SOSYAL Gönüllüler Ankara Hastahanesi Gönüllüleri Sedat Alagöz, bacası tüten bir ev resmi yaptı, sonra AKİS muhabi- rine baktı ve: — Hastahaneyi seviyorum. Çün- kü burada hiç canım sıkılmıyor. Gö- nüllü ablalar hergün bizimle oturu- yor, bize masal okuyorlar. Geldiğim zaman hiçbir şey mm Şim- di herşeyin resmini yapıyoru Ab- lalar bize birçok şeyler öğretiyor. HAYAT lar" diye konuştu. Siyah, kısa saçlı, yeşil o önlüklü bir kadın, bu sözleri sükünetle, fa- kat düşünceli bir şekilde dinliyordu. Oda A muhabirine baktı ve: ” , burada çocuklar âdeta afarapların! unutuyorlar. Bu, bize moral takviyesinin ve meşguliyet tedavisinin hastalar üzerindeki iyi- leştirici etkilerinin inkâr edilemez gücünü göstermektedir" dedi. Olay, geride kalan hafta içinde, Ankara Hastahanesi, Çocuk servisi- ne ait oyun odasında geçti. Duvar- Münevver Akpınar Gönüllülerin 30 başı ları mikilerle süslü, güzel bir Kitap- ığı, oyuncak do apları bulunan oda- da çocuklar gerçekten oldukça mut- lu görünüyorlardı. Romatizma teş- hisi ile yatan küçük Sedat Alagöz gibi onlar da ağrılarını âdeta unut- muşlardı. Doğan Kardeş yayınlarını okuyor, okuduklarını birbirlerine anlatıyor, resim yapıyor, boya boyu- yor veya oturdukları yerden duvar- daki içaçıcı resimleri (seyrediyor, oyuncaklarla oynuyorlardı. AKİS muhabirine izahat veren yeşil önlüklü gönüllü ise, Ankarada birçok hastahanede aynı teşkilâtı kuran, Ankara Hastahanesi Gönül- lüleri Başkanı Münevver Akpınar idi. Münevver Akpınar, hastahanele- re bir ev havası verecek olan Gö- nüllülerin yalnızca ıstırapları din- dirmek amacını gütmediklerine, mo- ral takviyesiyle tedaviye de yardım- cı olabileceklerine inandığı içindir ki hastahane idaresiyle, hastahane- deki doktor ve hemşirelerle, Sos- yal Hizmetler uzmanıyla tam bir işbirliği okurmuştur. Gönüllülerin çalışmalarının başıboş bir çalışma olmayıp, bir organizasyon içinde â- yarlanmasına, sorumlularla işbirli- &i halinde bulunmasına Akpınar bü- yük önem vermektedir. Hastahanenin bir kolu "Böylece Gönüllüler teşkilâtı, hasta- hanenin faal bir uzvu olmuştur. Gönüllüler başıboş — çalışma yap- madıkları gibi, idar e onlara yardımcı olmakta ve lişmalanını gerçekten desteklemektedir. Mese- lâ, yeşil önlüğü bulunmayan hiçbir gönüllü, servislerde çalışamaz. Hiç- bir gönüllü, hastahaneye dilediği şe- kilde gelip gidemez. Geldiği zaman Sosyal Hizmetler Bürosuna uğraya- rak imza atmak zorundadır. Önce- den kararlaştırılan günlerde de ge- lip gelmiyeceğini hastahaneye bil- dirir. Böylece hastahane o boşluğu doldurur ve bekleyen hastaların ha- yal kırıklığına uğraması (o önlenir. Gönüllüler, özellikle Sosyal Hizmet- ler Bürosu ile yakın temas halin- dedirler. Yardıma muhtaç hastala- rin adlarını, oda numaralarını ve ihtiyaçlarını ertesi gün gelecek o- lan gönüllüye duyurabilmek ( için not alır ve bu notu Sosyal Hizmet- ler Bürosuna bırakırlar. önce ve öğleden iki posta halinde çalışırlar. Gönül- lü, kendi isteğiyle başladığı bir işi elbette ki kendi isteğiyle devam ettirir. Ancak, üzerine aldığı bir işin yarıda bırakılamıyâcağını, kaprisle- re tâbi olamayacağını, devamlılığın, sorumluluk hissinin başta gelece- ğini de bilir ve çalışmalarını ona göre ayarlar. Makyajı, personel ve hastalarla samimiyet derecesi o sı- 2 Temmuz 1966