Üç gazeteci: Başbakan tarafından haber verilen karari 10829 esas, 14457 karar numarası ve 25 Ekim tarihiy- le ancak 27 Ekimde Ankarada bana tebliğ olun- du. Kararı, kararın imzalanmasından dokuz gün önce icra kuvvetinin başı bilmekteydi. Sonradan bizim yaptığımız araştırma ve ce- reyan eden bazı hadiseler bunun bir telepati ne- ticesi olmadığını gösterdi. Temyizin ın dâ- valarına bakan ve başkanlığına, Menderesin unutulmaz Adalet Bakanları tarafından Celil Cevherioğlu diye bir adamın getirildiği 3. Ceza Dairesinde sahiden benim dosyam 16 Ekim gü- nü görüşülmüş. Demek ki gizli cereyan etmesi gereken ve henüz kesinleşmemiş müzakereler hemen o gece, Ankaradân uzakta olmasına rağ- men Mendörese duyurulmuş. Celil Cevherioğlu 1961 seçimlerinde A.P, nin İstanbuldan senatöl adayı olacak, partisi onu meydan mitignlerinde “işte, Celil Cevherioğlu!. Damat Beyi bir yıl içe- ri tıkan aslan hâkim..” diye takdim edecek ve 3. Dairesinin eski Başkanı bu sıfatıyla teştii mecliste bir.devre kalacaktır. Menderesin ilgi- sine gelince, o hep devam edecek, 27 Mayısta Başbakanlık kasası açıldığında içinde, benim hapishaneden Özdene yazdığım bütün mektupla- rın birer sureti bulunacak, sorgu zabıtlarına gö- ve bu husus Menderese sorulduğunda Sabık Bus: kan, o, Yassıadadaki hiç bir şeyden habersiz- miş tavrıyla sorgu hâkimine şu cevabı verecek: “ Metin Tokerle hanımı Özden Toker 80 . Ülkü Arman, Fatin Fuat ve Şinasi Nahit Berker, O tarihlerde bicincisi ile üçüncüsü Mubalefeti temsil ediyorlardı, ikincisi İktidar organı Zaferin umumi neşriyat müdürüydü. Çok şe- yi gözü kesen Menderes, Fatin Fuatın hapsedilmesi bahis konusu olduğunda onu kurtarmadı. Beiki de bu suretle kendi vicdanına karşı rahat etmek İstiyor ve kestirdiği parmakları şeriatın kestiği parmaklar olarak görmeye çalışıyordu. arasında teati edilen mektupların bir kelimesi- ni okumadım ve bunların büromdan çıktığını ilk defa sizden işitiyorum. Belki Metin Tokerin cezaevinde bulunduğu sırada bu mektupların örnekleri alınmış ve Dahiliye Vekâletince Hu- susi Kalem Müdürlüğüne getirilmiş olabilir. Fakat benim böyle bir şeyden katiyen malümu- tım yoktur.” Benim hakkımda 25 Ekim günü imzalanan kararı devrin Başbakanının 16 Ekimde bildiği umumi efkâra açıklanacak, bunu gene Isparts- da İsmet İnönü bir nutkunda bildirecek, Mecli- se sözlü soru verilecek, tabii o tarihte bir şey çıkmayacaktır. Ama “Menderesin bu “yaptım. oldu” zihniyetinin aksine, aslında hiç bir şeyin olmadığı da birbuçuk yıl içinde ortaya çıkacak- tır. Bu kadarını tahmin etmekten'aciz kaldığım için, bir yıl hapis de yatmış bulunsam; biraz mazur görülebilirim, değil mi? Hakikaten tah- min etmedim, hakikaten hatırıma getirmedim. Bunu, 1958'in sonbaharında rejimin ne hale gei- miş olduğunu anlatmak için naklediyorum. Kayhanın telefonundan hiç kimseye bah- sstmedim. Sadece, avukatım Sahir Kurutluoğ- luydu. Ona söyledim. O, el altından bir araştıt- ma yaptı. Fakat ilk başta Menderes kadar me- sre olamadı, -ayerişu.Truuğunu ancak bi! kaç gün sonra tesbit edebildik. İkinci bir dei# dâwd hapse gireceğim anlaşılıyordu. Mendes