buğday kredisi konusunda patlak verdi. mel buğday kredisi dığı için; 1963 yılında nın, devlet hesabına -Maliye Ba- kanlığı bankaya borçlanmak su- retiyle- 20 milyon lira yemeklik buğ- milyon liraya” çıkarıldı. 1965 yılında ise fonun 40 milyon liraya kadar arttırılması istendi. Bakan, bu iste- ğini Genel Müdüre bildirirken, ban- kaya bir de liste göndermişti. Yük- seltilecek fon, bu listeye göre, kre- olarak dağıtılacaktı. Tabii liste- de, yoksul vatandaşlardan ziyade, AP teşkilâtında çalışan bir takım partililerin isimleri yer alıyordu. Fikret Aktekin Matluba muvafık bir zat Bakanlığın, seçim arefesindeki bu isteği, bankanın İdare Meclisin- de uzun tartışmalara ve gürültüle- re sebep oldu. Görüşmeler sonun- da İdare Meclisi, Genel Müdürün muhalefetine rağmen, fonu 40 mil- yon liraya yükselterek, kredinin Bakanın gönderdiği listeye göre da- ğıtılmasını kabul etti. Akil Kitapçı- nın böyle bir teklifi kabul etmeme- medikleri, ancak İktidara geldikten sonra Çankayaya gönderdikleri ka- rarnamenin imzalanmayışıyla farkı- na varabildikleri bir husus vardı. Kitapçının görevinden uzaklaştırıla- cağına dair söylentilerin yaygınlaş- tığı bir sırada, Eylülün ortalarında 5 Mart 1966 Yemlik Peşinde Bir iktidarın, olağan yoldan, yani seçimle işbaşına geldikten sonra, bizim tipimizdeki bir demokraside, önemli önemsiz hemen bütün yerlerin sahiplerini değiştirmesinin hiç bir izah tarzı yoktur. Yani, meşru ve makbul bir izah tarzı yoktur. Zira bizim demok rasimiz ne, Amerika tertibi bir Başkanlık Sistemidir ve ne partizan- lık, rejimin tabiatı icabıdır. Aksine, bizde gerçekleştirilmesi gere- ken husus, idareyi politikanın dışına e siyasi krizlerde dahi idare mekanizmasının işlemesini sağlamaki Ancak, AP. iktidarının yüz gün içinde ii sahada giriştiği tasar- ruflar bir izah tarzının bulunduğunu ispat etmektedir. A.P. Türkiye- de kendisine yemlikler peşindedir ve bu hedefte, ağababası D.P.'yi izlemektedir. Yeni iktidar, devlet hizmetinden uzaklaşmış veya uzak- laştırılmış eski devir yn çok zaman, gidip yeni yerlerinden al- akta ve önem verdiği büyük yemliklerin başına getirmektedir. Bunlar da,o iieeseselei, D.P. günlerinde alıştıkları al “D.P.'leş- tirmek”tedirler. Bugün Sümerbank bu durumdadır, Türkiye Petrol- lerinde yeni hava esmektedir, İller Bankasının bir A.P. ocağı haline getirilmesinin bütün hazırlıkları tamamlanmıştır, Ziraat Bankasının kredi muslukları Mithat Dülge zamanındaki ellere teslim edilmiş- tir. Daha ük e iş e e her değişikliğin altında da, daha kü- çük çapta bir "menfaat dalgası" yatmaktadır. Ama, bu yolun bir tabiatı vardır. Bu politika, en sonra "kendine göre bir ordu yapmak" lüzumu belirmeden takip edilemez. Kendine göre bankalar, kendine göre umum müdürler, kendine göre İdare mutlaka, kendine göre bir orduyu gerektirir. Halbuki Türkiyede hiç kimse, kendine göre bir ordu yapmaya muktedir değildir. Bu heves, elbette vi çok felâketin sebebi olacaktır. Şimdi, Ankaranın caddelerinde, lokantalarında eski devrin tanın- mış maf kol gezmektedirler. Bakanlık koridorlarında adım ba- şında bir eski D.P. milletvekiline veya Bakanına rastlanılmaktadır. Bunlar kendi eski adamlarının tekrar menfaat dağıtıcı mevkilere yerleştirilmelerinde birinci derecede roller oynadıkları gibi bu adamlardan sadece itibar değil, bütün kolaylıkları da göreceklerin- den emindirler. Eski velinimetlerin emirleri, yeni makam sahipleri için peygamber buyruğu yerine geçecektir. Türkiyenin yeni bir yağmaya müsait olmadığı anlaşıldığında 04 için de vakit, öyle görünüyor ki, maalesef çok gecikmiş olacak- Â- genel müdür aranmağa başlandı. Zi- um Gürsel, kil il kilan Köşke davet etti. Ya- rım saat kadar süren görüşmede Gürsel, bankanın çalışmaları hak- kında Genel Müdürden bilgi aldı m kimsenin kendisini görevinden zaklaştıramıyacağını kesin ei dille söyledi, gönül huzuru içinde göre- vine devam etmesini istedi. Daha evvel, İnönü Hükümetleri devrinde de Kitapçı, Ziraat Bankasında işle- rini gördüremeyen CHP'lilerin hış- mına uğramış, fakat İnönü, küçük bir tahkikatla durumu tesbit etti- ginden Kitapçıya herhangi bir kim- senin ilişmesini önlemiştir. Ne var ki, AP iktidara geçtikten sonra işler, Gürselin teminatının dı- şında gelişti. Genel Müdüre yapılan baskılar arttı. AP'li seçmenlere u- sulsüz kredi temini için faaliyete geçildi, banka teşkilâtında keyfi bir takım nakil ve tâyinler yapılması istendi. Kitapçı bu isteklere gene karşı koyunca da, bankaya yeni bir raat Bankası gibi önemli bir mües- sesenin başına silik, AP'lilerin bü- tün isteklerine tereddütsüz hayhay diyecek bir emir kulunun getirilme- si düşünülüyordu. İlk üzerinde du- rulan aday, Halk Bankası Genel Müdürü Halit Taşçıoğlu oldu. Zira Taşçıoğlunun, DP devrinde Genel Müdür Mithat Dülge ile yakın me- saisi biliniyordu. Sonra ortaya iki isim daha çık- tı; Ziraat Bankası Genel Sekreteri Sabahattin Şerifoğlu ve Vakıflar Bankası Genel Müdürü Sabahattin Tulga... Nedense bu iki isim de ca- zip bulunmadı. Bu sırada, DP devrinin ünlü Ba- kanlarından Medeni Berk sahnede göründü ve kendisi İmar İskan Ba- kanı iken Emlâk Kredi Bankası Ge- nel Müdürlüğüne getirdiği Fikret Aktekinin genel müdür yapılması için temaslara başladı. Medeni Berk, kendi yetiştirmesi Aktekinin, 9