İKTİSADİ Yatırımlar At ve Üsküdar Geçtiğimiz haftanın başında, Baş- bakanlıktan çıkarken kendisine, "temel atma törenleri yapıları yatı- rım ve projeleri oOAP'nin eseri say- manın mümkün olup olmıyacâğını." soran gazetecilere Demirci, büyük bir rahatlıkla: . "— At alan Üsküdarı geçti. Böyle yazarsınız" cevabını vermişti. Haftanın sonunda, Cumartesi günü ise, Yozgat Bira Fabrikasının temel atma töreninde yaptığı ko- nuşmada: "— Hükümetimiz azim, iman ve şevkle her yerde yeni eserler yarat- mak gayreti, içindedir. e Geçtiğim yerlerde çeşitli nümuneler gördüm" şeklinde konuştu. (Bak: YURTTA OLUP BİTENLER - "Hükümet") "Azim, iman ve şevkle" yurdun her yerinde yeni eserler yaratmak gayreti içinde olduklarını söyleyen Başbakan Demirel, aslında, hiçbir yeni işe başlamış değildir. Taşra politikacılarından kurulu etrafının verdiği akılla, "atı alan Üsküdarı geçti" diye konuşabilen Demirel, yıllarca süren çalışmaların sonucu olan yatırım projelerini kullanmak- tadır. Bunun kendisine ne büyük güçlükler (o çıkaracağını ise herkes bilmektedir. İkinci beş yıllık Plân döneminde yapılacak işler ve yatırım için bü- yük kararlar almak gerekmektedir.. Yüzde 7 kalkınma hızı esas alınsa ve geçmiş yıllarda yüzde 7'den dü- şük gerçekleşen kalkınma temposu- nun telâfisi yoluna gidilmesi düşü- nülmese bile, gelecek beş yıllık dö- nem içinde yeniden 8-12 milyar li- ra civarında para bulmak gereke- cektir. Bu, yeni vergiler yeni ge- lir kaynakları bulmak demektir. Aksi takdirde, dört yıllık Plân dö- neminin birikimi olan o projelerin kullanılmasıyla yürütülen bu temel atma törenlerine devam edilemiye- cektir. Tarım sektörü başta olmak üzere, yurt içindeki kaynaklar doğ- ru dürüst vergilendirilmez, değer- lendirilmezse, ya gelecek beş yıllık dönemde kalkınma çalışmaları teh- likeye girecek, ya da bu işlerin yapı- labilmesi için yabancı devirt ve ku- ruluşlara daha da muhtaç duruma düşülecektir. Nitekim, Türkiyeye aşırı derece- de iştah duyduklarını zaman zaman gösteren bu dış ülkeler ve kuruluş- ların yetkili sözcüleri son günlerde 24 VE MALİ daha büyük bir rahatlıkla Türkiye- ye gelip gitmeye başlamışlardır. "A- tı alan Üsküdarı geçti" diyebilen Demirelin, memleketin kısa zaman- da ulaşacağı tehlikeli noktayı şim- diden görmesinde oObüyük faydalar vardır. Bir iktidarın kendi gücünü ve çapını bilmesi, icraatının sağ- lamlığının teminatıdır. Demagoji, hiçbir iktidara uzun ömürlü olma şansı vermemiştir,. Tekbirli temel atma Nitekim, önceki hafta Cumartesi 'günü de Azot Sanayiinin ek pro- jeşiyle Tunçbilek santrallarının te- mel atma törenlerine giden Demi- rel, Kütahyada "Yaşa paşam!", "Al- lah seni başımızdan eksik etme- sin!". o"Yaşa Cumhurbaşkanımız!" hitaplarıyla (karşılanmıştır. Kütahyaya gelinceye kadar köy ve ilçelerde "kırat'larla karşılanan Demirel, bu görülmemiş gösterileri büyük bir memnuniyetle izlemiş ve yaptığı konuşmalarda "milletin fedaisi" şeklinde göster- meğe bilhassa gayret etmiştir. Demirel, konuşmalarında, AP'li gazetelerde o nurculuğu Oo savunan, haklarında nurculuktan okovuştur- ma açılıp, beraet edenlerin haklılı- gım yaymağa çalışan bir AP millet- vekilinin . Meclisteki Oo gensorusunu geniş şekilde veren gazetelerdeki marifetleri (görmezlikten gelerek, kendisine karşı olan veya tarafsız gazetecilere çatmış: "— Türkiyeyi hergün, huzursuz bir memleket haline getirme gayret- leri vardır" demiştir. Petrol meselesinde, en son, hem milh., rafinerinin okurulması için TPAO'ya izin veren, hem de yaban- cı petrol şirketlerinin ellerindeki ra- finerileri genişletme taleplerini ka- eden bir Hükümetin Başı De- mirel, Kütahyada yaptığı konuşma- da da: " Biz huzur istiyoruz.. Hem büyük millete, hem büyük Allaha saygı duyan herkes kanunlar önün- de eşittir" şeklinde sözler etmiştir. Kütahyadaki törenin en ilginç tarafını ise, Türkiyede ilk defa bir Başbakan ve kabine üyelerinin, hep birlikte, tekbir getirircesine sözler sarfetmeleri teşkil etmiştir. Şehirde yaptığı oOkonuşmada "halkın binbir derdinden, işsizlikten" bahsedip, "bu dertleri ortadan kaldıracağını" ileri süren Demirele, Azot Sanayiinin ek tesisinin temel atma töreninde çok sayıda kurban kesilmiş, bir hoca mikrofonda uzun uzun dua o- kendisini. SAHADA ' kumuş, törene gelen zevatın 'âmin' seslerinden sonra Bakanlar ve Baş- bakan, şimdiye kadar görülmemiş bir şekilde töreni âdeta bir yağmur duası haline getirmişlerdir. Tekbirlerle zirveye çıkan bu tö- renden sonra, Yüksek İslam Ens- titüsü ile İmam Hatip Okulunun te- meli atılmıştır. "Bir takım kötü niyetlilerin or- talığı (karıştırmak ve yurdu iğneli beşik haline getirmek istediklerini' ileri süren Süleyman Demirel, Ke- ban töreninde olduğu gibi, gittiği her yerde, "bu büyük tesislere para veren yabancı devletler"e teşekkür etmeyi (Oounutmamıştır. (o Ecevitin, geçen haftanın başında Pazartesi günü, CHP Grupunda yaptığı ko- nuşmada belirttiği gibi, "artık Tür- kiyenin dostu olmaktan çok, AP'nin dostu olmaya başlayan" bazı dev- letleri hedef alan bu "şükran bor- cu" kampanyası, bu gezilerin aslın- da en önemli, üzerinde önemle du- rulması gereken yanını teşkil et- mektedir. Büyük sanayi projelerinin yıl- lardanberi gerçekleşememesinde, "şüphesiz, bu projeler için birinci beş yıllık Plâna konulmuş, dış mü- zakereleri ve taahhütleri geçmiş yıllarda tamamlanmış olan dış kre- dilerin yıllar geçtiği halde verilme- mesinin büyük etkisi olmuştur. De- mirele şükran konuşmaları yaptır- tan bu mekanizmanın arkasındaki- ler, yakın bir gelecekte, kimlerin yurdu "iğneli fıçı" haline getireceği- ni görmek zorunda kalacaklardır. Konsorsiyom ve OECD'den sesler Kütahyadaki törenden bir gün ön- ce Demirelle görüşen Konsorsi- yom Başkanı Von Mangold'un va- kitsiz ziyaretinin o arkasındakiler, aklı başında çevrelerde endişe ile karşılanmaktadır. Yurtsever aydın- lar; ortada hiçbir sebep yokken Türkiyeye damlayan Von Mangold ve tek başına gelmesi manidar ka- çacağı için, yanında getirdiği OECD- nin "Yabancı Mallarının Korunma- sına Dair Konvansiyon Projesi" Sekreteri Hanneman'ın temasların- dan endişe duymaktadırlar. Türkiyeye verdikleri kredilerde yüzde 20-30 arasında yekün faiz a- lan, şartlı kredilerle sattıkları ya- trim mallarının fiyatlarını dünya fiyatlarına (Ogöre yüzde 20 pahalı tutmasını bilen bu "dost" ülkelere millet adına şükranlarını sunan bir Başbakanla yapılacak görüşmeler- den endişe duymamağa imkân yok tur. 2 Temmuz 1966