YURTTA OLUP BİTENLER geç kaldığından konuşamayan Dış- --leri Bakanı Çağlayangilin, Kıbrıs konusunda, çok sayıda arapça ke- limeleri biraraya getirerek, irad et- tiği nutuktan sonra, TİP Grupu adı- na Genel Başkan Mehmet Ali Ay- bar söz aldı. Önceki sözcüleri. mü- tebessim bir yüzle dinleyen Demi- rci, Aybar söze başlayınca somurt- tu ve hemen kaleme kağıda sarıl- dı. Ancak, yine başım sağa sola sal- lamaktan, arada bir gülümsemek- ten ve Cihat Bilgehana bir şeyler anlatmaktan da geri kalmadı. Bir ara Bilgehan, yerinden kalkarak dı- şarıya çıktı. Yarım saat sonra elin- de dosyalar olduğu halde salona girdi ve dosyaları Demirele verdi. Demirel, dosyaları inceledikten son- ra Bilgehana gene birşeyler fısılda- dı ve gülmeğe başladı. Demireli bir takım suniliklere zorlayan sebep, 1963 Türkiyesinde sırtına geçirdiği ateşten gömlek ol- sa gerektir. Bir - iki aylık çalışma sonunda AP Genel Başkam olan ve o zamanki muhalefet partilerinin işbirliğiyle Başbakan (o Yardımcılığı görevine getirilen, birdenbire de kendini Başbakanlık koltuğunda bulan Demirel, sorumluluğun ağır- lığını hissettikçe tedirginlik alâmet- leri göstermeğe başlamıştır. Oyları- nı aldığı kitlenin kendisine büyük vâadler karşılığı (o bağlandığını bil- mektedir, Üstelik Mecliste, hiç de ummadığı çetin bir Muhalefetle kar- şılaşmıştır. Bütün bunlar, Demireli, yadırganacak tavır ve hareketlere itmektedir. Hele haftanın başında Pazartesi günü, TİP Grupu adına söz alan Çe- tin Al tanın konuşması, Demireli iyi- ce tedirgin etti. Başbakan, herhalde sinirinden olacak, yerinde oturamaz hale geldi ve locanın arka sırala- rında Oturan Milli Savunma Bakanı Topaloğluna, Bilgehan aracılığıyla bir haber ulaştırdı. Bunun üzerine Topaloğlu, birden ayağa fırladı ve "Yalan söylüyor" diye bağırdı. 27 Mayısın sesi görüşmelerden sonra Meclisin bi- rinci katındaki Bakanlar Odası- nın önünde toplanan kalabalık, De- mireli bekliyordu. Bekleşenlerin ço- ğunluğunu AP milletvekilleri teşkil ediyordu. Bir ara, telefon kabinleri- nin bulunduğu kısımdaki kapının ününde Tabii Senatör Sami Küçük, Özgün ve sinirli bir halde göründü. Az sonra odanın kapısı açıldı ve ön- de Demirel olmak üzere, Bakanlar teker teker dışarıya çıktılar. Gözle- 14 AKİS Hasan Işığın Günahları Hasan Işık .ismi kaldı yadigâr Demirel Hükümetinin ilânından bu yana, çok kişi, bunun teşekkül tarzının altında yatan "dahiyane sebep"i merak etmiş ve bunu, bildiği, tanıdığı AP çevrelerinden öğrenmek istemiştir. Tabii en faz- la merak edilen, elinin altında bir Hasan Işık varken, Süleyman De- mirelin niçin bir İhsan Sabri Çağlayangili seçmiş olduğudur. İşte. AP'nin IV. Koalisyonun en başarılı Bakanına bulduğu ku- surlar: I — Hasan Işık, Moskova Büyük Elçiliğini kabul etmemeliydi. Bu suretle, ruslarla yakınlaşma politikasına ister istemez angaje ol- muştur. 2 — Hasan Işık, Muhalefet Liderine dış politika konusunda bilgi vermek için yazın İstanbula gittiğinde İnönü kendisini Park Otelde, Menderesin kaldığı dairede kabul etmiştir. Bir Dışişleri Bakanının bu oyuna gelmemesi lâzımdı. -Her halde bu daire artık müze yapılır! 3 — Hasan Işık seçimlerde AP adayı olmak istememiştir. Dışar- dan bir Dışişleri Bakam getirmek, Türkiyenin en büyük ve en kıy- metli insanlarım toplayan partisinde bir Dışişleri Bakanının bulun- madığını gösterirdi. -Bulunanı, meğer, Çağlayangilmiş!- 4 — Hasan Işık, Bakan bulunduğu sırada, imzalayacağı her ka- rarnameyi mutlaka okumak istemiştir. Halbuki yeni hükümet, sım- sıkı bir ekip olacaktır. 5 — Hasan Işık, bir görev kabul etmeden, içine gireceği hükü- metin dış politikasının ana hatlarını bilmeye kalkışmaktadır. Eee, insaf canım, artık bu kadar kusurdan sonra da adamı, Muh- teşem Süleymanın hükümetinde Dışişleri Bakam yaparlar mı ya?. 13 Kasım 1965