binen, bileği kuvvetli silâhşörlerdir. Çinde as- kerlik usulü, muazzam hudutlara sahip impa- ratorluğun bir ihtiyacının karşılığıdır. Japon adasında piyade ordusunun işi ne olacaktır ki? Japonyanın Çine açılan penceresinin dev- let sistemi bakımından getirdiği budur. Fakat o pencereden Japonyaya asıl giren, çin kültü- rüdür. Fikirlerdir, prensiplerdir, dünya görü- şüdür. Bir japon medeniyeti, japon devletinden sonra doğmaya başlamaktadır. BO HODO NEGATTE HARİ HODO KANAU Japonyanın çine bakan penceresi Dokuzuncu Yüzyıla kadar açık kaldı ve japonlar bu dev- rede Çinden ne alabilirlerse aldılar. Dokuzuncu Yüzyıl, artık Japonyada geri ve iptidai bir top- luluğun değil, aydın çevreleri, kültürü, sanatı, anlayışı bulunan bir toplumun yaşadığı devir- dir. Buna mukabil aynı Do ncu Yüzyıl, Çi- nin düşme devrinin başlangıcıdır. Japonya o tarihte bir defa daha içine döndü ve kendi ken- dine yaşamaya başladı. Japonyada bir gün, bir akşamüstü, bir oto- mobil fabrikasını gezdim. Nagoya yakınındaki Toyota otomobil fabrikasını Detroit'teki bir a- merikan otomobil fabrikasından ayırt edebil- mek için insanın gözünün çok keskin olması lâ- zımdır. Toyota otomobil fabrikasından her iki dakikada bir otomobil çıkıyor. Tesadüf, o akşam bir japon beni evine da- vet etti. Karısı kimonoluydu ve eğer beni getir- memiş bulunsaydı kendisi de mutlaka soyunup yukatasını giyecek, "bakla sofa - mercimek o- da" evinde öyle dinlenecekti. Evin banyosu, tahta sandıktan kurnalı japon banyosuydu ve karı koca hasırın üstüne serdikleri yer yata- ğında yatıyorlardı. Tıpkı, ecdatlarının asırlar- dır yattığı şekilde.. Uzak oğudaki bu en ba- tılı memlekette en eski adetler insanlığın hâlâ gündelik hayatlarında yaşıyorsa bu, Japonya- nın baledeki "pas de deux" usulüyle ilerlemiş olmasının neticesidir. Her yenileşmeyi daima bir hazım devresi takip etmiştir. Ama siyasi bakımdan, Dokuzuncu Yüzyıl- la Onyedinci Yüzyıl arasını "rahat ve sakin bir hazım devri" saymak imkânı yoktur. Bu devre, ismen ve erkek kök bakımından hep ay- 6 İstediğin sopa boyudur ama, eline geçen iğne boyudur (Japon Atasözü) nı kalan bir imparator sülâlesinin gölgesinde gerçek kudret sahiplerinin birbirlerini takip et- tikleri ve yedikleri devredir. Japon İmparatoru.. Uğrunda japonların öldükleri, hem de sevinerek, âdeta bayram ede- rek öldükleri adam. Hiroşimada bana, korkunç atom bombasının tek muhafaza edilen hatırası, üstünde bombanın patladığı binanın enkazı ö- nünde bir inanılmaz bağlılığın hikâyesini anla- tacaklardır. Bomba patlıyor ve Hiroşima Üni- versitesinin (OEdebiyat ve İlim profesörü Dr. Hiraiwa'nın iki katlı evi çöküyor. o Profesör, Tokyo Üniversitesinin bir öğrencisi olan oğ- luyla birlikte enkaz altında kalıyor. Kımılda- malarına imkân yoktur. Ev, ateş de alıyor. Az- rail gelmiştir. Genç çocuk ' "Baba" diyor, "artık yapacak hiç bir şey yok. Aklımızı toplamalıyız ve hayatımızı memleketimize adamalıyız. İm- paratorumuza Banzai!" “Banzai" yaşa demek. Baba - oğul haykırıyorlar: "Tenno - heika, Ban- zai, Banzai, Banzai!" "Tenno" İmparator Hiro- hitonun saltanat adı. Sonra, bir mucize Profe- Sör ' oğlunu kurtarıyor. Profesör anlatıyor: — Tennoya Banzai derken kalbimin de- rin bir huzur ile dolduğunu hissettim..' Hiroşimanın e da, İmparatoru ana- rak ve milli marşlarını Kimi ga yo'yu söyleye- rek ölmüşlerdir. Atom bombası, Hiroşimada inanılmaz sayıda çocuk öldürmüş. Milli marşı söyleyenler, 18 yaşında kızlar. Nihayet, asıl inanılmaz hadise. Japonya teslim oluyor. Atom bombası Hiroşimadan son- ra Nagasakiye de düşmüştür. Japonlar için, yapılacak başka bir şey yoktur. Bunu japonla- ra İmparator Tenno -yahut Hirohito- bildirmek