SOSYAL HAYAT Gülbenkyan Geçmiş zaman olur ki. Aşağıdaki yazı, Ozden Toker tarafından özel surette Lond- raya gidilerek milyoner Gül dır. Gülbenkyan renkli hayir tını Özden Tokere hikâye et- miş, bunu hatıralar, fıkralar- la süslemiştir. Özden Toker, kendisine has yazı târzı için- de AKİS okuyucularına inti- balarını ve bu hayatı anlat maktadır. Özden Tokerin hazırladığı se- ri, yedi yazılıktır. Nubar Gülbenkyanla “sohbetimize devam ederken kapı açıldı, içe riye elinde tepsi bir uşak girdi. Tam, ingilizlerin meşhur “Butler”i. Kuyruklu siyah elbisesi, kolalı göm İeği, papyon kravatı ile kusursuz. Yalnız, söylendiği gibi, asık suratlı değil, Aksine, kırmızı yanâklı, gü ler-yüzlü bir adam. Önüme yaldızlı, büyükçe bir kahve fincanı koydu. Karşı tarafta, şöminenin yanında arkadaşımla konuşmakta olan Ba yan Gülbenkyan hemen fırladı: m My: z ince çekilmiş kahve bulmak Zor, hem de nasıl pişirileceğini bilemiyo- ruz.” Evsahibim gene : karısına takıl madan edemedi, söze karıştı: “ Canım, o kadar Zor birşey de- gil. Türk Kia daima nefis kahve içeriz. Ama biz beceremiyo- ruz, Siz nasıl seversiniz, , Şekerli mi, orta mı, yoksa sade mi? Bu son kelimeleri: türkçe söyledi ve doğru olup olmadığını öğrenmek istedi. Bayan Gülbenkyan bir ta- dakta bisküvi ikram etti. Kahvelerimizi içerken, Gülbenk- vana, en son ne zaman Türkiyede yulunduğunu sordum “- İki sene evvel, ancak bir-iki yün kalabildim” dedi Boğaza gitmiş. Tarabya ile Bü: yükdere arasında obüyükbabasmın dir evi varmış, onu arayıp bulmuş. Kocaman yalıyı boyaları dökülmüş, fakat sapasağlam görünce hayretini aizliyememiş. Tabii ev o zamandan beri çok sahip değiştirmiş. “ Hiltomun yeri nefis” dedi. Bir zamanlar orası da annesinin amcası Abraham Pâşava “aitmiş. Topkâpı müzesini gezmiş. Bilhâssa "azine dairesine hayran kalmış. 26. Gülbenkyan, yanındaki bir masa- dan eski bir türk kaması aldı, ifti- harla gösterdi. Bunu ona İstanbul- dan bir akrabası yollamış, “— Ne yazık ki orada artık ya kın akrabam kalmadı. Halbuki İs- tanbulu ilk ziyaretimde o eşi-dostu dolaşmak epey uzun sürmüştü.” Evsahibimin bahsettiği bu ilk zi varet 1910'da olmuş. O sene anne Gülbenkyan, ondört yaşındaki “oğlu Nubar ile birkaç yaş küçük kızı Ri- tayı alıp İstanbula, el öpmeğe ge tirmiş. Anneannesini ziyaret etmiş- ler..Hattâ onun annesi de sağmış. Yedikulede oturuyormuş. Zavif -na- tırlarmış. Hattâ dilimize geçmiş bi atasözünü ona yakıştırırlarmış. Büyükbaba Gülbenkyan kahve ye çok meraklı imiş, Evde hususi bir kahvecisi varmış, Adamın işi, e fendisine her yarım saatte bir kab ve pişirmekmiş. Birgün kahve ge cikmiş. Büyükbaba Gülbenkya seslenmiş, duyan olmamış, el çırp mış, gelen olmamış. Fena halde te pesi atmış. Kalkmış, ocağın başın: gitmiş, bir de ne görsün, kahvec mışıl mışil uyumuyor mu!. Hemer uşaklarını çağırmış, “şu tembeli bir güzel dövün” diye emretmiş. Onlar da, emirkulu değil mi, adama öyle bir sopa atmışlar ki, adam dayana: mamış, ölmüş. Efendilerine gelip vaziyeti anlattıklarında, hem ada mın ölümüne üzülen, hem de iyi bir kahveciden olduğuna yanan Gül Gülbenkyan, Özden Tokere hatıralarını anlatıyor Bir varmış, bir yokmuş hit bir kadıncağız olan ninesine git- tiklerini iyi hatırlıyor. Annesi, nine- sinin önünde eğilip elini öpünce, o da aynı şeyi yapmış. Boğaz gezinti» lerinde iki kardeş çok eğlenmişler Tabii kaç-göç varmış. Ondört yaşın da olmasına rağmen adam yerine konmak Nubarın hoşuna gidiyo! muş. Doğduğu şehirde geçirdiği bu iki ayi Gülbenkyan hâlâ tatlı bi: hüzünle, zevkle hatırlıyor. Nubarın : ailesi, her iki taraftan aslen İstanbullu. Babasının ailesi, senelerce Osmanlı devletinde tica ret ile meşgul olmuş. Anne taralı ise bankacı. Nubar babasının bü- basını az hatırlıyor. ona ait bircok eğlenceli fıkra anla. Fakat ailede benkyan * “vur dedikse, öldür deme- dik va...” deyivermiş. Bu hikâyeyi gülerek Nubar Gülbenkyan: — Aslı var mı, vok mu bilmem fakat ailede böyle anlatırlar” dedi, nakleden Bir hayat hikâyesi Nubar 2 Haziran 1896 günü Kadı köydeki babaâevinde doğdu. Fa: kat burasını çabuk terke mecbw kaldı. O tarihte Türkiye ermeniler için tehlikeli olmağa başlamıştı. Paralı ve nüfuzlu olan ermeniler bir volunu bulup İstanbuldan çıkıyoi lardı. Gülbenkyan ailesi de öyle yap: tı. Birkaç haftalık oğulları Nubarı bir rivayete göre bavula koyarak, diğer bir rivavetc göre de halıya sa 25 Aralık 1965