Toplumlarda eylem ve fikir adamına yönelmiş her davranış, siyasal iktidarlardan gelen her tedhiş, hiç şüphesiz ki, o toplumlarda onulmaz, derin ya- ralar açmıştır. Hele binlerce meselesi bulunan, eko- nomik ve sosyal sıkıntıların bunalımı içersinde çır- pınan toplumlarda bu yaralar daha da derin olmuş- "Tür kiyemizde görünüş odur ki, gerek iktidar par- tisinde ve gerekse bu partinin fikriyatını yapan çev- relerde olumlu hiçbir gelişme, Anayasa İlkelerini an- lamaya dayanan hiçbir uyanma yoktur. Bugün aydın- ları, okumuşları, düşünen kafaları suçlamak, onları düşünmekten, söylemekten alıkoymak, pıstırmak, Kıratın başlıca kaygısı gibi görünmektedir. Şu var ki, geri kalmış ülkelerde, hattâ bir seviye- de Batı ülkelerinde bile akıl yolundan kayan, mese- lelere fikir yoluyla değil de el yordamıyla giden, ikti- darlarının devamlılığı için polis metodlarından pi det uman siyasi partiler bulunmuştur hiç biri, kirpik uçlarında yalazlana yalazlana biriken kinlerin patlamasını önliyememiştir. 27 Mayıs devrimine bağlı, anayasacı. Atatürkçü lâik ve cumhuriyetçi Öğretmenler bugün çeşitli dü- zenlerle damgalanıp, bakanlık emrine alınmakta ve- ya nakledilmektedirler. A.P. başkanlıkları milli eği- tim müdürlükleri teklif etmekte, partizan etkilerle başarılı müdürler görevlerinden alınmakta, partizan- lara görevler dağıtılmaktadır. Gerçekte Kıratın iktidarı, konuşmayan, düşünme- yen, yurt meselelerine eğilmeyen robot öğretmenler istemektedir. Bunun içindir ki, toprak reformundan, petrolden, Anayasadan söz eden, yazan öğretmen ko- vuşturmaya uğramakta, tedirgin edilmekte, çoluk çocuğunun nafakası kesilmektedir. İktidar sözcülüğü yapan bazı gazeteler hergün, bilim yuvaları okullara saldırmaktadırlar. Bu gazeteler tarafından Çorluda, Velimeşe köyü öğretmenleri bu oyunlarla suçlandı- rılmak istenilmiştir. Suç işleyen, dini politikaya ka- -ıştıran bir vaizin tevkif edilmesi din düşmanlığı gibi Faşist gösterilmeye çalışılmıştır. Öğretmenleri, aydınları, savcıları suçlamak isteyen bu kara düşünce, Akşam. Cumhuriyet, Milliyet gibi gazeteleri okuyorlar diye, Elâzığ Lisesi yönetici ve öğretmenlerine kara çalmış- tır. Ayni zihniyet, Malatyada, Gaziantepte öğretmen- leri dinsizlikle suçlamaya kalkışmıştır. Erzurumda da, Tarsusta da aynı yol denenmiş- tir. Öğretmenler hakkında iftiralarla tahkikatlar aç- tırtılmıştır. Bugün bütün gerici çevreler, Kırata arka- larını dayıyarak, bir Derviş Vahdeti ağzıyla, eğitim kurumlarını, öğretmenleri suçlama yarışına girmiş- lerdir. Öğretmeni halkla karşıkarşıya in gibi tehlikeli bir oyunun içindedirler. Öğretmeni halka din- siz ve komünist olarak gösterme gibi, teren bağdaşmıyan bir yoldadırlar. Oysa öğretmen halk ço- cuğudur, halkın içindedir, halkın yanındadır. Bunu bildikleri için, öğretmeni halktan koparma denemeleri yapmakta, tahriklerde bulunmaktadırlar. Bir yandan, “Milli Eğitimdeki solcular temizlenecek" gürültüsüy- le Milli Eğitimde gerçekten aşırı solcular varmış ha- vası yaratılarak, perde arkasında anayasacı öğret- menler tasfiye edilmekte, öbür yandan, mukaddesat ve