HAFTANIN İÇİNDEN C.H.P. neyi arıyor ? Bu sıralarda CHP'nin içinde cereyan eden hadiseler ve bir kaynaşma hem umumi efkârı, hem sayıla- rı milyonları bulan CHPlileri ve CHP taraftarlarını, hem de, tabii, gazete tefsircilerini ziyadesiyle ilgilen- diriyor. İlgilenenlerin içinde AP'lilerin bulunduğu da muhakkaktır. Çok kimse kendi görüşüne ve bazen de arzularına göre tasnifler yapıyor, teşhisler koyu- mumiyetle düşünülen, CHP'nin kendisine bir politika ve bir yol aramakta olduğudur. Aslında, CHP ne bir politika, ne bir yol aramaya muhtaçtır. CHP bir politikanın ve bir tutumun Tür kiyede sadece tatbikçisi değil, aynı zamanda temsil- cisidir de. Bu politika ve bu tutum, CHP'nin tabiatı- nın içindedir. Bunları değiştirmek, başka bir dünya görüşüne gelmek, farklı yollar tutmak, bir bakıma, CHP'nin kendi kendini inkârıdır, diğer taraftan, Za- ten, buna kimsenin gücünün yetmeyeceği de partide iyi bilinmektedir. Hele "İsmet Paşa faktörü" mevcut bulundukça CHP'nin yıllardır ie. prensiple- ri ne bir yöne çekilebilir, ne öteki. CHP'nin bugün aradığı,bir gözünüzü. CHP'li- ler seçim kazanamadıklarından dolayı dertlidirler ve halkın, ne zaman sandık başına gitse kendi partilerin- den yana çıkmamasını kusurlu görünüşlerine (o ver- mektedirler. Bundan dolayı şimdi CHP bir kılık aramaktadır ki onu giyinince uğursuz tılsım bozul- sun ve parti, hak ettiği oyları nihayet alabilsin. CHP - lilerin yaptıkları konuşmalara dikkat ediniz. Konu- şan ister bir sol kanat mensubu bulunsun,ister sağ kanat, şikâyeti aynıdır: CHP kendisini anlatama- maktadır! CHP nasıl yapmalıdır ki halk kendisini anlasın, onu AP'ye o veya DP'ye, p tabiatı aynı olan bir başkasına (tercih etsin? CHP de şimdi, her seçim yenilgisini takiben oldu- ğu gibi bu muska aranmaktadır. Bu muskayı, ciddi ve sebatlı bir sol parti hüviyetini artık iktisap edip hep öyle görünmekte bulanlar vardır. Bu muskayı, sol lâfinı ağıza almamakta, aksine, onun yerine Ce- nabı Hakkın adını koymakta bulanlar vardır. Bu muskayı "ala Kasım Gülek politika"da sananlar var- dır. Bu muskayı "Paşamızın halka anlatılması"nda görenler vardır. "Halka inmek" "Halkın içine gir- mek", "Halka güven vermek" bugü ün CHP içindeki tartışmalarda en ziyade kullanılan terimlerdir. Her- kes, kendine göre, bunun çaresini söylemektedir. P'nin seçimlerde bir belirli oy nisbetinin dahi altında kalışının fena taktik, fena idare, fena propa- ganda, tembellik ve ekip çalışmasından yoksunluk neticesi olduğu muhakkaktır. Bu "arızi kusurlar" gi- derilse CHP'nin oyu mutlaka artacaktır. Bugünkü AP'de de, dünkü DP'de de bilhassa seçim zamanla- rı bir toplanma olurken CHP'de görünen, hep dağı- nıklıktır. Belki bu dağınıklık, Liderin karakterindeki dağınıklığın partiye aksetmiş şeklidir. Belki (o "ortak küçük menfaatler"in CHP'de hiç bir zaman AP'de ve- ya DP'de ifade ettiği mânayı ve kıymeti ifade et- memesi bu zaafı doğurmaktadır. CHP elbette ki na- sıl