zamanını gene iyi seçmişti : Özden onbeş gin sonra ikinci çocuğumuzu dünyaya getirecekti. Bir gazeteci, bir fikir adamı, yani hapse girmeyi mesleğinin, normal devirlerde rizikosu saymayan biri için bir defa hapse girmekten daha feci olan nedir diye sorulacak olsa, bunun cevabı “ikinci defa girmek”tir. İnsan hapse ilk girdiğinde, hele bir akşam işinin başından alı- np demir parmaklıkların arkasına gönderile- cek olursa, başına gelenin ne olduğunu pek an- lamıyor. Hatta, kaderiyle ve başına gelenlerle kendi kendine eğleniyor, Önceleri inanamıyor. Bulunduğu muhitin ıstıraplı tarafları yavaş yavaş dokunuyor, Baştakı günlerin değişiklik hissi yavaş yavaş kaybolup ta onun yerini dâ- yanılmaz bir “hep aynılık” aldığında, ancak, bir karanlık yüreğine çöküyor. Fakat, ikinci defa hapse giren insan, hele bunu bildiği günlerde, bütün bu oyalayıcı unsurlardan da mahrum ka- yor. Kurutluoğlunun haberi teyit etmesiyle be- ni evimden alıp hapishaneye götürdükleri zamanı arasındaki devrede, bazı geceler, uykumdan siç- rayarak uyanırdım ve sabaha kadar gözümü bir daha kapatamazdım. Rüyalarımın hepsi birer kâbustu. Peşimden kovalarlardı, kovalarlardı, kovalarlardı ve ben bir uçsuz bucaksız boşluk içinde hep kaçardım. Uyanmam, bu kaçış esna- sında ayağımın bir yere takılmasi ve benim düş- memle olurdu, Gündüzleri içime birden tarifsiz bir keder dolardı. “Yarabbi, ben ne yapacağım? Ben ne yapacağım?” diye mırıldanırdım. Zira bu sefer, gideceğim ve bir yıl kalacağım yerin ne olduğunu biliyordum. Bu devre birbuçuk ay kadar sürdü, Karım doğum yapacağı için, kanunun müsaade ettiği dört aylık tehiri istedik. Savcılık, tabii Adnan Menderese sorduktan sonra bunun sadece bir aylık kısmını verdi. İlk çocuğumuzu ben yanın- da yokken, 'ben ilk hapis cezamı çekerken dün- yaya getirmiş olan Özdenin ikinci doğumunda da aynı halde olmasının âsâbi üzerinde tehliketi tepkiler yapmasından doktorlar korkuyorlardı. Aslan Özden! O günlere öylesine bir sabırla ve sessiz cesaretle katlandı ki.. Gülsün gibi Nurperi de Ankara Doğumevi» nin bir odâsında dünyaya geldi. Bir gece Özden sancılandı. Kayınvaldemle beraber doğumevine getirdik. Doğumevinde hazırlıklıydılar. Güzel Ben Nihat Erimin, Menderesin buvca a ve bu tarzda aleyhinde vaziyet aldıktan sonra birden bi- ti be tim. “N re onun müşaviri olmasını yadırgadığımdan dolayı durumdaki garabe demiştim nasıl Menderesin yanında çalışır?” ihat Erim bunu ei kırıcı ve şeref zede- benim leyici bir olaymış gibi yazdığımı söylediler, öylelikle de Nihat Erimi şerefsiz ve haysiyetsiz bir insan- mış gibi gösterdiğimi bildirdiler