AKİS Petrol ve maden konularında hazırlıklarım henüz açıklayama- yan Demirel Hükümetinden, Yaban- cı Sermayeyi o Teşvik anunu ile P zamanında yabancı sermayeye aralanan kapıların şimdi ardına ka- dar açılması istenmektedir. "Ya- bancı Mallarının Korunmasına Da- ir Konvansiyon Projesi'ne girmesi istenen Türkiyeden, Lozan Andlaş- masıyla kurabildiği gümrük ve kam- biyo rejimlerinde temel değişiklik- ler yapması talep edilmektedir. OECD'nin gelişmiş ülkeleri,, 1959- danberi Türkiye, Portekiz ve Yuna- nistandan bu Konvansiyona girme- lerini istemektedirler. Yabancı ser- mayeye karşı dünyanın en müsama- hakâr kanunlarını yapmış olan bu az gelişmiş ülkelerden bu yeni' Kon- vansiyona girmelerini istemekle, aslında bu ülkeler bir açık sömür- ge haline getirilmek istenmektedir. Yabancı sermaye o hareketlerini kelimenin tam anlamıyla libere et- mek hedefini güden bu Konvansiyo- na Türkiye 1959'danberi karşı koy- muştur. 27 Mayıstan sonraki Mali- ye Bakanlarından Ekrem Alican zamanında Türkiye, bir ara, bu Konvansiyon dolmasını yutacak gi- bi olmuş, ancak uyanık, dünyanın ne âlemde olduğundan haberdar uzmanların ikazı, hattâ ikazın da üstünde şahsi dirayetleriyle bu be- lâdan kurtulmuştur. Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanu- nuna göre, yabancılara sadece, belli bir miktar sermayeyi döviz olarak Türkiyeye getirmek, bu sermaye taahhüdünden sonra Türkiyede ya- pılacak iktisadi çalışmalardan hâsıl olacak kârı yurt dışına döviz olarak transfer etmek hakkı ile günün bi- rinde Türkiyede çalışmaktan vazge- çildiği zaman, sermayeyi döviz ola- rak transfer etme hakkı verilmiş ol- muyordu. Ayrıca, Türkiyede iken edinecekleri bina, arazi, mücevhe- rat ve şahsi servetlerini de döviz O- larak yurt dışına çıkarma hakkı da veriliyordu. Böyle bir Konvansiyo- na girmekle Osmanlı Devleti gün- -erine dönüleceğini odüşünen türk uzmanları, OECD'nin bu teklifleri- ne, Bakanlıktan gelen talimata rağ- men, "hayır" demesini bilmişlerdir. Cezayir örneği Başta madenler olmak üzere, çe- şitli alanlara gelmek ve Türki- yeyi tam bir sömürge haline getir- mek amacını güden Batılı büyük te- kellerin açık istismarlarına karşı uyanabilecek millileştirme eğilimi- 2 Temmuz 1966 MATBAACILIK — Ajans - İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Türk Matbaasında kabartma tekni- ğiyle, orijinallerine uygun olarak basılan türk seramik, halt ve kilim- lerine alt muhtelif baskıların dış ülkelere ihracına başlanmıştır. Su- udi Arabistan ve Pakistandan sonra geçen hafta da Mısıra gönderilen röprodüksiyon baskıları burada da büyük ilgiyle karşılanmış ve Ka- hirenin merkezinde bulunan Kasr El Nilin tanınmış turizm bürola- rıyla kitaplıklarında satışına başlanmıştır. ne meydan vermemek için düşünül- müş olan "Yaban cı Mallarının Ko- runmasına Dair Konvansiyon"a tes- lim olmamak gerekmektedir. Batılı tekeller, AP İktidarı sayesinde bu emellerine ulaşmak o istemektedir- ler. Von Mangold ve Hanneman'ın temasları, bu bakımdan, çok çevre- de endişeyle karşılanmıştır. Batılı tekeller, Türkiyeye gel- mek, buradaki ucuz emekten, bol tabi! zenginliklerden yararlanmak, özellikle petrol, bakır ve borasit başta olmak üzere, madenlerimize konmak düşüncesindedirler. Ma- den Kanununda değişiklik gayretle- ri, bu konuda Türkiyeye gelen her yabancının söyledikleri bunu açık- ça göstermektedir. Yabancılar, Yabancı Sermaye Kanunuyla da yetinmemekte, Tür- kiyeden, Cezayirin (o bağımsızlıktan önceki şartlarda bile katlanmadığı şartlara katlanmasını istemektedir- ler. Az gelişmiş ülkelerin bu gibi ko- nulardaki (o hassasiyetini iyi bilen Batılı gelişmiş ülkeler şimdi bütün gözlerini oOTürkiyeye odikmişlerdir. Konvansiyon Projesine 1959'danbe- ri girmeyen Türkiyede şimdi, "Batı- dan makine almakla meselelerimizi halledemeyiz. Biz Batıdan makine yapan makineler de istiyoruz" şek- linde düşünceler taşıyan Menderes- ten daha ılımlı, daha "dost anlayış- lı" bir iş adamı baştadır. Yabancı- ların, Türkiyedeki diğer sosyal kuv- vetleri bir tarafa bırakıp, bir tek a- dama bu kadar güvenmeleri, Demi- relin önüne, maden ve petrol me- selesi ile Plân revizyonu meselele- rinden sonra üçüncü bir mesele çı- karmıştır: Dış faturalar! 25