AKİS tediği yerde okul yaptırtmak isti- yorlardı. Hattâ, okul için, Kurtçaya arsa satmağa çalışıyorlardı. Bütün bu teşebbüsler Kurtcanın sert tepki- siyle karşılaştı. Zira, hazırlanan plâna göre, önce, en okulsuz bölge- ler ele alınmıştı ve bunların yarım bırakılmasına imkân yoktu. AP'liler, başarılı Müdür Kurtça- ya cephe almağa başladılar. Bu ara- da, tanınmış bir profesör de Kuru- çeşmedeki kendi arsasını Milli Eği- tim Müdürlüğüne satmak için uğra- şıyordu. Oysa ki Milli Eğitim Mü- dürlüğü, profesörün arsasının biraz ilerisinde, Belediyeye ait bir arsayı, 222 sayılı kanuna göre, bedava al- mak durumundaydı. Öte yandan, iflâs halindeki Belediye de, kendine ait arsaları Milli Eğitim Müdürlüğü- ne vermemek için inanılmaz bir gay- ret gösteriyordu. Halis Kurtça ise bir. hafiye gibi Belediye arsalarını meydana çıkarıyor, (Belediyeyi bu arsaları vermeye mecbur ediyordu. Bütün bunlar. Halis Kurtçanın suç dosyasını kabartıyordu!.. Dikenli yolda yürüyenler Kurtçanın üzerinde durduğu bir diğer önemli mesele de, azınlık- lar meselesiydi. e İstanbuldaki rum okullarını sıkı bir denetim altında bulunduran Kurtça, Batı Trakyada yunanlıların türk okullarında uygu- ladıkları metodu izliyor ve ayni me- todu rum okullarına uyguluyordu. Bu sonuncu yaptığı, suçlarının en büyüğünü teşkil etti! Kurtça bununla da kalmadı. Hey- beliada Ruhban Mektebinin yanın- daki Orman Genel Müdürlüğüne ait bir sahaya da ilkokul yapmak iste- di. Bütün rum azınlık, bu teşebbü- sün karşısına dikildi. Temsilcileri de, Belediye (oMeclisindeki meşhur AP'li Adalı kardeşlerdi! Büyükada- da, her an yanma tehlikesiyle karşı- karşıya bulunan Rum Yetimhanesi- nin kapatılması UNESCO'ya kadar aksettirildi. Ancak, gelen Hollanda- lı uzman, Rum Yetimhanesinin ka- patılmasında türk idarecilerini hak- lı buldu. Bir de, DP milletvekillerinden Haçapulosun, eski görevi olan Zap- yon Lisesi Müdürlüğüne iadesi me- selesi vardı. Milli Eğitim Müdürlü- ğü böyle bir tâyine karşıydı. Haça- pulos ise mutlaka Zapyon Lisesinin başına geçmek istiyordu. Patrik At- henagoras, zamanın Valisi Tulgaya başvurdu, ondan bir netice alama- yınca da meseleyi. Başbakan İsmet 5 Mart 1966 İnönüye kadar duyurdu. Bu haksız istek, tabiatiyle, yerine getirilmedi. Halis Kurtça, gerek MBK Hükü- meti, gerekse koalisyon Hükümetle- ri sırasında Milli Eğitim Bakanlığı yapanlardan sayısız takdirname al- dığı halde, IV. Koalisyon Hüküme- tinin AP'li Milli Eğitim Bakanı -ve Milliyetçiler Derneğinin eski üye- si- Cihat Bilgehan tarafından tefti- şe tâbi tutuldu. Gelen müfettişler, teftiş sonunda, Halis Kurtçayı suç- lamak değil takdir etmek gerektiği- ni belirterek ayrıldılar. Başarılı Halis Kurtça, Demirci Hükümetinin AP'li Milli Eğitim Ba- kanı Orhan Dengiz zamanında âni bir emirle İstanbul Milli Eğitim Mü- dürlüğü görevinden alındı ve hakkı olan Eğitim Enstitüsü Pedagoji öğ- retmenliği de kendisine çok görüle- rek, Kadıköyde bir kız enstitüsüne sosyal bilimler öğretmeni olarak ve- rildi. Ancak bu, Kurtçanın