derlenip toparlanacağım düşünmeli, memleket ekonomisinin planlanmasında bu kadar arzuluyken bir plânlamanın parti için ne derece faydalı, lüzum- 2 Temmuz 1966 Metin TOKER lu, şart olduğunu görmeli, anlamalıdır. CHP'nin Ge- nel Merkezine gidenler, Merkez İdare Kurulu üyele- rinin bütün gün vatandaş derdi dinlemekten ve imza atmaktan başka şeye yetemediklerini kolaylıkla far- kedebilirler. Bir "Düşünen Kurul'u plânlama heyeti olarak ve tatbikatla ilgisi olmayacak şekilde partili- lerden ve partinin taraftarlarından kurmak za- manı CHP için çoktan gelmiş ve geçmiştir. Ben CHP'- nin çok taktiğinin, İsmet Paşanın söyleyiverdiği (o bir söz veya yapıverdiği bir hareket neticesi olduğunu on yıl içinde defalarla görmüş, sonra da karşı (tarafın bunu değerlendirme şekline pek gülmüşümdür. Bu “arızi kusurlar"ın CHP gibi bir partiye hiç yakışma- yan alaturkalıklar olduğunu ve önemli firelere (o yol açtığını söylemek lâzımdır. ma, seçim bakımından bir "bünyevi kusur" olan, ancak CHP'nin asıl . teşkil ettiği için ondan vazgeçilemeyecek bu "devrimci parti" hüviyeti geniş halk le ile bu parti arasında- ki esas seti teşkil etmektedir. Memleket hayatının bütün devrelerinde, tâ Milli Mücadeleden itibaren CHP ve onun anası teşekküller milletin geniş kütle- sinden daima ilerde olmuşlar, bu kütleyi kendi sevi- yelerine çıkarmaya çalışmışlardır. Bu, geniş kütleler bakımından CHP'ye karşı hep bir mukavemetin te- şekkülüne yol açmıştır. Geniş kütleler CHP'yi kendi- lerinden bilmemişler, çok partili hayatın çeşitli dene- melerinde CHP'nin alternatifi olarak beliren muha- fazakâr partileri kendi öz partileri saymışlardır. Çün- kü bunlar milleti, daha yüksek bir seviyeye çıkarmak için dahi olsa çekmemekte, ondan bir gayret isteme- mekte, ekmeği elden ve suyu gölden vaad etmekte- ler. CHP'nin kaderi, bu m bütün devrimci par- tilerin kaderidir ve CHP'nin bu kaderden kaçmasına imkân yoktur. Ben bu Eleği bir tecellisine ogeçen seçimler sırasında şahit oldum. Adam bana yakın bi- 2 Samimi samimi konuştuk. Oyunu AP'ye vere- cekti "— Yahu, bir İsmet Paşaya bak, bir Demirle. Elini vicdanına koy ve doğru söyle. Bunların hangisi büyük?" diye sordum. Hiç tereddüt etmedi, "— Eee?" dedim. "— Beyim, İsmet Paşa bize fazla büyük. Bizi De- mirel daha iyi anlar. Bizim partimiz, oDemirkırat" dedi. CHP şimdi, "fazla büyük"lüğünü gözlerden sak- layacak bir görünüşün peşinde. Sağmış, solmuş.. Bun- lar lâf, bunlar terim. Mesele, "fazla büyüklüğü gös- termemeye çalışırken gerçekten küçülmemek. Bülent Ecevitinden Ruhi Soyerine, CHP'liler buna dikkat etmelidirler. Zira bu "fazla büyük'lük belki oy riyle CHP'yi "en popüler" parti yapmıyor ama, kudretli" partinin CHP olduğu, devşirdikleri bütün oylara rağmen bizzat AP'lilerin dahi teslim ettikleri ve karşısında feryat ettikleri bir gerçektir. Bu rol, iktidarda olup kudretsiz olmadan daha önemlidir, memleket için "İsmet Paşa" dedi. nn itiba- çok