SOSYAL HAYAT Dernekler Meclis açılırken Gözlüklü, uzun boylu, ekose tayyörlü kadın ayağa kalktı, uzun bir masa- nın etrafında oturan üniversiteli ka- dınları selâmladıktan sonra: Bugün, türk toplumunda ka- dın lazım muhtelif ve değişik yön- leriyle ele alacağız" diye konuşmaya başladı. Bir Mi bir süküttan sonra de- vam etti — Bu nil eğitim, öğrenim mese- lesi, sosyal meseleler, hukuki mese- leler ve bunlara bağlı bulunan çeşitli meselelerdir. Amacımız, bunları birer rapor halinde kamuoyuna ve özellikle kadın milletvekillerimize osunmaktır. Eğer bunlardan bazılarını dâva ola- rak topluma aktarabilir, çarelerini gösterirsek, kadın milletvekillerimizin çabası ile, dört yıl içinde kadın dâ- valarından bazılarını olumlu bir hal yoluna yöneltebiliriz." Olay, geride bıraktığımız hafta- nın sonunda Ankarada, Washington Restoranda geçti. 22 Ekim Cuma günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde biz avuç kadın, erkek arkadaşlarıyla be- raber, yemin ederken, Üniversiteli Ka- dınlar Ankara Şubesi üyeleri de aylık toplantılarını yapıyorlardı. Bu toplan- tıya bütün milletvekili ve senatör ka- dınlarımızı davet etmişlerdi ama, Mec- lisin aynı günde toplantıya çağrılmış olmasından ötürü, milletvekili ve se- natörler bu toplantıya katılmayacak- lardı. Yalnız İstanbul senatörü Meb- rure Aksoley geç vakit bu imkânı bul- du. Üyelerden eğitimci Lemis Akurgal ve Pervin Adataş, kadının eğitim ve öğrenim meselesini muhtelif yönleriy- le ele aldılar. Lemis Akurgal, konuş- masına, 1960 sayımlarına göre Türki- yede 3 milyon kadının okur - yazar ol- duğunu, 9 milyon (kadının ise okuma - yazma bilmediğini belirterek haşladı. Kadın dâvalarının en can alıcı nokta- sı da zaten buydu, Akurgal daha çok, ilkokul tahsili (oOüzerinde durdu. 1927 harf devriminden sonra okur - yazar- lık, memleketimizde büyük bir geliş- me göstermiş, 1927 -1945 arasında açı- lan okuma-yazma seferberliği,. mem- lekette bu alanda büyük bir heyecan yaratmış ve bunun semereleri 1940 - 1945 yılları arasında en iyi şekilde ken- disini ohissettirmiş, bu yıllarda oku- sayısında dan sonra, nüfüs artışı ile orantılı o- 30 Ekim 1965 larak, okuma - yazma bilmiyenlerin sa- yısı mütemadiyen artmıştır. İlkokula gitmeyen kızların sayısı, erkeklere kı- yasen, bu dönemde daha fazladır. Bugün Türkiyede, 100 erkek çocu- ğa mukabil, ancak 65 kız çocuğu ilk- okula gitmektedir. Önemli konular Pervan Adataş, eğitim ve öğrenim dâ- vasını daha çok öğretmen yetiştir- me imkânlarına bağladı ve Türkiye- de 35 bin 537 köyün ancak yüzde 67'- sinde okul bulunduğunu belirtti. İlk- okulların, mevcut dışında, 92 bin; or- taokulların 35 bin ve liselerin ise, yi- ne mevcut dışında, 5 bin 970 öğretme- ne ihtiyacı bulunduğunu açıkladı. Ka- liteli öğretmen yetiştirebilmenin ilk şartının mesleği çekici hale getirmek olduğunu söyledi ve Doğuya kali- teli öğretmen gönderebilmek için özel tedbirlerin alınmasını istedi. Bugün Türkiyede ilkokul mecburi- dir ama, çocukların ancak yüzde 64'ü ilkokula gidebilmektedir. Bilon Bürayman, sosyal meselelere değindi. Çocuk dâvalarını bir bir ele alarak, bunların, açılacak bir umum müdürlük yöneticiliğinde o halledilme- sini istedi. Korunmaya muhtaç çocuk, bugün memleketimizde ( sahipsizdir. HERKES Çünkü onun bir. değil, birçok sahibi vardır. Bu ise meseleyi halledememek- tedir. Hukukçu Kıymet oTesal, kadının hukuki yönden sahip olup da kulla- namadığı haklarından, zorla evlendiri- len, bahâları tarafından satılan, imam nikâhına teşvik edilen kızlardan, kâ- gıt üzerinde kalan kadın haklarından söz etti ve bunlara çare aradı. Do- çent Dr. Nermin Abadan ise yine aynı konuya değinerek, Türkiyede kadınların halen satılmakta olduğunu belirtti ve: "— Fiyat, rayice göre değişmekte- dir, Urfanın Haran ovasında kızın ki- losu 7 bin liraya satılmaktadır " dedi.. Abadan ayrıca, kadının, anne olma hürriyetine Nüfus Plânlaması Kanunu ile kavuştuğunu, fakat bunun da ge- rektiği gibi uygulanmadığını, kanu- nun öngördüğü yönetmeliğin süresi dol- duğu halde, Sağlık Bakanlığınca hâ- lâ çıkarılmadığını söyledi. Bu kanunun propagandası yeteri ka- dar yapılmamaktadır. Halbuki propa- ganda, uygulamada birinci derecede önemli rol oynıyacaktır. Türkiyede, medeni nikâha rağmen, köylerde yürürlükte olan imam nikâ- hıdır. Bugüne kadar "nesebi gayri- sahih" çocukları tescil ettirmek için Türkiye Büyük Millet Meclisinden beş defa özel kanun çıkmış, böylece Medeni Kanunun ruhu zedelenmiştir. Mutaassıp bölgelerde kızlar daha çok kuran okullarına gönderilmektedir. Kadın her çeşit çalışmadan sorumlu olduğu halde, haklarından habersiz ya- şamakta ve sömürülmektedir. Hukukçu Firdevs Menteşe, bütün bu konuşmaların sonunda çekici bir teklifte bulundu': Dört kız annesi ol- duğu halde, kızların, liseyi bitirince as- kerlik gibi, öğretmenlik mükellefiyeti ile köylerde bir süre görevlendirilmele- rini istedi. Üniversiteli kadınlar bu fik- ri beğenmişlerdi ama, vaktiyle buna benzer bir teklifte bulunmuş olduğunu söyleyen Mebrure Aksoley, bunun Mec- listen çıkarılmasının kolay olmayaca- ğını bildirerek, ei konular üzerinde duracağını vaadett Türkiye Büyük Millet Meclisinde bugün sekiz kadın o milletvekiliyle üç senatör kadın vardır. Bunların beşi CHP'den, üçü AP'den, biri TİP'den, bi- ride YIP'dendir. Senatör kadınlardan biri, Cumhurbaşkanlığı kontejanından gelmiştir. Politika yasalı! Geride bıraktığımız haftanın sonunda birgün, Ankara Palas salonlarında, çok güzel hazırlanmış bir çay masası- nın başında şöyle bir olay geçti: 31