ğın DÜNYADA OLUP BİTENLER Orta Doğu İhtiyatlı yaklaşmalar İçinde bulunduğumuz haftanın ilk gününde, Kahire havaalanına, Bağdattan gelen bir uçak indi. İçin- de pek önemli bir kişi bulunmalıydı ki, Mısır devlet başkanı Albay Nâ- sır, uçağı karşılamak için, hem de yanında bütün ekibi olduğu faalde, alana kadar gitmişti. Nitekim, uça- kapısı açıldığı zaman merdiven- lerde kahirelilerin hiç de yabancısı olmadıkları bir yüz, Irak devlet başkanı Mareşal Arif belirdi. Orta- lıkta dolaşan söylentilere göre, Ma- reşal Arif Kahireye, zaman zaman canlanan Irak - Mısır birleşmesi ko- nusunda Başkan Nasır ile görüşme- ler yapmak üzere gelmişti. Bilindiği gibi, bu konudaki bütün iyi dilekli gürültülere rağmen, Irak - Mısır bir- liği şimdiye kadar birleşik bir aske- ri komutanlığın kurulmasından öte- ye gidebilmiş değildir. Bu birle- şik komutanlık da, Irak ordusu ku- -eyde kürtlerle uğraşırken Bağdatı sağdan veya soldan gelecek tehli- kelerden korumak için Irakta bulu- nan 20 bin kişilik Mısır kuvvetinin varlığını haklı göstermek amacıyla ortaya atılmış bir düzendir. Olaylara gerçekçi bir gözle bakı- lınca, kurulması düşünülen Irak - Mısır birliğinin hiç değilse bugün için kolay kolay gerçekleşmiyecek bir fikir olduğunu kabul etmemeye imkân yoktur. Suriye ile kurduğu birliğin ouğradığı acıklı sonuçtan sonra. Başkan Nasır, kendisine bu konuda yapılan bütün teklifleri bü- yük bir ihtiyatla karşılamaktadır. Ekonomik bakımdan kuvvetlenme- dikçe, kendinden geri arap ülkele- riyle yapacağı birleşmelerin aynı sonuca uğramaktan kurtulamıyaca- ğını iyice anlamıştır. Buna karşılık, Mareşal Arif de her türlü birleşme konusunda pek ihtiyatlı görünmek- -edir. Herşeyden önce bir Iraklı milliyetçi olarak, ülkesinin yöneti- mini mısırlı liderle paylaşmak niye- tinde değildir. Geçen yılın sonlarına doğru yaptığı ve Nâsırcı bakanların kâbine'den çıkarılmasıyla (o sonuçla- nan hükümet değişikliği bunu açık- ça ortaya koymaktadır. Öteyandan, 26 gereği gibi kullanıldığı zaman Irakı Orta Doğunun en zengin ülkelerin- den biri yapacak yeraltı /enginlik- lerini de, neye yarayacağı pek belli olmayan bir birleşme uğruna Mısır- la paylaşmak akıllıca bir davranış olmasa gerektir. Kurtlar ve tilkiler Birbirlerile yakın arkadaşlık bağ- ları olan iki lider bütün bu ger- çekleri pek iyi bilmekle beraber, çe- şitli nedenlerle, zaman zaman bir Mısır - Irak birliğinden söz açmak- tan kendilerini alamamaktadırlar. Bu nedenlerin başında, hiç şüphe- siz, Irak ve Mısır kamuoylarının baskısı gelmektedir. Kahire ve Bağ- dat sokaklarındaki adamlar hâlâ, araplara eski büyüklüğünü kazandı- racak bir birlik hasreti içindedirler ve Nasır ile Arifi bunu gerçekleşti- recek liderler olarak ogörmektedir- ler. Bu bakımdan, iki lider, hiç de- ğilse görünüşte/Mısır - Irak birliği- ni kurmak peşinde olmadıkları gün, ülkelerindeki itibarlarım önemli bi- çimde yitireceklerdir. Nasır ile Arifi zaman zaman bir Mısır - Irak birleşmesinden söz aç- maya zorlayan ikinci neden de, Ka- hire ve Bağdattaki yönetimlerin başka Orta Doğu devletleri karşı- sında birleşen bazı çıkarlarıdır. Bir kere, Suriyedeki Baas iktidarı, ken- dine has arap sosyalizmi anlayışıy- la, Irak ve Mısır başkentlerindeki kişisel yönetimleri tehdide devam etmektedir. Bilindiği gibi, Nasır ve Arif de sosyalist olduklarını söyle- mekle beraber, sosyalizmlerini bir parti yönetimine değil, kişisel dav- Oysa ranışlarına dayamaktadırlar. baasçılar, Orta Doğuda, sosyalizmi bir parti çevresinde teşkilâtlandırıp geliştirmeyi başaran ilk doktrinci- lerdir. Kahire ve Bağdattaki yönetimle- rin çıkarları yalnızca Şamdaki baas- çıların karşısında (o birleşmemekte- dir. Hem Nasır, hem de Arif, Or- ta Doğudaki bazı yeni gelişmeler so- nunda, ülkelerinin monarşik devlet- ler tarafından sarılmasından kork- maktadırlar. Halk diliyle söylemek gerekirse, çeşitli nedenlerle birbiri ni yemiyen, kurtlar için, şimdi bir de.tilkilere karşı ortak bir politika izlemek gereği belirmiştir. İşte A- rif- Nasır buluşmasının asıl amacı da, bu politikanın çizilmesinden başka birşey değildir. İslâmlar, birleşiniz! Arif ve Nasır çiftinin şimdi karşı- karşıya bulundukları en akıllı til- ki, hiç şüphesiz, Suudi Arabistan Kralı Faysaldır. Son günlerde gös- terdiği bütün davranışlarla, Kral Faysal, geçen Eylül ayında Kazab- lankada toplanan Arap Zirve Konfe- ransından bu yana yatışmış görü- nen araplariçi çekişmeleri yeniden başlatmak niyetinde olduğunu an- latmaktadır. Giriştiği geniş diplo- matik hücumda kendine taraftar toplamak için şimdiye kadar Ku- veyt, Tahran ve Ammana gitmiştir, önümüzdeki aylarda da Hartuma, hattâ Bağdata gideceği söylenmek- tedir. Kral Faysalın, sosyalist ve cum- huriyetçi fikirlerinden çok ürktüğü (AKİS — 36) 19 Şubat 1966