AKİS dı. Ama sonunda buldu!" Ayni ağız, ayni taam Geçtiğimiz hafta içinde Enerji Ba- kanlığına bağlı Genel Müdürlük- lerin yüksek kademelerinde de ba- zı değişiklikler oldu. Meselâ, AP Hü- kümetinin şimşeklerini üzerine çe- ken Genel Müdürlerden Kenan O- nat, Türkiye Petrolleri A.O. İdare Meclisi üyeliği (görevinden alındı. Bu tasarruf, önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak tasarrufların ne yön- de olacağı hakkında bir fikir ver- mektedir. Bir başka değişiklik de, eski DP devrinde Demirelin Genel Müdürlük görevinde bulunduğu Devlet Su İşle- ri Genel Müdürlüğünde oldu. Ge- nel Müdür Yardımcılarından Nejat Erdemgil görevinden alınarak, ye- rine, DSİ mühendislerinden Arif O- nat getirildi. Bu arada, Hükümet çevrelerinden sızan bir haber de, DSİ Genel Müdürünün değiştirile- ceği, yerine Kemal Koyanın eski iş ortağı yüksek mühendis Süha Some- rin getirileceği yolundadır. Görülmektedir ki olaylar, İbra- him Derineri tekzip etmektedir. Ni- tekim Başbakan Demirel, haftanın sonunda birgün gazetecilerin soru- larına verdiği cevapta, Hükümetin gerekli tasarruflarda serbest oldu- gunu söyledi ve iyiniyetini şöyle ifa- de etti: ikisinin ortasını — Kanunların emrinde, milletin hizmetinde, yatırım programlarının uygulanmasında muktedir çalışan, teşkilâtı masraflara boğmamış ida- reciler yerlerinden emin olmalıdır- lar. Bir Genel Müdürün değişmesi, tamamen Hükümetin tasarrufunda- dır. Nasıl değişecekleri kanunlarda yazılıdır. Muayyen kimseleri değiş- tirmek için muayyen kimselerden i- zin mi alacağız? Bunlar da değişe- bilir, başkaları da... Bizim üzerimi- ze baskı mı koymak istiyorsunuz?" Demirelin, eski devir yetkililerinin üslübunu demeci de, memleketin öz kaynak- larım titizlikle ' koruyan, petrol ve, madenler konusunda yabancı şir- ketlere tanınan imtiyazlara karşı çı- kan genel müdürlerin yakın bir ge- lecekte "Hükümet tasarrufu"nun hışmına uğrayacaklarının bir işare- tidir. Ancak, memleket menfaatle- rini herşeyin üstünde tutan bu ge- nel müdürlerin partizanca tasarruf- lara kurban gitmeleri herhalde ses- siz sedasız olmayacaktır. Kaldı ki, 11 Aralık 1965 Cumhurbaşkanı Gürsel bu kabil na- kil kararnamelerini imzalamıyacağı m defalarca söylemiştir. AP'liler, bu konuda Demirelin meharetine gü- venmektedirler. Yani, ilk günlerin sert muhalefeti yumuşayacak, tepki ihtimali azalacak, genel müdürlerin bugüne kadar verdikleri mücadele unutulacak, işler sessiz sedasız yü- rütülecek... Bu, AP Hükümetinin kendi ken- dini kandırmasından başka birşey olmayacaktır. Zira meseleler artık yavaş yavaş halkoyuna malolmaya başlamıştır. Prensip sahibi bu ge- nel müdürlerin keyfi o tasarruflarla değiştirilmesinin basit bir tâyinden ibaret olmadığı bilinmektedir. Bit yeniği Enerji Bakanlığındaki Genel Mü- dür değiştirme isterisi bir başka sebebe daha dayanmaktadır. Şimdi Sanayi Bakam bulunan Mehmet Turgut bunu bir haysiyet meselesi saymaktadır. Boy hedefi üç Genel Müdür'önce Enerji Bakam Mehmet Turgut tarafından değiştirilmek is- tenilmiş, -fakat Turgutun hazırladığı kararnameler Başbakan ve bazı Ba- kanlar tarafından imzalanmayınca Turgutcuk hem eli boş dönmüş, hem de prestijinden olmuştur. Son- ra, Mehmet Turgut, Kabinenin ku- rulması sırasında "Ben haysiyetli bir adamım. Ya. Enerji Bakara olu- rum, ya Hükümete girmem" demiş, fakat Enerji bakanı olmayıp Sanayi Bakanı olarak Hükümete girmiştir. Mehmet Turgut artık, haysiyetinin YURTTA OLUP BİTENLER tamirini o üç Genel Müdürün işle- rinden alınmasında ulmaktadır, fakat o konuda da karşısında eski müsteşarı İbrahim Derineri bulmak tadır. Mehmet Turgutun, Enerji Ba- kanlığına gelmeyişi konusunda: — Pöh! Oraya, müsteşarımı koyduk. Gene ben idare edeceğim.." dediği yazılmıştır. Halbuki, hu yazıyı okumuş bulu- nan İbrahim Derinerin emredilen her tasarrufu yerine getirmemek ni- yetinde olması "geciktirme ameli- yesi" konusunda bir ikili oyunun de- vamına yol açmaktadır. Rejim Mescid veya makam m , bir süre, kıblenin ne hesaplamağa Sili Fakat bulunduğu yer yaban- cı olduğu için, pek beceremedi. U- zun uzun düşünmeğe de vakti yok- tu. Ortalık kararmış olduğundan, güneşin battığı otarafa bakıp yön tâyin etmesi de mümkün değildi. Bu yüzden "Allah büyüktür, kabul eder" diye düşünerek, kıble farzet- tiği istikamete döndü. Cebinden çı- kardığı çarşaf gibi mendili, alnını yere serdi ve namazına aşla eği Bilgi bu işi yaparken epey heyecan çekti. Doğrusu, kolay de- gildi. o Hayatının en önemli ve en kritik namazını edâ ediyordu. Fa- kat bir de başarırsa, adı din kah- Demirel, gazetecilere beyanat veriyor "Haydin namaza!."