Fatihalı Baskın Atatürkçü, dürüst, memleketsever aydınları komü- nistlikle suçlama çabalarının seçimlerden sonra de- vam ettiğine, seçim kampanyası sırasında politikacı- lara yöneltilen okların bu defa, aynı vasıftaki Milli Eğitim mensuplarını yaralama ve saf dışı bırakma he- defi güderek, gündengüne kanlanıp canlandığına bu sü- tunlarda, birkaç defa değinmiştim. Durumun tahmin- lerden çok daha kötü ve hızlı bir gelişme gösterdiği, son günlerde meydana gelen ve tehdit olmaktan çıkıp icraat safhasına giren bir takım olaylarla anlaşılmaktadır. Kara kuvvet, bugün, Türkiyenin her köşesinde, aydın öğretmene ve aydın okul çevresine karşı, birçok yer- lerde okul-aile birliklerini âlet ederek, hücuma geçmiş, sistemli bir çalışma içine girmiştir. AP, bilerek veya bilmiyerek, iktidarı ile bu hareketleri desteklemekte- dir. Ben misal olarak tek bir olayı ele alacağım. Ama Türkiyenin hemen hemen her köşesinde, bugün, bir- birine çok benziyen olaylar, milli eğitim politikamızı Atatürkten öncesine götürmek isteğinin gafleti için- de, birbirini izlemektedir. Baskın sırası tiyatrolardan sonra şimdi de okul toplantılarına gelmiştir. 12 Aralık 1965 Pazar günü ya- pılan Tarsus Lisesi Okul-Aile Birliği kongresi, bu top- lantıya katılmaya yönetmelikçe hakkı olmayan, velilik sıfatı taşımayan kimseler tarafından basılmıştır. Mü- tecavizler, kongre başkanlığını ve kâtiplikleri ele ge- çirerek, kongreyi "şüheda için okunacak beş dakika- lık fatiha" ile açmışlar, Okul Müdürüne söz hakkı ta- nımayıp, yeni yönetmeliğin izahını yapmasına da mü saade etmiyerek, toplantıyı Müdürle terkeden 40 öğ- retmeni, 150'ye yakın veliyi komünistlik ve dinsizlik- le suçlamışlardır. Bununla da yetinmeyerek, kızların uzun entariler giymelerini istemişler, gülünç ve iğ- renç temennilerde bulunmuş, polisin müdahalesine rağmen, kaba kuvvete dayanarak kongreye devam et- mişlerdir. Olay, İçelde çıkan Çukurova adlı gazetede üzün- tüyle, fakat gene İçelde çıkan "günlük, siyasi, milli- Jale CAND Yü ve Mr İçel Postası adlı gazetede öv- ile anlatılmı: Veli mn ve kongre başkanlığına usulsüz ola rak getirilen Hilmi Türkmen, İçelde gezici vaizlik yap- maktadır ve kendisini kongreye "Müslüman Kardeş- ler"in davet ettiğini bildirmiştir. Şimdi akla bir soru gelebilir: Peki ama, AP İkti- darının bunda suçu nedir? İddiaya göre bütün mesele, birbuçuk ay önce, çe- şitli şikâyetler ve müfettiş raporundan sonra mecbu- ri nakilleri vu kararnameleri Ee üç öğretmenin nakillerinin, yeni bir emre akanın teli ile dur durulmasından ileri gelmektedir. "AP ileri gelenleriyle ağalar işe müdahale etmişler, bu öğretmenler de veli olmıyan kimselere davetiye sağlıyarak, bunların, fa- tihalı baskın ile okulda bir terör havası yaratmaları na önayak olmuşlardır. Gene iddiaya göre, DP'li bir eski milletvekilinin bir özel kolej açması, Lisenin iti- barını zedeleme çabalarında rol oynamaktadır. Bugün Türkiyenin birçok yerlerinde nurcu öğret menler işbaşına getirilmekte, aleyhinde müfettiş ra- porları bulunanlar yeni İktidara sığınırken, atatürk- di eğitimciler çeşitli iftiralarla ar mma saf