YURTTA OLUP BİTENLER şar, arkadaşının yerine imza ettiği bir yazı ile İcraya başvurmuş ve şunu istemiştir: "..... borcun aslı ile icra masrafları ve vekâlet ücretinin tayin ve bu kısımlara ait hesabın yapılarak borçlu idareye muhtıra tebliğini ve muhtıranın elden veril- mesini arz ve talep ederiz." Görüldüğü gibi, bu yazıda, as- lında Bankanın tahsil etmiş olduğu bir borç, İcra dairesine, tahsil edil- memiş olarak bildirilmektedir! Ba- lıkesir Valiliği bir süre sonra, An- kara 6. İcra Memurluğundan, İller Bankasına 2 milyon 290 bin lira borçlu olduğunu bildiren bir yazı alınca şaşırmıştır. (o Valiliğin itiraz yazısına Hukuk İşleri Müdürü Ke- mal Gönenç ile müşavir avukat Me- lih Nihat Akkayan, tehdit kokusu taşıyan bir yazı yazmışlar, eğer a- vukatlık ücreti borç bakiyesi ola- rak ödenmezse, esas borcun icra dı- şı yollarla tahsil edildiğinin İcraya bildirileceğini ve bu takdirde 43 bin 625 liralık kanuni ee harcının eklenmesiyle Özel İdarenin 109 bin liralık bir külfete gireceğini hatır- latmışlardır. 65 bin liralık avukatlık ücretini ele geçirebilmek için bu mektupla tevessül edilen hukuki şantaj, res- mi yazının şu paragrafında açıkça belli olmaktadır: "Ödemelerin ha- ricen yapıldığı hususu icra dairesi- ne bildirildiği takdirde; özel idare- nizin 43.662590 liralık tahsil harcı ile beraber icra masrafı olarak ban- kamıza 109.077.000 lira borcu olacağı şüphesizdir” nun üzerine Balıkesir Valiliği, dei li belâ kabilinden, 65 bin | avukatlık ücretini bakiye mi gibi ödemeyi kabullenmiş ve böyle- ce, hazinenin hakkı olan 43 bin 623 lira 90 kuruş da kaçırılmıştır! Dev- let dairelerinin birbirlerine mali o- yun oynamaları bu avukatlar saye- sinde Türkiyede -Rıpley'in kulakları çınlasın- cereyan etmiş olmaktadır. Babüroğlu, olayı öğrenince der- hal, tahkikat açılması için emir ver- miştir; Tahkikat, Hukuk İşleri Mü- dürü Kemal Gönenç, müşavir avu- kat Melih Nihat Akkayan, avukat Sami Coşarcan -Menderesin meş- hur Basın Savcısı- ve avukat Ahmet Büyükbaşarın aleyhinde sonuçla- nınca da vekâlet ücretine fazla düş- kün avukatların görevleri değiştiril- miş, ayrıca, aldıkları paranın istir- datı için dâva açılmıştır. işte, Babüroğlunun en çok ten- kit edildiği konulardan biri olan tâ- yinler meselesinin içyüzü budur. Şimdi bu avukatlar Zafer gazetesin- de her gün buluşmakta ve Babüroğ- lu aleyhine yapılacak tezvirata yar- dımcı olmaktadırlar! İller Bankasında Babüroğlu hak- kında yapılan tahkikatın neticesin- den sonra hükümetin bu konuda AKİS nasıl bir tutum göstereceği bilin- memektedir. Ama mesele ortada- dır. Roller bellidir. Sahnede, başa- rılı bir yönetici, bu yöneticiye kız- gın ve elinde gazete bulunduran bir müteahhit, birkaç bin liralık ve- kâlet ücreti uğruna devlet prestiji- ni sarsmaktan çekinmeyen hukuk cambazları ve Demirel Hükümeti vardır. Nasıl biterse bitsin, bu oyu- nun finali büyük anlam taşıyacak- tır. Kıbrıs Ya, buna ne demeli? Kıbrıs meselesinde Birleşmiş Mil letlerde uğranılan hezimetten sonra suçu üzerinden atmak için gözünü maziye çevirerek, "İnönü neden Adaya çıkmadı?" teranesini tutturan ve Johnson'un Mektubunu açıklamıyarak, iyi bir siyasi oyun çevirdiğini sanan İktidar, şu gün- lerde yeniden biraz üzüleceğe ben- zemektedir. İktidarı biraz üzecek olan bu meselede baş rolleri, 24 Mart 1965 de Chicago'da verilen bir konferans ile bunu gözden kaçırmayan sistem- li, ciddi ve son derece dikkatli bir politikacı oynamışlardır. Söz konu su konferans, Amerikanın eski Dış- işleri Bakanı ve Kıbrıs meselesine bir zamanlar resmen karışmış olan, Amerikan Hükümeti temsilcisi Dean Cumhuriyet Senatosunda Kıbrıs için Genel Görüşme Havanda su dövdüler 15 Ocak 1966