İktidarın daima taktiğini teşkil etmiştir. Mese- lâ, haksız oldukları bir mesele var, değil mi? Hemen işi lâf kalabalığına boğmak veya o sı- rada başka bir hadise yaratmak suretiyle dik- kati o taraftan uzaklaştırırlardı ve sonra o anı geçiştirdiklerini sanırlardı. C.H.P.nin 1958'le- re kadar bu oyuna kapılmamış olduğunu söy- lemek zordur. 1958 o bakımdan da bir dönüm noktasıdır. O tarihten itibaren inisyatif çok da- ha geniş ölçüde İsmet Paşanın eline geçmişti ve tartışma konularını artık o tayin ediyor, do- zu o veriyor, istediği çatışmaya giriyor, iste- mediğine girmiyordu. Buna mukabil D.P. saf- larında 1958 ile 1960 arasında görülen, tam bir şaşkınlıktı. Unutulmamalıdır ki 27 Mayısın are- fesinde Menderes bir, seçime gitmek istiyor, bir. bundan vazgeçiyor, bir, istifayı düşünüyor, bir cayıyor, bir, bazı safra Bakanları atmayı ka- rarlaştırıyor, bir bunların muhafazasını tercih ediyordu. O hafta da İstanbulda İsmet Paşa, Namık; Gediğe "Başka kapıya git!" tarzında bir cevap verdi ve memlekete yakında çok daha önemli- şeyler söyleyeceğini bildirdi Tabii bu Ankarada, kulaklara bir daha kar suyu kaçırdı. İsmet Paşa onbeş gün kadar İstanbulda, Heybeliadada kaldı. Hemen her gün denize gi- riyordu. Güneşten yanmıştı. Canlı, sıhhatli bir hali vardı. Kendisine "Paşam, sıkı mücadele size yarıyor" diye takılıyordum. Keyifle gülü- yordu. Onun bu rahat haliyle D.P. Büyüklerinin sıkıntılı, berbat hali arasında 1958 yazında ne büyük fark vardı. Her şey, bir sakat yolu tut- muş bulundukları için D.P. Büyüklerine mesele oluyordu. O günler zarfında bir gece, Heybeliada- dan meşhur Viya motörüyle Ortaköye, Lidoya gittiğimiz akşamı hatırlıyorum. Deniz nefisti. Sanırım, mehtap da vardı. Gidişimiz rahat geç- ti. Lidoda C.H.P.'liler bir yemek tertiplemişler- di. İsmet Paşaya müthiş tezahürat yaptılar. Partili hanımlar, kayınvaldemin hiç tasvipkâr olmayan nazarları altında Genel Başkanlarını şapur şupur öptüler. Kayınvaldem, hanımlar kocasının elini öptüklerinde gene müsamahalı- dır. Ama, yanaktan öpmenin lüzumunu da, doğ- rusu anlamaz. DP. Grupunu teşkil eden milletvekilleri, Muhalefetin önergesi gürültüye getirildikten sonra ezik hal- de salonu terkettiler. Ama aslında bunlar bir cesaret, hattâ bir fikir sahibi değillerdi. Kaderin sev- kiyle memleket kaderinde söz sahibi olacak bir mevkiye gelmişler, fakat orada kalmaktan başka şey düşünemez olmuşlardı. Yukarda görünen, D.P.'nin 1950 seçimleriyle Meclise giren grupudur. Bu kellelerden, sonuna kadar, D.P. içinde kalanlar çoğunluğu teşkil ettiler.