işçi- lere yapılan haksızlık, bal gibi, bir parti ve iktidar politikasının sonu- cuydu Bu görüşmede Johnson Kemal, İl İdare Kurulunun kararı değişme- dikçe işçileri işe alamıyacağını, bu olmazsa, kendisinin tek yapabilece- ği şeyin istifa etmek olduğunu söy» ledi ve istifa mektubunu çıkarıp masanın üzerine koydu. Bunü kabul etmeyen Ali Naili Er- ee ertesi gün Çoruma; AP p İi kanına telefon etti ve -güya- vabı aldı: “Hayır! AP İl aş He yeti, kararını değiştirmiyecektir!.” Ama Demirel, genel başkanı ol , Yürüyen Çorumlu işçiler Kanayan yara mesi Belediye Başkanının kişisel po duğu partinin Çorum teşkilâtına er değil, AP ufak bir telkinde bulunmadı. Tersi. litikasına ve inadına APİLİ- dare Kurulunun kararına dayanı- yordu! Eğer Il Idare Kurulu kara- rım değiştirirse, Johnson Kemal, iş- yn tekrar işe almaya ve gm şte Yolal Kemalin müthiş itirafı buy- ne, Türk-İşin sertleşen konuşmalar: amın lik verdi. Bir habere göre, Demire lin bu kayıtsız davranışının sebebi, AP bir Türk-iş Yönetim yr üye kendisine şü rapöru ve mesiydi: “Merak etmeyin. Türk-İş ne genel grev, ne de başka şey yapa bilir!” üdürü Muam- «ve tepki! 5 çileler “Süleyman (o Tmı söyliyen İktidar sözcüleri, John. (o fşçiler için, hak aramak yolunda bey”le karşılaştı. Özel Kalem Mü- son Kemali da gü- son kapı da kapanmış dürü ile Başbakan arasında ne geç (ya getirtemeyen Devlet Bakanı Bil. OÖnce Danıştaya başvurmuşlar, sor “$i, bilinmez ama, Muammer Eko. gehan ve “meselenin mercii ben de. ra Danıştayın verdiği yürütmenin nom, Ali Naili Erdem ile Halil Tun. * gilim” diyen Başbakan, demek ki durdurulması kararının 10 Eylül 1966 12