16 Nisan 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

16 Nisan 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Asıl suçlu sizsiniz! Bu yıl Bütçeden, AP çoğunluğunun oyu ile, bazı yeni yeni derneklere, alışılmamış yardımlar yapıldığı hatırlardadır. Meselâ bunlardan bir tanesi, Atatürk. çüler Derneği, Halkevlerine ayrılan paradan kesilen 50 bin liraya konmuştur. Türk gençliğinin Atatürk- çü olması kadar tabii birşey düşünülemez. Bu millet, bağımsızlığına, şeref ve haysiyetine, insanlığına, her- şeyine, bütün dünyanın hayranlığını kazanan, bugün bile birçok ülkenin izinden yürüdüğü Atatürk saye- sinde kavuşmuştur. Buna rağmen, zaman zaman, bu eşsiz insanın yaptığı devrimlerin bazılarını mak- bul, çoğunu ise "tutunmayan devrimler" olarak ilân edenler de çıkmaktadır. Bunlar, özellikle demokra- siye geçtiğimiz günden bu yana iktidar koltuğuna kadar yükselip, görülmemiş bir gaflet içinde, Ata- türkün yörüngesine oturttuğu Türkiyeyi yolundan çevirmek, uygarlığa açtığı kapıları yobazların ve ge- ricilerin karanlık, kalın perdeleriyle kapatmak ve memleket idaresinde gösterdikleri beceriksizliği bu oyunla örtbas etmek ve iktidarı böylece, her ne paha- sına olursa olsun, elde tutmak hevesine kapılmışlar- dır. İşte bu davranışlara karşıdır ki Atatürkçülük, toplumumuzda gericilere karşı kullanılan bir Ode- yim, bir görüş ve sistem olarak, ilericiler tarafından benimsenilip, ortaya atılmıştır. Son günlerde İzmirde, meczup olmadığı anlaşı- lan bir şahıs, Atatürkün heykeline balta ile saldır- mıştır. Bu işi Allahın emriyle yaptığını söyleyen ve fakat hiç de meczup olmayan bu vatandaş, okullar- da arap harflerinin okutulmasını istemekte, devrim- leri yüzünden Atatürke kin beslediğini söylemekte- dir. Gençliğin ve bütün memleketsever aydınların bu olay karşısındaki büyük tepkisi ise, bu adamın, 1966 Türkiyesinde "komünizmi ve gafleti tel'in mitingi" adı altında yapılan gerici gövde gösterileriyle, fikir hürriyetine, ilerici kurum ve hareketlere karşı giri- şilen cahilane baskı havasıyla hortlatılmak istenen irticam bir zavallı barik olmasından ileri gelmek- ei Başbakan D , bunun "basit bir zabıta ola- “ olduğunu söylerken "gerçeklerden çok uzaktadır. Bugün, verilen tavizler sonucu, yobazlar, Türkiyenin herbir köşesinde faaliyete geçmiş durumdadırlar. E- linde balta, İzmirde Atatürk heykeline saldıran adam, Kuran kurslarında çocukları Atatürk düşmanlığı ile besliyen sözde din adamlarından, köy köy pall Ze- hirlerini boşaltan gezici vaizlerden, kimler dan tutulup desteklendikleri çok iyi bilinen ve e büslerle yurdun ışık girmemiş köylerine sevkedilen gerici gazetelerin yazarlarından, kuytu köşelerde nur risalesi dağıtan sözde müslümanlarla kıyıdaki köşedeki kahvelerde apdestsiz din dersi veren bazı politika esnafından biraz daha cüretkâr, biraz daha budala ve daha samimi olduğu için yakalanmıştır. Atatürk heykeline asıl baltayı vur "komünizmi ve gafleti tel'in mitingi" adı altında irtica gösterileri düzenleyenler ve bunları destekleyen politikacılar, çıkarcılardır. İzmirdeki olay, Türkiyenin bugün için- de yaşadığı acıklı devreyi tipik bir şekilde canlandır- dığı, (o "kahrolsun