TÜRKİYENİN DRAMI Bu Cadillac'ın sahibi de, önündeki dilenci de ayni partiye, AP'ye oy vermişlerdir. le" geçirdi. Zaferin ıspartalı istihbarat Şefi Zekâi Komsuoğlu, Genel Başka- nının yanından ayrılmıyarak, düşünme- sine yardım etti. Demirel eskiden iki kardeşi ile paylaştığı bu üç katlı apart- manı şimdi sadece kendisi kullanmak- tadır. Bitişiğinde inşa halinde ve ü- zerinde "A.Ş.S. Demirel inşaatıdır" levhası takılı -A.Ş.S., Ali, Şevket, Sü- leyman demektir- bir yeni apartman bulunan bu bahçe içindeki bina son günlerde semt sâkinlerinin dikkatleri- nin merkezi haline gelmiştir. Demirel bu apartmanın en üst katını yatmak. ikinci katını misafirlerini (ağırlamak, zemin katını ise yemek ve çalışma yeri olarak kullanmaktadır. Nitekim Pazar günü Demirel, vaktini zemin kat ta geçirdi. Bir ara gazetecileri içeri a- larak sohbet etti. Çalışma yeri olarak kullanılan dairenin bakımsız ve itina- sız bir hali vardı. Kapılar bozuk, duvar 30 Ekim 1965 lar badanasızdı. Köşedeki kanarya ka- fesleri Ve gazete yığınlarıyla, sağa sola asılmış kırat ve Demirel resimleri man- zarayı tamamlıyordu. Başbakan adayı son günlerde gazetelerde çıkan bütün vaadlerini gazetecilere yine tekrarladı. Bu arada: "— AP geriye dönük değil, memle- keti iyi günlere götürmek için çırpınan bir partidir. Temiz bir defter açalım ve bunun üzerinden gidelim. AP kuru- lalı beş yıl oldu, bunun aksini göstere, cek en ufat bir delil gösterebilir misi- niz?" dedi. Bunun üzerine bir gazeteci, Mende resin oğlunun ve Bayarın kızının Par- lâmentoya getirilmesini hatırlattı. Kıp kırmızı kesilen Demirci, mücerret hak mefhumundan söz açarak konuyu ge- çiştirdi. Örtüsü eskimiş bir divanda o- turan Demirel, hükümetin kurulmasın- dan bahis geçtikçe (o"düşünüyorum" diyor, başka açıklama yapmıyordu. A- KİS'çi sordu: "— Burada mı düşünürsünüz?" Başbakan adayı tehlikesiz bulduğu bu soruya sevinçle cevap verdi: "— Burada düşünmeyi tercih ede. rim. Burada köy havası var! Bakın, bahçe . Sonra, sigara dumanı... Size ni ilgili bir hikâye anlata- yım, İngilterede yeni bir parlâmento binası yapılacakmış. İngiliz mebusları da bizim gibi, seçim bölgelerinde du- manlı, loş kahvelere alışıklar. Parlâ- mento binası ise aydınlık, bol ışıklı. Demişler ki, 'yahu biz burada iyi düşü- nemiyoruz, bize şöyle, kahve gibi ka- ranlık, dumanlı bir yer bulun!" Bu hikâyeden sonra bir kahkaha a- tan Demirel bir sn durdu ve sonra ek- ledi: — Biz de dumanlı yerlerde daha iyi düşünüyoruz."