Peri yala çok yerinde, şimdi, bu memleketin kaderi- ne Süleyman Demirelin el koymasından sonra tabii âfetlerin birbirini kovaladığı inancı yayılmakta ve ya- yılmaktadır. Sel felâketlerini bu defa bir deprem fa- ciası takip etmiştir. Uğura ve uğursuzluğa fazla ina- nan geniş kütlelerde bunun neticesi, elbette ki böy- le bir inanç olacaktı. Türkiyenin uzun yıllardan > bu çapta bir deprem felâketiyle karşılaşmamış duğu bir gerçektir. Başka bir gerçek, di böyle his ve temayülleri politika maksadıyla istismar eden zihniyetin bugün A.P. etiketi altında görülen zih- niyet olduğudur. Bu işin şampiyonları yıllar yılı, me- sela bir Erzincan depreminin soruml “İsmet Paşanın uğursuzluğu”na 'vermek' için gayretten geri kalmamışlar ve bunun propagandasını yapmışla; Şimdi oyuna gelen, bu oyunculardır. Memleketin ka. derini Süleyman Demirelin ele almasından itibaren tabiat kuvvetlerinin bölgemize musallat olması, halkta tabii, veni inançlar doğuracaktır. Bu inançlara karşı, bir takım A.P. Kâlemlerinin deprem dolayısıyla “Demirel pohpohçuluğu” yapma- ya kalkışmaları her halde fazla tesirli olmayacaktır. Bunlardan, Basında “tonton” diye bilinen bir tanesi- ikları gerçekten ibret vericidir. “Tonton”a gramını bi ne de- mek?- “Tonton”a göre “İki devir ber fark, yâ- ni, Halk Partisi otoriter devri ile Adalet Partisi Halk Hükümeti arasındaki fark asıl bu zamanda anlaşıla- caktır”, “Tonton”, Demirelin kendisini göstermesine vesile verdi diye, depreme bir, teşekkür etmemek- tedir. Deprem, bu. Bir felâket, bir âfet.. Sinekten yağ çıkarma misillü bunu bir A.P, propagandası konusu yapmak, yapmayı düşünmek her halde, hele acılar bu kadar ak öyle herkesin aklınâ gelecek bir buluş değildir! Halbuki hadise, asıl, başka bir gerçeği düşündür- meliydi. Bütün bir vatan parçası, Doğu, Türkiyenin öteki kısımlarından belki asırlarla geri bir hayat tar- zımı yaşamaktadır. Oranın ölçüleri, oranın telakkile- ri, oradaki şartlar, oralıların anlayışları Türkiyenin başka tarafındaki bir türkün ölçüleri, telâkkileri, şart- ları ve anlayışıyla Kıyaslariamaz. “Vatan birdir”, bölünmez bir bütündür” ral belki iyi seçim sloganlarıdır, ama gerçeği ifade eden hükümler değildir. Türkiye, şüphesiz, bu asrın me deniyet seviyesinin, tüm olarak altındadır. Ama Tür- kiyenin bir parçası, onun da çok altındadis. Doğuyu halinde bırakarak “zengini daha zengin, fa- kiri zengin yapma” parolasıyla yola çıkmak, memle- , 27 Ağustos 1966 “ Uğursuz bir İkiidar ” Metin TOKER ketin'iki parçası arasındaki farkı daha da büyültmek» ten başka sonuç vermeyecektir. Bundan yıllarca önce, iktidarda henüz C.HP. varken ve Demokrasi daha gelmemişken Doğuyu bir | mesele olarak ele almak için plân yesil Bu plân, sonradan, “Vay, memleketi ikiye ayırı' çevirmiştir ve ka mim me Görmüştür ve şaşırmıştır, nın düşündüğünden de geri, asırların ötesinde bir ik kel hayat tarzı ol N Bir süre, politikacı nutuklarında ve ve gazete sü- tunlarında kesif bir “Zavallı Doğu” san çam kalkınması letin o bölge için bir plân yapması, bir Doğu a masının enfrastrü hazırlaması lâzımdır. Am cak bü bri devletin e konulduktan son- radır ki diğer imkânların gözlerini Doğuya çevirme leri beklenebilir. Nitekim alper bizim YA ölçüler mahfuz “tu rimleri, çeşitli kolaylıklar ve fazla ları blum eme sa bir on yıl içinde de inanılmayacak ne- alınmıştır. Sa bizde bir deprem, Doğunun kalkınması için bu tarz düşünceleri hatıra getirmiyor. Bâtıl itikatlı geniş kütle Demirelin kademinin uğuna İnan cını aritırıyor, “Tonton”lar ise, bunu efendilerini poh şema mein bir vesile sayı vee sy gi see İktidarının ii düşmüş Türkiye oy 5