komünizm" nârâlarıyla nelerin gizlenilmek istendiğini gün ışığına ŞARKI içindir ki < iyük bir üzüntü kaynağı olmuştu zmirdeki olaya karşı sesini ilk iliki ku- ulus ia taşıdığı ilerici ad için bu yıl bütçeden 50 bin li- yardım gören Atatürkçüler Derneği olmalıydı. A- nm hayır! Bu derneğin en küçük bir tepki gösterdi- ğini ben duymadım. Ne bir bildiri, ne Atatürk anıtın- ve nöbet, ne bir üzüntü belirtisi... Nerede bu dernek? mıyorsam "komünizmi ve gafleti tel'in miting- erir ile meşgul!.. İçinde bulunduğumuz tezatlar gerçekten korkunç- tur. İlerici dernekleri, fikir derneklerini, gerçekten bu memleketin dertlerine çare arayan uşları si- yaset yapmakla suçla ve besleme dernekleri de en çir- kin politikanın kucağına at!. Böyle bir faciaya türk aydını genciyle, kadınıyla, erkeğiyle karşı koyacak- tır. Atatürkçüyüz demek yetmez. Hele, Atatürkçülüğü istismar hiç kimseye, hiç bir derneğe iyilik getirmez. Atatürkçü olmak için, Atatürkün devrimlerine, ilke- lerine hiyanet etmemek lazımdır. e ie pl pırıl, Atatürkün yarattığı "Modem Türkiye" de yaşamaktadır, tefsire lüzum mil Lal açıktır. Daha 1923 yılında, Lozan Konferansı devam ederken, Atatürk, Ankarada Hakimiyeti Milliye, Ye- nigün ve Öğüt gazetelerine bir beyanat vermiş ve ay- nen şu sözleri söylemiştir: "Gerçekte büyük vatanse- ver kitlenin reform isteklerini taşımıyan bir progra mın başarılı ve verimli olması ümit olunamaz!" Atatürk de mi a naysanız, Atatürkten yanasınız. Değilseniz, elinde bal- ta, Atatürk heykeline saklan adamsınız. Asıl suçlu sizsiniz! Jale CANDAN letten kurtulamadıklarını ve hızla yeni baştan cehalete döndüklerini göstermektedir. Ayrıca, yetişkinler ihmal edildikçe, ekonomik şartları düzeltme bakımından, okur - yazar- lığın faydasını elde etmek mümkün değildir. Halbuki halkın, okur - ya- zarlığın yararını bizzat görebilmesi- nin ve bunu takdir etmesinin en ko- lay yolu, okur - yazarlığın ekonomik hayatı etkilemesi ve okur - yazara yarar sağlamasıdır. Şu halde, hasta- lığın köklerine inmek ve yeniden ca- hillerin türemesine engel olmak lâ- zımdır. 16 Nisan 1966 Yeni bilimsel metodlara ogöre, okur - yazarlık kampanyasına ge- çerken bütün bir kitleyi hedef tut- mak, bir pilot bölge seçmek veya yukarda bahsi geçen bir ilkokul eği- timiyle yetinmek yanlıştır. Okuma -yazma seferberliğine geçerken, ilk önce, bundan en fazla yararlanabile- cek bir insan grupu veya bir coğ- rafi bölge üzerinde durmak ve yo- gun bir çalışmaya girmek lâzımdır. Yani yalnızca okur - yazar olmak, bazı temel bilgilerin (o öğretimiyle yetinmek doğru değildir. Yetişkinin, aynı zamanda, toplum için yararlı bir kişiliğe kavuşturulması lâzım- dır. Yetişkinleri yetiştirecek progra- mın görevsel olması da çok önemli- ir. Bu zaten, modern metodun ruhunu teşkil etmektedir. — Çünkü modern metod, eğitime tâbi tutu- lan şahsın bunu kendi isteğiyle yap- masını da öngörmektedir. Bir kim- se okur - yazar olunca işinde daha başarılı olacağını anlarsa, psikolo- jik yönden şevke gelir. Eğer daha çok kazanacağına da inanırsa, okur - yazar olmanın değerini kendiliğin- den anlar ve açılan kapılardan kaç- maya değil, yararlanmağa bakar. 31

Bu sayıdan diğer sayfalar: