YURTTA OLUP BİTENLER ramanlarının arasına karışacaktı. Bütün mesele, kimse kendisini ya- ka-paça dışarı atmadan üç rekâtı tamamlamaktı. Halbuki, böyle bir tehlike yoktu. “Muhteşem Süley- man" Türkiyenin "İkinci Müslüman Başbakanı" idi ve üstelik, köyünün adı "Islâmköy" değil miydi? Netice, zafer oldu. u mazın önemini sadece Reşit Bilgi adındaki vatandaşın şah- sına inhisar ettirmek haksızlık o- lacaktır. "Olay, bütün Türkiye ve hattâ bütün islâm âlemi için aynı Önemi ve tarihi değeri taşımakta- *dır. Çünkü olay, alelade bir yerde değil, bir Başbakanın makam oda- sında cereyan etmiştir. 1965 yılı sonbaharında -yani XX. yüzyılın ikinci yarısında-, kendisinin de bu- lunduğu makam odasında namaz kılınan Başbakanın ismi Süleyman Demircidir. Süleyman Demirel, res- men, Cumhuriyet Türkiyesinin Baş- bakanıdır! Kalkınmanınnuru Başbakanlıkta çalışan memurlar ve dini aktüaliteyi yakından ta- kip eden nıüslüman kimseler ara- sında heyecan yaratan bu olay, bir hafta kadar önce cereyan etti. Demirelin e koltuğu- na oturuşundan karada, Bakanaklar semtinde "bulunan Baş- bakanlık binasına hücum eden he- yetlerden birinin içinde Recep Bilgi de vardı. Heyet, Başbakanı iş is- temek için ziyaret edecekti. Zayıf, uzunca boylu, sarışın, fakir kılıklı bir adam olan Recebin görünüşte- ki niyeti de buydu. Başbakandan odacılık, (o kapıcılık gibi, o icabında ibadet için vakit bulabileceği "ha- fif bir iş" isteyecekti. | Ankaranın gecekondu bölgesindeki Çinçin bağ- larında oturan 1323 doğumlu Recep için bu iş gerekliydi. Çünkü, en bü- yüğü ortaokul 2'ye devam eden 6 çocuğu vardı. Recep ve beraberindekiler, ken- dilerine (o benzeyen ziyaretçilerin çokluğu yüzünden Demirelin yanı- na geç vakit girebildiler ve o sıra- da devam eden bir elektrik arızası sebebiyle kendilerini ogecekondula- rında hissettiler. Lüks lâmbalarıyla Başbakanlıkta titreşiyor, insana sıcak ve uhrevi hisler ilham ediyor- du. Recep, namazını bu atmosfer i- çinde kıldı. Namaza durduğu yer, 12 makam odasında, Demirelin masa- sının karşısına tesadüf ediyordu. Durum derhal farkedildi. Telâşla- nan, fakat Demirelden bir işaret gelmediği için tereddüde düşen OÖ- zel Kalem memurları Recebe mü- dahale etmekten çekindiler, sadece odanın kapısını kapattılar. Recep, namazım kıldı. Ne "Müslüman Baş- bakan "dı, bu, Demirel yârabbi! Recep Bilgi dışarı çıktığında, kendisinden, bu işi neden yaptığını soranlara: — Yatsı namazının saati gel- mişti. Kaçırmıyayım diye üç rekât farzı kılıverdim" diye cevap verdi, seçimlerde AP'ye oy vermiş olduğu- nu da ldfın arasına sıkıştırdı. Fakat kimse, Recebe "nereden cesaret al- dın?" diye sormadı. Çünkü, çeşitli konuşmalarında, "müslüman bir a- ilenin evlâdı olduğunu" tekrarlayıp duran, müslüman bir parti başkanı- nın Başbakanlığı da elbette ki müs- lümanca olacaktı. Nitekim bu, Cum- huriyetin kurulmasından bu yana, lâik Cumhuriyetin Başbakanlık ma- kam odasında kılman ilk "gösteri namazı"dır. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti A- nayasasının 2. maddesi, İktida- rının hummalı çalışması arasında He hakle gözden kaçmış olsa gerek- ir”.. AKİS Hükümet Faturalar sahnede Özel sektör temsilcileriyle ilgili Ba- kanların haftanın başında Pazar- tesi günü yaptıkları ortak toplantı- dan sonra, bir özel sektör temsilcisi şöyle dedi: — Meğer ne kadar anlayışlı Ba- kanlarımız varmış !.. İsteklerimizin hemen hepsini kabul ettiler, ihtiyaç- larımızı anlayışla karşıladılar. Şim- di, verdikleri sözün bir an önce ger- çekleşmesini bekliyeceğiz." Uzun süredenberi hazırlığı yapı- lan -bilhassa özel sektör temsilcileri iki aydır hazırlanıyorlardı- o "Özel Sektör - Bakanlar" toplantısı, gün- demin hayli yüklü olmasına rağ- men, umulduğu kadar uzun sürme- di. AP Hükümetinin işbaşına gel- mesinden sonra 18 Kasımda yapıl- ması kararlaştırılan toplantı, özel sektörün başlıca temsilcisi Sırrı En- ver Baturun teklifiyle geri bırakıl- mıştı. Odalar Birliği bundan sonra kollan sıvadı. Anlaşılıyordu ki, seçimlerden ön- ce AP'ye her bakımdan destek olan özel sektör temsilcileri, toplantıya hayli yüklü ve kararlı olarak gele- ceklerdi. Çünkü Başbakan Demirel, seçimlerden önce, "nurlu ufuklar"a Başbakan Demirel özel sektör önünde Faturaları şimdi kim Ödeyecek? 11 Aralık 1965