AKİS — Hayır, Başbakanla görüşme- di! Birisi işletmiş. Sağlık Bakanlı- ğına telefon edip, Başbakanın ken- disini istediğini söylemişler, o da arabasına atlayıp gelmiş... İçeriye, geldiğini bildirince, Başbak an ken- isini çağırmadığını söyledi.." Turgut Toker, yüzünde ayni te- bessüm, düşündü ve: "— "Bugünlerde Saldı" dedi. Sonra devam etti: "— Dün akşam da, saat 22.30'da bana bir telefon geldi. 'Başbakan sizi acele Başbakanlıktan çağırıyor' dediler, Bir an düşündüm: bir kere, pazar günleri Başbakanın maka- mında olması normal değildi. Hele o saatte! Cevap verdim: 'Kardeşim, Başbakan şu anda yanımda, konu- şuyoruz'.. Bunun üzerine karşı ta- rafta fısıldaşmalar oldu ve telefon kapandı.. Ey ciddiyet! Geldinse, iki defa.. Bugünlerde Ankarada ve özellikle AP çevrelerindeki durum, bu o- laylardaki gibidir. Yürekleri heye- canla atan iktidar politikacılarının tedbiri şaşırmaları için çok zaman, nereden geldiği belli olmayan bir haber yetmekte ve sonra güldürücü olaylar birbirini kovalamaktadır. Pazar günü, "Başbakan, Kabine için temaslarına başlıyacak" diye çıkarılan bir haber yüzünden, en u- fağından en irisine, Bakanlık ümit eden bütün AP'liler o günü evlerin- de, gözleri telefona dikili olarak ge- -irmişlerdir. AP kulisi ise bir başka âlemdir. Elleri çantalı, koyu elbi- seli Bakan adayları çalımla tur at- makta, ümitsizler de bunlarla acı acı alay etmektedirler. Bazı kur- nazlar ise, çanta ve koyu elbise ile dolaşmayı demode bir usul saymak- a ve başka "trük"ler yapmaktadır- lar. Bunların en tipiklerinden biri, yabancı markalı lüks bir puro tüt- türerek ve esrarlı bir ifade takına- rak dolaşmaktır. Bu usülün uygula- yıcıları, kendilerine ahbapça göz kırpılarak ve puro işaret edilerek, "Demirelin hediyesi mi?" diye so- rulduğunda, ya çok gevşek ve yap- macık bir ifadeyle: işletmeler ço- "— Yok canım... Siz de buluttan nem kapıyorsunuz!" demekte, ya da çeşitli yorumları davet eden muğ- lâk bir cevapla işi süslemektedir er. Kulisin en meyus tipleri, yürü- meleri ihtimali kuvvetli görülen Ba- kanlardır. Bunlar "acı tebessüm"- 16 Nisan 1966 leriyle tur atmakta, espri yapmaya çalışmakta, hattâ Bakan adayları ile şakadan halef-selef pozları bile takınmaktadırlar. Ama çok ufak bir vesile, üzüntülerini ortaya koy- malarına yetmektedir. Pazartesi gü- YURTTA OLUP BİTENLER — İstenilmeyen yerde kedilerle köpekli kalır!" Topun a Bakanların bu- rukluğunu ve ntüsünü bu söz çok iyi anl kal Bu buruk- luk derece derece bütün Bakanlar- Bakanlar birbirine güvenemezse?.. Günlerdir bir resmi tekzip bekleniyor. Günlerdir Başbakan Süley- man Demirelin bir aa yana icap ediyor. Günlerdir ne bir ses geliyor, ne bir nefes. Ha i şu anda Demirel Hükümeti, eğer doğruysa pek acı bir ithamın, altında bulunmaktadır. Deniliyor ki: Demirel Hükümetinin Bakanları, tarihsiz birer istifa mektubunu Başbakana vermek zorunda bırakılmışlar ve bunu kabul ederek mektupları imzalamışlar, Başbakana tevdi et- mişlerdir. Bilinmez, Başbakan ve Bakanları, eğer doğruysa, bunun insan- ları, hele Bakanları ne kadar küçük düşürücü bir davranış olduğunu farketmekte midirler? Başbakandan ve Bakanlarından hiç bir ses çıkmadığına göre ya hadise gerçektir, A.P. için "hikmet-i hükümet" budur, ya da Demirel ve arkadaşları ithamın ağırlığını pek kavraya- mamışlardır. Hükümet, bir ekiptir. Bu ekibin şefi, Başbakandır. Başbakan Bakanlardan birine ' 'Ben artık seninle çalışamayacağım" derse Ba- kan için yapılacak şey istifasını vermek, varsa şapkasını alıp çık- maktır. Elbette ki "İllâ Bakan kalacağım" diye diretmek, "Beraber geldik, beraber gideriz" tarzında demagojilere başvurmak kendini bilen siyaset adamlarına yakışır davranışlar değildir. Ama, istifa etmeden açık istifa mektubu vermek? Bu, bırakınız ciddi hükümetleri, en hafif Başbakanın idaresindeki ekiplerde bile görülmüş şey değildir. Bir Başbakanın Bakanına güveni, onun şe- ref sözü anlayışı hakkındaki kanaati bu olursa memleket o Başba- kana, o Bakanlara, o Hükümete nasıl iyi gözle bakabilir, lütfen söy- lenir mi? Hükümet, bir ekip olduğu kadar ortak sorumluluk da de- mektir. Tarihsiz istifa mektubu Başbakanın cebinde olan bir ada- mın sorumluluk duygusunu düşünebiliyor musunuz? Hayır, hayır! Bu haber doğru olamaz. Türkiye, Bakanlarının istifanamesi cebinde bir Başbakanı henüz görmemiştir ve görmeye de lâyık değildir. Ama bu Başbakan neden susar? Neden gerçeği açık- layıp Bakanlarını ve Hükümetini tenzih etmez? Tabii, gerçek böyle bir tenzihe imkân veriyorsa... Her halde bu tenzih de, Muhalefete düşmez ya.. nü kuliste espriler yaparak dolaşan Bakanlardan Ali Fuat Alişan, "Baş- bakan istifanızı isterse, ne yapacak- sınız?" sorusuna şu cevabı vermiş- tir, da vardır. Kabinede yeri en sağlam görünenler bile bu bulanık havada kendilerini şüpheye kaptırabilmek- tedirler. Çünkü yayılan haberler bir değil, bindir. Bakanların şu günler- 7