dı- şı bırakılmaya çal lışılmaktadır. Mahalli g; zetele eri bi- İeyei bir kimse her gün, bu kabil yeni bir haberle karşılaşabilir. Adıyamanda bu çeşit tayin ve nakiller yapılırken İçelde lise toplantısı basılmakta, Bursada öğretmenler, bir İl Genel Meclisi üyesi tarafından top- yekün tehdit edilmekte, (Balıkesirde Gömeç bucağı Tonguç İlkokulunun ismi değiştirilmektedir. Kendisini Taya muhafazakâr partisi olarak ilân eden AP, bu ara gelmemelidir. Onan muha faza etmek istediği « şey elbette ki Atatürkten öncesi de- gil, Atatürkten sonrasıdır. Eğer oy toplama pahasına oyuna gelir, iktidarı ile bu oyunları desteklediği his- sini uyandırırsa bunca emek verdiğimiz demokrasimi- ze yazık olur. Çünkü bu memlekette atatürkçülüğü ka- ba kuvvetle öldürmek mümkün değildir. gili anlaşma yapılmıştır. Bu arada hastahane yapılmış, fakat çıkan bir kanunla Sağlık Bakanlığına devre- dilmiştir. Balıkesir Özel İdaresi, hastahane Sağlık Bakanlığına dev- redilince İller Bankasına olan bor- cunu ödemek istememiş ve 1959'a adar hiç bir taksit yatırmamıştır. 1959 yılında İller Bankası alacağını tahsil için İcraya başvurmuştur. Bunun üzerine Balıkesir milletvekil- leri araya girmişler ve zamanın ik- tidarının işe el koymasını sağlamış- lardır. İmar-İskan Bakanı Medeni Berk, Bankaya bir yazı yazarak, şu emri vermiştir: "....borçların faizle- rinin de inzimamı sureti ile ilk istik- razdan daha fazla meblâğa baliğ o- lan 2.639.142 lirasının icra yoluyla tahsiline tevessüle sebebiniz anlaşı- lamamıştır. Zira bu yol, hususi mu- hasebeye avukat ücreti ve icra mas- 15 Ocak 1966 rafı ile birlikte 350 bin liralık bir munzam külfet tahmil etmektedir: Badema bütün idarelerin borçları- nın hisselerinden tevkifat suretiyle itfasının usül ittihaz edilmesini ve vekâletimden izin istihraç oedilme- dikçe ortak idarelere munzam kül- fet tahmil eden icra yoluna asla gi- dilmemesini dilerim." Bundan sonra icra takibatı dur- durulmuş ve Balıkesir Özel İdaresi- nin borcu, Bankadaki hisselerinden tevkifat suretiyle tahsil edilmiştir. Bankanın alacağı, faizleriyle birlik te 1771964 tarihinde bu şekilde, tamamen karşılanmıştır. e Hesap böylece o kapatılmışken, İller Ban- kası Hukuk İşleri Müdürü Kemal Gönenç, sanki borç İcra yoluyla ka- patılmış ve avukatlık ücreti hakkı doğmuş gibi bir tutum takınarak İkraz ve Krediler Müdürlüğüne bir yazı yazmış ve dosyanın muamele- den kaldırılabilmesi için 67 bin 938 liranın daha Balıkesir Özel İdaresi- nin hissesinden kesilmesini talep et- miştir. Oysa aynı Kemal Gönenç, Bankanın Özel İdareye icra takibi- ni durdurduğuna ve hiçbir munzam ücret talep etmeyeceğine dair bü- tün taahhütlerinden haberdar ve bunlardan bazılarına da imza at- mış bir kimsedir. Gaye, 67 bin lirayı ele geçirmektir. Gönençin yazısı Ü- zerine para Balıkesirin hissesinden kesilmiş, fakat itiraz üzerine tekrar serbest bırakılmıştır. Mahzendeki dosya Fakat Hukuk servisinin bu parayı ele geçirme ümidi ve teşebbüsle- ri sona ermemiştir. Durum böyle iken ve borç 4 ay ewel bütün faizle- riyle kapatıldığı halde, Hukuk ser- visinden avukat Ahmet Büyükba- 9