27 Ağustos 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

27 Ağustos 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e ER. TI. Dep Doğudaki deprem felâketine üzülmeyen bir İnsan tasavvur edebilir misiniz? Bir türk “dömiyorum; “bir insan” tasavvur edebilir misiniz? Herkes üzül- dü, hepimiz üzüldük; şimdi elbirliğiyle, gönül birli. giyle yaraları sarmıya ve avunmaya çalışacağız. Ta- biat yasası bu. Atalarımız boşuna dememişler “ölen- le ölünmez” diye. Erzurumdan kara haber gelir gel- mez TRT'de bir toplantı yapıldı ve “eğlence” prog- ramlarının kaldırılarak sadece ciddi müzik program- larının yayınlanmasına karar verildi. Dans müziği- nin, oyun havalarının yerini senfonik eserler, klâsik türk.müziği aldı. Benim aklım eskidenberi almaz bu çeşit program değişikliklerini. Bir kere, nekadar titiz bir elemeden geçirirseniz geçirin, klâsik türk müzi- ğinden aşk şarkılarımı, bir senfoniden menuet veya scberzo gibi keyifli bölümleri o ayıklıyamazsınız. Bu, bir. Onun için Radyo ya değişiklik yapmaz program- larında, ya da tamamen susar, belirli saatlerde sade- ce haber verir. Bunun dışında, bölgesel bir felâketin ağır hava: sını kesintisiz olarak bütün memleket yüzeyine yay- mayı da doğru bulmam ben. Cephelerde binlerce in- san ölürken, vale mey radyoları matöme gir- memiştir, eğlence kapanmamıştır. “Bu, iki. Aklı başında e a acı rn sadistçe (zevk almaz, yaraları sarmaya, acıyı unutturmaya çalışır. Bu, dünyanın her yerinde böyledir. Sonra, herkesin avunması birbirine de benzemez. ben, büyük bir acım olduğu vakit müzik dinlemek isterim. Ama her çeşit müzik.. Bir Bach, bir Braluns veya Azna- vour.. Ahnem öldüğü vakit de böyle yaptım, karde- şimle babam öldüğü vakit de.. Kim menedebilir beni bundan? Hem kuzum, biz kimi aldatıyoruz? Hindis- «rene açlık varken, Vartoda zavallı vatandaşlarımız k bulamazken, Kordonda alnmın teriyle kazan- dr e yemeğine. katıl eden İzmirliye kızma: ya ne hakkımız var? Bu dünya böyledir, tabiat ya- salarmı tersine bere kimsenin gücü (yvetmive- cektir. Biri ağlarken öteki güler, biri açken diğeri yer, biri ölürken öbürü doğar, Öyleyse radyolar dep- rem olunca gemi batınca, büyüklerden biri ölünce her TRT ve Fırsatçılar . düğü şekilde üzülmeye veya eğlenmiye kimse zorlaya- maz, rem Faruk GÜVENÇ #/ zamanki saçma uygulamalarından e ya tama men susmalı, ya da normal p devam et- melidir. Eğer oyun havaları sizi ese ediyorsa rağ yonuzu açmazsınız, tesellinizi oyun havalarında büla- caksanız açarsınız, Ama beni uygun gör- Evet, bütün bu sebeplerden, radyoların her felâ- kette Beethoven ile Dede Efendi yayınlamasinın kar şısındayım ben. Son yılların bu saçma uygulaması? yüzünden, beklenmedik bir saatte bir senfoni duydu. gum zaman yüreğim hop eder oldu. NE Bu, madalyonun bir yönü. Doğu depreminden sonra, bu depremi ve bu büyük acıyı kendi küçük çıkar ları için istismar eden, aşağılık politikalarına âlet muş, Doğu kah ağlarken, o gazetecilerin yüreği acı ile sızlarken, Ankara ve İstanbul radyoları göbek atıyormuş, terbiyesizce şarkılar söyliyen bar artisi” lerinin şarkılarımı çalıyormuş sütunda bunu oku- lerle, fıkralarla dolu iki koca eğlence sayfası yayın hyor. Bir başkasında, TRT'nin Sulukule ha çü: larak vatandaşın ıstırabı ile alay ettiğini, cinsiyet de giştirerek kadın olan April Ashley'in hayatı ile yâ yana okuyorsunuz, Ve ötede, matem var diye gün lerden beri bütün reklâmları, tek gelir kaynağım? reddeden TRT! Hayır, hiçbirşeye aldırımıyorum da, bu bezirgân- ların eninde sonunda TRT'yi gereğinden fazla Şşişir mesinden, şımartınasından korkuyorum. Zaten kör topal yürüyen bir kurum; bir de başı dönerse ne yaparız? 27 Ağustos 1966 27

Bu sayıdan diğer sayfalar: