AKİS dakika sonra da Demirelle birlikte evin kapısı önünde göründüler. Sü- kanla Önder Başbakanı ortalarına almışlar, aşırı hürmetkar bir tavır- la bahçe kapısına doğru yürüyor- lardı. Özkan ise onları iki metre ge- riden takip ediyordu. Evin önündeki kalabalık, Demi- di ziyadesiyle memnun etti. Lâ- vert bir elbiseye yeşil - beyaz mo- til bir kravat takmış olan Demirel, evin önünde bekleşenlerin teker te- ker elini sıkmağa başladı. Hızını a- lamamış olacak ki, "Elini sıkmadı- ğını kimse kalmasın bari.." diyerek, o saatte işine gitmekte olan vatan- daşların da elini sıktı. Güleğin ku- lakları çınlasın! Sonra da, eşi Naz- miye Demirelle birlikte, ağababası Menderesin kullanmağa fırsat bula- ma Cadillac'a kuruldu. nvoy, yarım saatlik bir gecik- > saat 7.30'da yola çıktı. Kon- voyun en önünde bir trafik arabası vardı. Onu Demirelin ve Bakanları- nın bulunduğu otomobiller izliyor- du. Bazı milletvekili ve senatörler- le dâvetlilerin arabaları ise konvo- yun arkalarındaydı. Her derde deva sözler Demirel için ilk durak, Balışıh is- tasyonu oldu. Başbakan, yolun kenarına 15-20 kadar vatandaşın di- zilmiş olduğunu görünce, otomobi- lini durdurttu ve yanlarına giderek dertlerini dinlemeğe başladı. Balı- şıhlılar, Demireli yüksekçe bir san- dığın üzerine çıkardılar. Herhalde, sandıktan çıkmış olduklarını düşü- nerek..-.. Dertleri elektrik ve suydu. Demirel köylüleri dinledikten son- ra, Mecliste çekemediği nutku bu- i: Amacı, memlekete hiz- . Bu itibarla, Bahşihın elektrik ve su meselesi elbette ki kısa zamanda o halledilecekti. 5-10 dakika süren "sandık üstü nutku" sona erdikten sonra konvoy tekrar yola koyuldu. Demirel aynı nutku Delicede de tekrarladıktan sonra, otomobilini bir Mobil istasyonunda durdurttu. Burada bir restoran inşa edilmişti. Restoranın sahibi, Başbakandan kur- delâyı kesmesini istiyordu. Demirel "Memnuniyetle" dedi. Fakat, eline sıkıştırılan makası bir türlü kurde- laya yaklaştırmıyordu. Bunun sebe- ii az sonra şöyle izah etti: Bütün arkadaşlar gelsinler, ni. Bu, bizim felsefemizin, iddiamızın bir delilidir. Bu sözlerden önce kimse birşey 2 Temmuz 1966 YURTTA OLUP BİTENLER , Süleyman Demirel. temel atıyor Kazılacak toprak o kadar çok ki. anlamadı. Demirelin maksadı, kon- voyun arkalarında yer alan toto mu- habirleri gelip de flâşlarını patlat- maya başlayınca anlaşıldı. Demirel, elinde makas, "türlü çeşitli" pozlar verirken bir de nutuk irad etmeyi unutmadı ve adı "restoran" olân,da- ha çok içki vs. bulundurması gere- ken lokanta için, "Müslüman Baş- bakan" adına lâyık şekilde: "— Yalnız Hükümet yapmaz, va- tandaşlar da yapar! Bu, faydalı bir tesistir. Vatandaşlar buradan gelip geçerlerken temiz bir kahve, soğuk bir ayran içebileceklerdir" dedi. Sonra da Em iz geriye döndü ve restoran sahibin — Ayranınız nerde?" diye sor- du. Garsonlar hemen seferber oldu- lar ve Demirele bir bardak ayran ikram ettiler. Demirel, AP'liler için nemli sayılan bir Okonuşmayı da Bağcılar köyünde, 10-15 Kişilik bir topluluğa yaptı. Öksürerek ses to- nunu ayarladıktan sonra, "Memle- ketin her tarafında..." diye söze baş- ladı. Fakat cümleyi bir türlü ta- hayli ö- mamlayamadı. Zira yine teklemiş- ti. Bir an sustuktan sonra heyecan içinde şöyle haykırdı: — Memleketin her tarafında siz- leri dimdik, güler yüzlü görmek is- teriz. Çalışmakla bütün meseleleri- miz hâlledilir." Türkiyenin kalkınmasını çabuk- laştıracak bu veciz sözler Bağcılarlı köylüler tarafından alkışlarla kar- şılandı. Demirel, Bağcılarlı köylüle- rin herhalde kıyamete kadar unuta- mıyacakları konuşmasını tamamla- dıktan sonra, karşısında duran te- miz giyimli bir şahsa sordu: Oku lunu uz var mı?" " — Ne kadar? Yani kaç hocalı?" — Dört hocalı. — Buna memnun oldum." "Yine görüşürüz" diyerek otomo- biline bindi. Yolculuğun bundan sonraki kıs- mı yine aynı şekilde devam etti. Demirel, nerede bir topluluk gör- düyse vaktiyle de yapıldığı gibi- he- men otomobilinden indi, ayakları kâh bağlı, kâh bağlanmamış kur- banların kesilişini seyretti. Köylü- 13