M1. 571 K i Konserler Bir gezinin hikâyesi Nazillideki açıkhava sinemaların» dan birinin telefonu çaldı. Saat gecenin onunu geçmişti. Kırmızı kazaklı gişe memuru âhizeyi kula- ğına dayadı ve konuşmaya başladı: — Evet efendim, Yeni Sinema... Evet, konser var... Ara beş dakika önce bitti, şimdi çalıyorlar... Kimi efendim? Hayır, imkânı vok çağıra- mam!. Şef kızıyor sendin, yeri- mizden kımıldıyamıyoruz... Haklısı- nız efendim, ama çağıramam, im kânı yok!.. Ne olursa olsun efendim, konser sırasında içeri girmeme im- kân yok, o gâvur herif çok kızıyor... Ne yapayım efendim, hayat mesele- si de olsa giremem içeriye, çağıra- mam...” Bu konuşmayı Kan dayanamadı ve — Neymiş, li meselesi ney- miş?” diye sordu. Kırmızı kazaklı gişe memuru: N Kadının sancısı tutmuş da doktoru çağırıyorlar. Ama, nasıl gi- “dinliyen Suna reyim içeri de söyliyeyim?” dedi. “.- Korkmayın efendim!” diye haykırdı Suna Kan. “Hayat mes& lesiyse elbette gidip doktoru çö ğiracaksınız. Ben de buradan baka rım, Şef kızarsa, işaret ederim.” Günlerden 25 Mayıs, Çarşambay- dı. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Or- kestrası Johann Strauss'un “Yara- sa” uvertürünü çalıyordu. 1600 kişi- lik açıkhava sineması o Nazillilerle tklım tıklım doluydu. Politikacıla- run bile ağzının suyunu akıtacak ço: luklu çocuklu, kadınlı erkekli bir kalabalık, açıkhava sinemasını tık- lım tıklım doldurmuştu. Altmış ki- şilik orkestra perdenin önüne yer- leşmişti. Sahne dar geldiği için, be- tön çıkıntının önüne masalar diz- mişler, masaların üstüne halı ört- müşlerdi ve yaylı çalgıları oraya O- turtmuşlardı. e Müzikçiler sahneye çıkarken bir viyolacı, masalarla be- ton sahnenin arasındaki açıklıktan aşağı yuvarlandı ve çalgısını ezdi. 'umhurbaşkanlığı Senfoni Or- kestrası Anadoluda, çok daha kötü şartlar altında da konserler vermiş- ti. Hakkâriden Edirneye, Rizeden Muğlaya kadar... Şimdi de ime cıların propaganda gezileri sırasın da kendi kültür savaşlarını Batı A- nadoluda sürdürüyorlardı ve İsmet Paşa kadar değilse bile, meselâ bir Turhan Feyzioğludan daha büyük bir ilgi görüyorlardı. Hele Nazillide- ki konser gerçekten inanılacak gibi birşey değildi. Kaymakam, açıkha- va sinemasının çevresindeki yolları trafiğe kapamıştı, i parlörleri susturmuştu. Konser Salonundan daha büyük bir sessizlik vardı, Sadece bahçe değil, bahçeyi gören evlerin balkonları ve pencereleri bile tıklım tıklım do- luydu. O çevrede çıt çıkmıyordu. Çaykovskinin “Ceviz kıran” süitinin son birkaç ölçüsünde sadece adım sesleri duyuldu. Kırmızı kazaklı gi- şe memuru, bahçenin bir ucundan öteki ucuna doğru yürüyordu. Or- kestrayı yöneten Prof. Lessing, bir- den kırmızı kazaklı delikanlıya dön- dü, tepine tepine ,titreye titreye sl ğı eserleri izah eden çalgıcı sahne nin önüne geldi ve Saint Sâens'ın “Rondo capriccioso”sunu anlatma- Gan önce; — Profesör Lessing üç vıldân- Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasmın Anadolu Konserinde Suna Kan Sanat halkın ayağında 4 Haziran 1966