Tüli'den haberler Kokteyl mi, (Gecirdiğimiz v2 çe öğleden sonra Hariciye Köşkünün kapı sından giren r, birbir. lerine, “acaba yanlış mı geldik?” diye sordular. Yanlış gelmemişler- di, çay sâat 15'de başlıvordu, fakat Köşkün salonlarını dolduran kadın ların görünüşü biraz garipti. Hepsi de bir kokteyle gider gibi giyinmiş- erdi: dantel elbiseler, üzeri pırıltılı brokar elbiseler, saten iskarpinler... Misafirlerini kapıda o katşılayan Nazmiye Demirel de son derece şık- tı, vizon rengi dantel tayyörü, bej - rose tül şapkası, saten iskarpinle- riyle herhangi bir kokteyle gitse hiç kimse kusur bulamazdı. Fakat saat 15'de başlayan bir çay için bu, biraz aşırı bir şıklıktı. Bu şıklık ortasın da, başta Fransız sefiresi Mme. De Juniaç, bazı sefireler sade tayvyörle- ri ve küçük şapkalarıyla dikkati çe- kiyorlardı. Saat 15'de ve bir yardım derneği vararına n bir çay yn €0 uygun kiyafeti celi givmiş- , hiç şilphesiz. Çaya gelen kadınlar arasında sigara tiryakisi var mıydı, bilinme- mektedir. Ancak, duvardaki “Lütfen sigara etmemeli yazısına herkes bövun eğdi. Yazının sırm da sonrü- dan çözüldü: Devlet Operasına mi- salir gelen Istanbullu bariton Mete Uğur ile Carmen operasının başarıl Mikcalla'sı küçük bir konser verdi ler. Meral Alper, herhakde, Nazmiye Demirelin himayesindeki bir çaya tuvaletsiz gidilmez diye düşünmüş olacak, petrol rengi Kadifeden bir tuvalet giymişti. Buna karşılık, Me te Uğur, aryalarını : kahverengi bir elbiseyle sövledi. İki sanatçı da çok alkışlandı. Gerçi Başbakan ve eşi şimdive kadar hiç bir konser ve © perada, hattâ operette görülmüy lardı ama, Bavan Demirel bu defa Meyhaneler mesken olunca.. A her akşam resmi bir kokteylde ve yemekte bülün- maktan, anlaşılan, iyice bıkmış. Zi- ra Laterna ile yeni açılan Altanın meyhanesi çok rağbet görüyor. Ge 30 çirdiğimiz hafta meyhaneler ankâ- rahlara iyice mesken oldu. Meselâ bir gece, Latermada, Ayşe Kulinin güzel danslarıyla türküler birbirine karıştı. Bu güzel ve genç kadın hâ- kikaten çok güzel çiftetelli aynuvor. Onu seyrederken dudak büküp kı- navanlar da var, hayranlıkla alkış- önem verir. Memleketine dönmek üzere olan, İstanbuldaki İsveç Kon- solosu, bu münasebetle, Şirin Dev- rim şerefine bir veda partisi verdi. Parti çok güzel geçti. Bu, sosvete- den tam bir koktevldi. o Sanatçısı, güzel kadını, verlisi - vabancısı, geç saatlere kadar konuştular, eğlendi miz Turgut saja Amerikan , . Hâkim Douglas ile SERGİ — Ressam Asuman Kılıç, Washington'da, Samuel Bookatz Galerisinde başarılı bir resim sergisi açtı, Washingto Menemencioğlu ve eşinin himayelerinde yapılan verni- Hükümeti üyeleri, kordiplomatik, basın mensupları ve Washington'un mümtaz simaları geldiler, asi ile türk renk ve motiflerinin başarı bir lg olarak nite leyip övdükleri sergi basm, radyo ve televizyonda da buldu. Resimde Asuman Kılıç, Amerikan görühnektedir m Büyük Elçi- rin, abstre geniş yankı Yüksek Mahkemesi üyesi Tayanlar da... Genç kadın ise bütün bunların farkında bile değil, danse- derken herşeyi unutuyor. Hatti, yakın geçmişteki âcı- tatlı hikâye- leri bile... Sirin bir parti Aktris Şirin Devrim, ötedenberi türk - isveç dostluğuna büyük ler: Mr. Harold da hafifce hüzün- lendi. İstanbuldan ayrılmak kolay değil tabii... Ama, doğrusu, Harold” dan ayrılmak da kolay değil. İstan- bul sosyetesi, İsveç oKonsolosunu çabuk unutamıyacak. Mr. Harold, partileri, iyi evsahipliği ile her za- man hatırlanacak. 25 Aralık 1965