AKİS eski bir polisin Bakanlığına niçin açıklığa kavuştur- ilk fırsatta, kullanma- Bu izah tarzı, milli Savunma tâyin edildiğini maktadır. Topaloğlu . mesleğinin marifetlerini ' ga başlamıştır. Neden oldu? Çeşitli açılardan bakıldığında "komplo" manzarasına bürünen bu oyuna niçin girişilmiştir? Geçen hafta bir kokteylde cereyan eden ve dikkatli gözlerden kaçmayan bir o- lay, bu sorunun cevabım kısmen verebilir: o Orduevinde verilen bu kokteyle gelen Başbakan Demirel, ayrılıncaya kadar Turalı cepheden Ö bulamamıştır. tesadüfen, ya da du diye ona, buna yüz veren bir tip değildir.. Bu kokteyl sırasında, daha Turalın mektubu O açıklanmamıştı. Kara Kuvvetleri Komutanı ile Baş- bakan arasındaki münasebetlerin kokteylden önceki son tezahürü ise Milli Güvenlik Kurulu toplantıların- dan birinde cereyan etmiştir. On gün kadar önceye rastlayan bu toplantıda, bir konuda alınan ba- zı tedbirler yüzünden İktidar ile Or- du üst kademesi arasında anlaşmaz- lık çıkmıştır. Bu tartışmada Demi- rel bol bol "milletin isteği" tekrarlamış ve bundan k mak isteyen bir tavır Komutanlar ise, kendi tabiatlısı olan Tural ise, bu düşüncesini Demirele oldukça sert sözlerle ifade etmiştir. Tabii bu, İktidarın hoşuna gitme- miştir. Son safha da yapılan toplantıda bu konu görü- şüldü. Demirelin, yanında Bilgehan, Topaloglu ve Sükanla katıldığı bu toplantı tam 4,5 saat sürdü ve top- lantı devam ederken gazetelere Mil- li Savunma Bakanının bir açıklama- sı gönderildi. Bu açıklamada Tura- la iltifat ediliyor ve mektubun, bir Komutanın görüşlerini üst makama iletmesinden ibaret olduğu ileri sü- rülüyordu. Bu bildiriyi duyanlaris- 11 Aralık 1965 ter istemez "tavşana kaç, tazıya tut politikası" diye mırıldandılar Sah sabahı yapılan AP Grup top- lantısı ise oyuna son perçini vurdu. Gündem dışı söz alan 27 Mayıszede- si emekli general Mehmet Ali Aytaç çok sert kelimeler kullandığı konuş- masında şöyle dedi: "— Bu mektup Anayasaya aykı- rıdır. Parlâmentoya baskı sayılır. Yapılacak şey, Cemal Turalın emek- liye şevki veya görevinden çekilme- sidir." Aytaç ayrıca bir önerge verdi ve mektubun nasıl sızdırıldığına dair tahkikat açılmasını istedi. Grupta elektrikli bir hava sezen ve Bilgiç taraftarlarının sert çıkacaklarını hisseden Demirel, üzerine derhal e "zeldi ve Bu önergenin oylanmasına lüzum yoktur. Çünkü ben Milli Sa- vunma Bakanlığı ve Genel Kurmay Başkanlığı açısından mektubun * na- sıl sızdırıldığı hakkında tahkikat a- çılması içinemirverdim" dedi. *' Grupta gülüşmeler oldu. Demirel konuşmasında diğer ko- mutanların Turalla aynı fikirde ol- madıklarını da ihsas etti. Ancak, Grupta m konuda tam bir yatışma sağlanamadı. Bilgiç ta- raftarları durumdan hiç de mem- nun değildiler. Onların kesin kana- atleri, mektubun, en azından Demi- relin tasvibi ile Topaloğlu tarafın- dan sızdırıldığıydı. . Bunlar, açılan " YURTTA OLUP BİTENLER tahkikatın sıhhatine inanıp inanma- dıkları sorulunca şu cevabı vermek- tedirler: "— Hayır, inanmıyoruz. Hem mektubu ver, hem de kim verdi di- ye tahkikat yap. Güzel iş!" AP Grubunda, bu olayı, Alman- yada Der Spiegel dergisi ile eski Savunma Bakanı Straus'un isimle- rinin karıştığı meseleye benzetenler ve Topaloğlunun istifasını isteyen- ler de vardır. Görüldüğü gibi, kavanoz devril- miş, balıklar havuza karışmışlar ve suçlu arama safhasına gelinmiştir. Fakat bir gerçek varsa o da, kava- nozun devrilmiş, havuzun tehlikeli derecede karışmış olduğudur. Demirel taraftarları, son duru- mu liderlerinin gene çok parlak bir başarısı, bir ayak oyunu olarak al- kışlamaktadırlar. Ama madalyonun öteki yüzü vardır. O da, dört yılda bir kuyumcu sabrı ve mehareti ile kışlasına sokulan Ordunun, Demirel tarafından dört haftalık kısa bir za- manda yine politikanın göbeğine ge- tirilmiş olmasıdır. Idare Tempolu partizanlık Enerji Bakanı İbrahim Deriner, haftanın başında birgün şöyle dedi i; "— Süleyman beyin söylediği ve T.P.A.O. Genel Müdürü İhsan Topaloğlu Giyom Telin elması