YURTTA OLUP BİTENLER layan İkinci Dünya Savaşının güm- bürtüsü arasında tamamiyle uygula- namadı Bu, özellikle İmrozdaki -nü- fusunun 2645'i türk olan Bozcaadada durum biraz daha değişiktir- rum- ların kendi hallerine terkedilmeleri ve yapılacak menfi propagandaya tamamen açık olmaları demekti. “Megalo İdea" kampanyası ise, bi- lindiği gibi, Akdeniz ve Egede bütün şiddeti ile devam ettiriliyordu. Çoğu Yunanistandan, bir kısmı da Heybe- liada Ruhban Okulundan gelen öğ- retmenler bu adada, kontroldan u- zak şekilde, pervasız bir faaliyet göstermeye başladılar. Atinada, İs- tanbulda ve dünyanın çeşitli yerle- rinde "İmroza yardım" adıyla kuru- lan ve siyasi amaçlar taşıdığı kurt- lar ve kuşlar tarafından dahi bili- nen derneklerle Rum Ortodoks Kili- sesinin işbirliği gerekli ortamı ve imkânları sağlıyordu. 935 yılında, çeşitli Bakanlıklara mensup kimselerin hazırladığı bir rapor durumu ortaya koydu ve ba- zı tedbirler tavsiye etti. Raporda, bu tedbirlerin bir plân dahilinde yü- rütülmesi öngörülüyordu. Mali im- kânsızlıklar sebebiyle bu plân uygu- lanamadı ama, tedrici iskân ve öğ- retim tedbirleri alındı. Bununla il- gili olarak, 200 kadar aile İmroza yerleştirildi, öğretim kontrola alın- dı ve kanuna uygun olarak türkçe yaptırılmaya başlandı. DP'nin merhabası DP 1950'de iktidara gelince, seçim- lerde çok büyük bir k sağla dığı bu adalardaki seçmenlerinin parti kanalından gelen isteklerini kurmadı. DP'li Ömer Mart derhal bir kanun teklifi hazırladı, Meclise ver- di ve bu, sessiz sedasız kabul edili- verdi. Bu teklif çok kısa idi. 1151 sa- ydı kanunun 3. Maddesi yürürlük- ten kaldırılmıştı, o kadar! Ama anla- mı büyücekti. Çünkü 3. Madde ile birlikte 4 türkçe ve lâik öğretim mec- buriyeti de kalkmıştı. DP idaresi, bu adalardaki rumların paşalar gibi yaşadıkları bir idaredir. Belediye başkanı onlardan, muhtar- lar onlardan, parti ocak ve bucak başkanları onlardandı. Geriye kalan birkaç devlet memurunu da, bilinen entrika kaabiliyetleriyle kolayca ida- re edebiliyorlardı. Bu yıllarda, bura- daki türk nüfus oranını yükseltmek için yerleştirilmiş olan karadenizli aileler birer ikişer kaçmaya başladı- lar. Rum delikanlılar, bağlarındaki 12 Refet Sezgin Yutturmaca (yok! fideleri kesiyorlar, tarlalarına ö- küz sokuyorlar, her türlü baskıyı ve şirretliği gösteriyorlardı. Şikâyet bir işe yaramıyordu. Çünkü şikâyet mercilerinin çoğu rum asıllı kimse- ler tarafından doldurulmuştu. DP'- nin zirai kredi politikası da rumla- rn lehine, karadenizli türklerin a- leyhine işledi. Sen Sinod Meclisi üyesi olan Me- liton adlı metropolit, bu yıllarda İmrozda en nüfuzlu kimseydi. Ada- daki Ziraat Bankası Şubesinde her an çekebileceği yüzbinlerce lira, em- rinin altında bir sürü papaz, Yuna- nistan ve İstanbulla da temas im- kânları vardı. Çok kimsenin söyle- diği, İmroza göre biraz fazla kültür- lü ve vasıflı olan -iki üniversite bi- tirmişti- Melitonun, elenizm gayret- lerini yürüttüğüdür. Melitonun da çabaları ile 6000 nüfuslu İmrozdaki Manastır sayısı 200'ü aşmış -bu ka- dar çok manastırın ne işe yaradığı düşündürücü bir sorudur- karade nizlilerin tamamına yakın kısmının ayrılması ile rum nüfusunun oranı yine ?o 95'e yükselmişti. Bu sıralarda İmroz, Türkiyeden dışarıya altın ve döviz kaçırılmasın- AKİS da -ve diğer kaçakçılık faaliyetlerin de- başlıca yol haline geldi. Usul ba- sitti: Çanakkaleden İmroza teneke ile altın götürülse dahi buna kimse karışamazdı. Çünkü orası da vatan toprağı idi. Gece balığa çıkan tekne- ler ise kontrol edilmiyordu. Eğer bu teknelerin birinde Türkiyede kazan- dığı parayı Yunanistana transfer et- mek isteyen bir rum tüccar varsa, işi çok kolaydı. İmroza çok yakın o- lan Semaderik adası açıklarında başka bir tekne ile buluşmak yetip de artıyordu bile... Bu yolla, 10 yıl içinde milyarlarca liralık döviz ve altının kaçırıldığını maliyeciler tah- min etmektedirler. Vargel bozuluyor 27 Mayıs Devrimi -hemen değil ama kısa bir süre sonra- bu var- geli de bozdu. Durumu inceleyen il- gililer, Başbakan İnönüye bir rapor verdiler. İnönü, Lozan murahhası İsmet Paşa sıfatıyla imzaladığı and- laşmanın bu adadaki uygulanma tarzını görünce hayretler içinde kal- dı ve derhal kolları sıvadı. Mesele Milli Güvenlik Kuruluna götürüldü ve derhal gerekli tedbirler tesbit e- dilip, karara bağlandı. e Çanakkale CHP milletvekili Burhan Arat, bu tedbirlere paralel olarak bir kanun teklifi hazırladı ve çeşitli partilere mensup 30 kadar milletvekiline im- zalatarak, Meclise verdi. Bu teklif, DP'li Ömer Martın teklifiyle kaldı- rılan 1151 saydı kanunun 3. Madde- sinin tekrar yürürlüğe konulmasını öngörüyordu. Yani öğrenim yine türkçe yapılacaktı. Teklif, Kıbrıs o- laylarının yarattığı reaksiyoner ha va içinde Meclisten kolayca geçti. Geçti ama, bu arada İmrozlu rum- lar, teveccüh ettikleri partiyi sıkış- tırmaya ve oylarının fatura bedelini istemeğe koyulmuşlardı. AP Çanak- kale milletvekili ve birkaç arkadaşı, teklif kabul edilmeden önce, tasa- rıya koydukları imzaları geri aldık- larını ilân ettiler. Bu arada gerekli güvenlik tedbir- leri de alındı. Adaya bir jandarma taburu gönderildi -o zamana kadar asayişi birkaç polis temin ediyor- du!-, jandarma botlarının girmesine imkân vermeyecek kadar dar olan liman genişletildi. Aratın kanun tek lifi kabul edildikten sonra da rum okulları kapatılarak, türkçe tedri sat , yapacak okullar açıldı. Ayrıca, zirai çalışmalar yapabilecek bir ha- pishane ile bir öğretmen okulu bi- 8 Ocak 1966