milliyet sömürücülüğü yapan partizan kişiler, hi lâfet özlemcileri, Eğitim Bakanlığının çeşitli kademe lerine yerleştirilmektedirler. Tarsus Lisesinde Okul-Aile birliği toplantısı fa- tiha ile açılmış, halk, öğretmenlere karşı tahrik edil- mek istenilmiştir. Lise Müdürü Karagülle başka yere, öğretmenliğe nakledilmiştir. Bugün İzmirde, menler arasında bir panik havası mevcuttur. Yurtse- ver, çalışkan, binlerce köy okulu yapmış Eğitim Mü- dürü Atmaca görevinden alınmış, yerine Kıratın ada- yı, partizan, nurculuk olaylarına adı karışmış Reşat Mızrak getirilmiştir. Yazar - öğretmen Çetin Yı İnönüye büyük insan dediği için Kıratın hışmına uğ. ramış, hakkında kovuşturma açılmış, Ortaokul Mü- dürlüğünden alınarak, Doğuya sürülmüştür. yan derneğin değnekcibaşıları, bu defa, diğer itlerde de faaliyete geçil- mesini kararlaştırdılar ve yapılan temaslar sonunda İstanbul, İzmir, Samsun, Konya ve Sakaryada da ü- ye sayıları 20 - 25'i geçmeyen şube- ler kurulmağa he al ilgi çekici tarafı, üye bulam: U Şu- belerin pahalı lokaller kiralamaları dernekler, paraları nereden buluyor- lardı? Mollalar işbaşına! Çok geçmedi, işin içyüzü bazı o- İaylarla anlaşıldı. Derneğin kuru- cuları ve mensupları, illerin zen- gin fabrikatör ve iş adamlarını Zi- yaret ederek, çalışmaları hakkında Di veriyorlar ve şöyle diyorlardı: Biz bu milletin dinini, mu- kaddesatını koruyoruz. Sizin malı- nızı, mülkünüzü teminat altında tu- 2 tuyo ruz. Biz olmasak, komünistler sizi perişan ederler. Bu sözleri dernek üyelerinin a ene larını karşılıksız bırakmıy: nasip bir yardımda bulunuyorlardı. Başka bir gelir kaynağı da, il ge- nel meclisleriydi. AP'nin çoğunlukta bulunduğu il genel meclislerinden, bu dernekler için yardım faslı ayrı- lıyordu. Meselâ, geçen yıl Milliyetçi Öğretmenler Derneğine İzmirde 60 bin, Konyada 30 bin, Sakaryada 5 bin liralık ödenek ayrılmıştır. Dernek sık sık bildiri yayınlıyor, Federasyonu tahrip etme amacı gü- den bu bildirileri köy muhtarlarına varıncaya kadar postalıyordu. Bu bildirilerde, derneğin, kendini oBir- lik ve Federasyon olarak gösterme- si savcılığı harekete geçirdi. Savcı- lık, Cemiyetler Kanununa aykırı o- lan bu davranış hakkında takibata Bir habere göre, Milli Eğitim Bakanlığın nda, * 'Ba- kanlığa milliyetçi bir karakter verebilmek için", Ta- geçti. , Yaklaşan seçimler, derneğin, faa- işiten iş adamları, Jiyet alanını genişletmesine yar gi dım etti. Dernek kurucuları ve mensupları, yayınladıkları bildiri- lerle CHP'yi suçluyor ve AP'ye oy verilmesini istiyorlardı. Seçim S0- nuçları alındığında dernek mensup- larının sevinci gerçekten görülmeğe değerdi. AP artık iktidara gelmişti. Federasyon üyelerinin derneğe ilti- hakı sağlanamasa bile, Bakanlığın kilit noktalan ele m al Na- sıl olsa, Bakan Orhan Dengiz avuç- larının içindeydi. Zira, oynanan 0- yunda Dengiz sahnenin önünde, Mil- liyetçiler Derneğinin eski mensup- arından, Koalisyon Hükümeti- nin Milli Eğitim Bakanı Cihat Bil- gehan onun hemen arkasında, Der- nek Başkanı Selâhattih Arıkan Bo- yacıoğlu ise onun gerisinde bulunu- yordu. 5 Mart 1966