uğradığı ilk haksızlık değildir. Daha önce de, 1957'de, İzmit Milli Eğitim Müdürü iken, Vali Ekmel Çetinelin tahkikat yapmadan bir öğretmeni nakletmek isteğini reddettiği için, işinden alın- mış ve pasif bir göreve getirilmiş- tir. Kurtça bu pasif görevden ya- ratıcı bir iş çıkarmış, geri zekalı ço- cukları ele alarak, bir merkez kur- muştur. Halis Kurtçanın yerine getirilen yeni müdür, geçenlerde birgün ma- kamında, yanındaki yardımcılarına: "— Feriköydeki bu okul isteği programda yok, fakat yapmak lâ- zım. Buna taviz falan diyecekler ama, ne yapalım, isteklere de cevap vermek zorundayız" diyordu. Oysa ki, altı yıldanberi İstanbul Mili Eğitim Müdürlüğü görevini yapmakta olan Halis Kurtça, bu tip isteklerin hepsini, programa uyma- dığı için reddetmiş ve onun bu tu- tumu AP'lilerin gazabını çekmiştir. Bakanlık bünyesinde yapılan bu Dr. EMİN ÖZKAYAALP OPERATÖR GİNEKOLOG Kadın Hastalıkları ve Doğum Mütehassısı Adres: Denizciler Caddesi Saka Han (AKİS. 58) YURTTA OLUP BİTENLER nakil ve tayinler henüz bir başlan- gıçtır. Zira, Milliyetçi Öğretmenler Derneğinin kurucu üyesi olan çok sayıda kimse sırada beklemektedir. Sızan haberlere göre, önümüzdeki günlerde 40'a yakın milli eğitim mü- dürü görevlerinden alınacaklardır. Plânlama Pilâva doğru Haftanın başında Pazartesi oakşa- mı, telefondaki ses, Başbakanlık Müsteşarı Munis Faik Ozansoya şöy- le Seyi — Mukavelem Başbakanlıkta o- lacak. Lütfen, muameleye koyma- yınız. Artık çalışamayacağım." Bunu diyen, Devlet Plânlama Teşkilâtı Müsteşarı Memduh Aytür- dü. Ozansoyda hiçbir hayret belir- tisi görülmedi. Olay, zaten bekleni- yordu. Zira, 26 Ağustos 1964 yılında Müsteşarlığa getirilen Aytürün son mukavelesi 28 Şubat 1966 akşamı sona erecekti. Mukavelenin yeni- lenmesi için o güne kadar kendisine herhangi bir teklifte bulunulmamış- tı. Bunun anlamı açıktı: Aytüre, gö- revinden ayrılmak düşüyordu. Aytür, Ozansoyla görüştükten sonra Başbakanlık Özel Kalem Mü- dürünü aradı ve Başbakan Demire- le veda etmek istediğini bildirdi. Fa- kat, randevu talebine bir cevap ve- rilmedi. Anlaşılıyordu ki Demirel, Aytürle görüşmek lüzumunu bile hissetmemişti. Aslında mukavelenin sona erme- sinden Aytür de, Hükümet de mem- nundu. Aytür, iktidara gelir gelmez ilk İşi İstanbula asma köprü yap- mağa kalkışmak olan bir hükümetle gönül huzuru içinde çalışmaya im- kân olmadığını, geçen dört aylık za- manda gayet iyi anlamıştı. Ekono- mi bilgisi, 27 Mayıs İhtilâlinden sonra bir süre çalıştığı Devlet Plân- lama Teşkilâtında edindiklerinden ibaret olan Başbakanın her isteğini yerine getirmenin imkânsız olduğu- nu biliyordu. Hükümetin istekleri- ne karşı çıkan bir müsteşarın mu- kavelesini ouzatmak elbette ki ba- his konusu olamazdı. Şimdi, merak edilen husus, Ay- türün yerine kimin getirileceğidir. Bunun DP'li bir AP'li olacağından kimse şüphe etmemektedir. Hattâ bu devlet kuşunun, aftan sonra Sa- met Ağaoğlunun aşına konması- nın muhtemel olduğu da günün esp- risi halinde dillerde dolaşmaktadır.