İktidar, Muhalefet Grupunun toplantıya davet ilânını, yn parası mukabilinde dahi okut- mamıştı. Barutçu bu izahatı verince, milletvekilleri İktidarın hafifliği karşısında şaşırmışlar. Bir hayli söylenmişler ve D.P.'nin adam olmayaca- ğına bir defa daha iman etmişler. ,"Menderesi uğurlatma" oyunu boşa çıkın- ca, İktidar çevrelerinde bir karışıklık oldu. Çok D.P. milletvekili, hattâ ileri geleni, Menderesin İstanbuldan geri gelmesi ve Mecliste bulunma- sı taraflısıydı. Bunların başında Sıtkı Yırcalı vardı. Zira Menderes, Avrupaya gidiyorum di- ye Esenboğada âlâyıvâlâ ile uğurlandıktan son- ra, gide gide İstanbula inmişti ve geceyi Park Otelde -yahut yavuklusunda- geçirmişti. O ge- ce Ankarayla Park Otel arasında bir çok tele- fon muhaveresi olmuş. Menderese, Başkente dönmesi için ısrar edilmiş. Menderes bir ara, bu görüşü doğru bulduğunu da belirtmiş. Bundan dolayıdır ki Cumartesi sabahı, E- senboğa hava alanında Sanayi Bakam Sıtkı Yırcalı tereddütlü anlar yaşadı. Yırcalı, bir açı- lış töreninde bulunmak için Balıkesire gidiyor- du. Yeşilköye inecek, oradan Balıkesire geçe- cekti. Fakat Menderesin, Mecliste bulunmak üzere Ankaraya gelip gelmeyeceğinden emin olmak istiyordu. Menderes Mecliste bulunacak- sa, Yırcalı hareketini tehir edecekti. Yok, gel- miyorsa, yoluna devam edecekti. Onun için ku- leye haberler gönderiyor, İstanbuldan Başbaka- nın uçağının ya gelip gelmeyeceğini 6ğ- renmek istiyordu. Fakat bir türlü kesin bilgi alınamıyordu. Bu sırada uçağın hareket saati geldi. Ba- kan, bu tarz idarelerde görülen fütursuzlukla emir yerdi: "— Hareketi tehir edin!" , — Hoparlörler bir "teknik ârıza"dan dolayı İstanbul uçağının geç hareket edeceğini, kati hareket saatinin bilahare bildirileceğini ilân ettiler. Yırcalı yarım saat daha haber bekledi, Baş- bakanın niyeti meçhuldü. Yolcu uçağını beklet- mek büsbütün rezalet olacak, onar hadiseyi öğreneceklerdi Sanayi “Haydi, gide- lim" dedi. Eğer Menderes Mecliste bulunmaya karar verirse, Yırcalı da onunla birlikte Anka- raya gelir, tekrar Balıkesire giderdi. Menderes gelmedi. Menderes gelmedi ama, Meclisin toplantı halinde bulunduğu saatlerde buna katılmayan Hükümet Başkanının memleket hudutları dahi- linde olmasının garabeti gözden uzak tutula- madı. Adenauer ile de randevusu Pazar günüy- dü. Ne yapılsın? Koca Viscount, sadece Başba- kan Menderesle Özel Kalem Müdürü Muzaffer Ersüyü ve onun muavini Şefik Fenmeni aldı, Parise götürdü. Sanırım, buna "Parise kaçırdı" demek daha doğrudur. Menderesin Pariste yapacak hiç bir şeyi yoktu. Bir otele indi, geceyi orada geçirdi. Bir ara Champs-Elysces' de aval aval dolaşmış. Hal- buki aynı gün, Mecliste kıyamet koptu. Biz o Cumartesi günü İsmet Paşayla öğle yemeğimizi Ankara Palasta yedik. Salonda bir çok D.P. milletvekili vardı. Hepsi bizi seyretti- ler. Çoğunun gözünde düşmanlık vardı. Bir kıs- mı kinle bakıyordu. Bazısının nazarları küçüm- seyiciydi. Hiç biri ilgisiz değildi. Otelden bera- ber çıktık. O ön kapıdan, ben, gazetecilere mah- sus yan kapıdan Meclise girdik. Genel Kurul salonu ağızına kadar doluydu. Çok kimse, celseyi Refik Koraltanın idare edeceğini sanıyordu. Başkanlık kürsüsüne D.P.'nin marifetli Başkan Vekillerinden İbra- Kirazoğlu çıktı. Önce, Menderes Kabinesine Server Somuncuoğluyla Sebati Atamanın gir- diklerine dair Cumhurbaşkanlığı tezkeresi o- kundu. C.H.P.'iler bu eski arkadaşlarının si- yaset hayatındaki başarılarını alkışlarla karşı- ladılar ve salondan şen kahkahalar yükseldi. Bazı C.H.P.'liler alayla "Allah bağışlasın" diye bağırdılar. Buna D.P.liler bile güldüler. Aslı- na bakılırsa, dünya kadar eski ve halis D.P.'li dururken bu m dönek C.H.P.'linin Bakanlığa atanmaları D.P. Grupunda da infial YATAĞMŞĞ. Tezkerenin okunmasından sonra, Başkan Hükümete söz verdi. Hükümet, Namık Gedikti. Dışarda bulunan Dışişleri Bakanı Zorluya İçiş- leri Bakanı Gedik vekâlet ediyordu. Fanatik doktor, lâcivert elbiseleri içinde pek şıktı. Elin- de bir metin vardı. Bu, Menderesin hareketinden önce hazırlanmış, onun tarafından görülmüştü ve her gece radyoda okunan Radyo Gazetesin- den de fazla farklı değildi. Gedik bunu, davudi bir sesle kıraat etti. Celsenin sürprizi ondan sonra ortaya çıktı. Daha İçişleri Bakanı kürsüden inerizn rahim ğlu görülmemiş bir aceleyle Muhalefetten gelen O takrirleri okutup bunla- rın sahiplerine dahi söz vermeksizin hepsini reddettirdi ve celsenin tatil edildiğini, Meclisin 1 Kasıma kadar kapatıldığını ilân ediverdi. Evvelâ herkes bir şaşırdı. Ne oluyordu? Bu ne biçim müzakereydi? Kirazoğlu kürsüden he- men aşağı atlamış ve kapıdan dışarı çıkmıştı. Tenbihli D.P. milletvekilleri de salonu boşaltı- 91