YURTTA OLUP BİTENLER Orgeneral Sunay evinin merdivenlerinde Çankayaya subunun, çoğunluk başka parti ta- rafından elde tutulan bir Parlâmen- toda Cumhurbaşkanı be pek tuhaf olacaktı. Böylece, zaten bir kenarından dokunulan met İnönü ismi ortadan kalkınca Orgeneral Sunay, Türkiyede Cumhurbaşkanlı- ğının hiç bir huzursuzluğa vesile ve- rilmeksizin devredilebileceğinin de- lili sayılacak şekilde popülarite ka- zandı, AP'dekl tereddüt Ancak, Orgeneral Sunay âdeta Türkiyedeki bütün çevrelerin or- tak Cumhurbaşkanı adayı olarak ileri sürülürken AP'nin en yüksek kademesinde beliren bir tereddüt gözden kaçmadı. AP Genel Başkanı ve Başbakan Süleyman Demirel, kendisine bu konuda sual soruldu- gunda, sinirli bir tarzda ii Türkiye Cumhurbaşkanı ha- yattadır" dedi. Halbuki Süleyman Demire), bu- nu söylerken bilmekteydi ki Cemal Gürsel kurtulsa bile Türkiye kendi- sine yeni bir Cumhurbaşkanı seç- mekle mükelleftir. AP'deki, daha doğrusu AP'nin en yüksek kademesindeki bu tered- 6 doğru... düt üzerinde dikkatle duruldu. Par- lâmentoda AP oyları olmaksızın bir Cumhurbaşkanı o seçme imkânı yoktur. Gerçi seçimin ilk iki turun- da üçte iki çoğunluğun sağlanması mecburiyeti bulunduğu için bu tur- larda AP de tek başına kendi arzu- ladığı adayı seçtiremez ama, üçün- cü turda böyle bir imkân AP'nin e- line geçmektedir. Zira üçüncü turda yarıdan bir fazla oyla Cumhurbaş- kanı seçilebilmektedir ve AP Parlâ- mentoda bu çoğunluğa sahiptir. Geçen haftanın sonunda Orgene- ral Sunaydan, tıpkı öteki gazeteler gibi bir tabii aday olarak bahseden bazı AP yayın organlarında da bu haftanın ilk günlerinde üstü örtülü ihtirazi kayıtlar belirdi. Meselâ Sa- lı günü Yeni İstanbulda, bir sivil Cumhurbaşkanının niçin olamaya- cağı soruluyor, aynı gün Tercüman- da Kadırcan Kaflı "Cumhurbaşka- nının mutlaka general ve falan ol- ması gerektiğini söyleyenlerin mak- satları fitnedir. Paşa olmak şart mı- dır? Adam olmak gerek. Büyük Mil- let Meclisinde adam mı yok?" diyor- du Aynı gün Meclis koridorlarına gi- AKİS denler, Demirele yakın bazı millet- vekillerinin ağızında şu hikâyenin dolaştığını gördüler. "Şair Eşref taşrada bulunduğu sıralarda, me gelen bir ta nıdığı ile e ar: — Söyle bakalım, İstanbulda ne var ne e — Valla, haber şu: Sultan Hami- din bir oğlu oldu. — Allahaşkına Peki, ismini ne koymuşlar? — Ertuğrul Gazi! Eşref, elini alnına vurur: — Yapma yahu, biz de şu Os- manlıları yüzdük yüzdük sonuna geldik sanıyorduk, halbuki başladı Sımız noktaya dönmüşüz! " Bu fıkrayı mL 1961 yılın- da Gürselin seçilme şeklini hatırlat makta, 600 kişilik Parlâmentodan bir aday bulunamamasının demok- rasi adına yüz kızartıcı bir gerçek olduğu fikrini telkine çalışmaktay- dılar Beklenmedik durum üleyman Demirel ve çevresi için Cumhurbaşkanlığı Meselesi bek- lenilmediği kadar erken açıldı. İlk günlerin şaşkınlığını doğuran da bu- dur. Bu çevrenin hazırlıklı olmama- sı. Sunayın ismi etrafındaki hava nın önlenmesini engelledi. Akıllar başa toplandığında ise hayli geç ka- lınmıştı. Demirel - Zeytinoğlu ekibi, bazı tasavvurlarının fiil haline çıkarıla- cağı günlerde Kanunu, Seçim Kanunu, Kabinede değişiklik ve bir takım yeni tâyinler- Çankayada, İk- tidarını Başına daha uysal bir imza yetkilisinin bulunmasında (fayda görmüşlerdi. Gürsel o tarihe di devamlı bir huysuzluk çıkarmamış- tı ve Zeytinoğlunun mehareti se- vimsiz kararnamelerin Cumhurba: kanına en sonda imzalatılmasın» hep yetmişti. Ancak hem Demirel hem Zeytinoğlu Cumhurbaşkanında gidişe karşı bir mukavemetin art- tığını hissediyorlar, bunu çeşitli çevrelerin tetirine veriyorlardı. Gür- selin eski silâh arkadaşları tesir sa- hiplerinin başında geliyordu. Cum- hurbaşkanının bu çevreden muvak- katen uzaklaşması, bir AP'linin ve- kâleten Çankayaya çıkması işleri çok kolaylaştıracaktı. Durumdan memnunsuzluk, Gürselde manevi mi çöküntü yapmaya da başlamış- a Böğle bir devrede Cumhurbaş- kanlığı başdoktorluğu görevini Dr. Lütfi Vural gibi iyi kalp mütehas- sısı olan. fakat gösterişi seven ve 19 Şubat 1966